Ana içeriğe atla

Tanıtma Bülten yazıları 9


SEYAHAT ENDÜSTRİSİNİN GELECEĞİ ÜZERİNE*...

Dünya, 2008 yılından beri daha da artan terör ve şiddet sarmalı içinde bulunuyor. 2016 yılı da maalesef böyle bir yıl oldu; Avrupa’da sivillere yönelik bombalamalar yaşandı, Ortadoğu ve Asya’da binlerce sivil yine terör nedeniyle hayatını kaybetti. ABD, tarihinin en kanlı silahlı saldırılarından bazılarına hedef oldu. Bu arada İngiltere’nin AB üyeliğinden ayrılma kararı da uluslararası bir şokla beraberinde ekonomik ve siyasi bir belirsizliği getirdi. AB’nin mülteci sorununa çözüm getirme noktasında etkisizliği de yine büyük bir sorun olarak ortadadır.
Bununla birlikte, dünyada belirsizliğin ve seyahat risklerinin artmasına rağmen seyahat edenlerin sayısı çoğalmaya devam ediyor. Yeni turist profili; jeopolitik sorunların farkında olan ama bunlara rağmen farklı deneyimleri talep eden seyahat sevenlerden oluşmaktadır.
Bu yeni turist profili son 10 yılda ortaya çıkmıştır. 4 ana özelliği ise şöyle sıralanabilir:
1.  Çok uzak coğrafyalardan doğru bilgi ve görüntülere ulaşılmasını sağlayan bloglar ve sosyal medya, yeni nesil turistin kendi araştırmasını kendisinin yapmasına ve doğru bilgiye ulaşmasına olanak vermektedir. Böylelikle ana akım basın kaynaklarının vermiş olduğu haberlerin sınırlama ve yönlendirmelerinden uzaklaşmaktadırlar. Ayrıca sosyal medya insanların gitmek istedikleri coğrafyalarda kendileriyle aynı meraklara sahip insanlarla iletişime geçip daha etkin deneyim yaşamalarını sağlamaktadır. Böylece ihtiyaç duydukları bilgiyi doğrudan güven duyabilecekleri insanlardan edinmektedirler.
2.  Ucuz ve yaygın hava taşımacılığı insanların seyahat isteklerini desteklemektedir. Yeni destinasyonlara erişim artık daha kolay ve ucuz hale gelmiştir. Gelecek 20 yılda da özellikle Avrupa başta olmak üzere birçok bölgede düşük maliyetli havayolu taşımacılığı gelişimini sürdürecektir. Destinasyonların bu gelişime ayak uydurmaları kendi gelecek planları için önemlidir.
3.  Yukarıda bahsi geçen bilinçli turist profili için yeni paylaşım ekonomisi internet üzerinden yeni fırsatlar sunmaktadır.
4.  İnternetin sunmuş olduğu fırsatlarla artık insanlar evlerinden ayrılmadan çalışma imkânlarına sahiptirler. Bu yerel ve global ekonomilerin gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Destinasyon aktörlerinin, bu değişimleri izlemesi ve gerekli tedbirleri alarak iletişimlerini sürdürmeleri gerekmektedir. Bunlara ek olarak özellikle iletişimde yalınlık ve özgünlük insanların duygularına erişmek için destinasyonların önceliği haline gelmiştir.
Seyahate ilişkin iş geleceği, artık teknoloji ile pazarlamanın kesişim noktasında bulunuyor. Seyahatin yaratıcı geleceği, kullanıcı deneyimi ile tasarımın kesişim noktasında yer almaktadır. Tüketiciye yönelik davet burada önemli rol almaktadır. Sadece seyahate odaklanmak yerine aynı zamanda tüm sektörlerin değişen tüketici davranışlarına da yoğunlaşmak gereklidir. Seyahatin geleceği bu gerçeklerden esinlenerek strateji ve teknoloji uzmanları ile pazarlamacılar tarafından yönlendirilecektir.
Turizm endüstrisi hızla batı merkezli olmaktan çıkıyor. Avrupa Rönesans’ından bu yana seyahatin konumu ilk defa doğuya doğru kaymakta. Hem tüketici hem de iş seyahat trendleri artık yeniden tanımlanıyor ve ABD ile Avrupa’dan başka bölgelerde de deneniyor. Güneydoğu Asya çok mobil ve sosyal bir insan modeliyle öne çıkıyor. Güneydoğu Asya ulusları, seyahatin geleceğinin sınanacağı yerler haline gelecektir. Seyahatin geleceği, içerikteki dört temel unsuru anlayan markaların olacaktır: ZEKİ, SERİ, DETAYCI VE STRATEJİK OLMAK. Gelecek, “veri”nin medyanın kendisi olduğunu anlayan markaların olacak. En ileriyi düşünen seyahat markaları, gezginler için daha yoğun deneyimler sunarken her şeyden öte üç unsura odaklanır: İlham, kişilikleştirme ve öz keşfe yönelik yol. “Sessiz Gezginlerin Yükselişi” İnsanlar seyahat öncesinde artık koşturmuyor ve paniklemiyor. Daha ziyade kendi işlerini yapıyorlar, yani sessizleşiyorlar. Kendilerine olan inançları daha fazla. İnsanlar artık başkalarına satılan bir ürün olmak istemiyorlar. “Dünyanın geleceği kentler.” Seyahatin geleceği hem yerel halk hem turistler için çalışan akıllı kentlerde. Önce yerel halk için çalışmak, bir ülkenin küresel boyutta elinin güçleneceği anlamına geliyor. Akıllı kentlerin yükselişi akıllı mobilite çağının yükselişine ön ayak oluyor. Planlama, satın alma ve seyahat işini üstlenme bundan böyle bir araya getirilmesi gereken ayrık parçalar olmayacak. Seyahat ve rezervasyon, mümkün olduğu kadar kusursuz olacak. Bu ikili, ortaya bir sorun çıktığında çözüm önerecek ve hatta -eğer mümkünse- bu sorunlar daha oluşmadan geliştirdiği çözümler hazır duracak. “Alternatif turizm artık bir realite” Alternatif turizm, pazar yeri modeliyle ortaya çıkmakta. Bu model, insanların gezi programlarına veya alternatif konaklamalara önceden işitilmemiş bir kolaylıkla imkan sağlayan seyahat ürünlerini çevrim içi, mobil ve sosyal ağ vasıtalarıyla en iyi şekilde sunmaktadır. İşlemler artık daha kolay, keşif daha hızlı ve geri bildirim şeffaf. Seyahatin geleceği, küresel sektöre “konaklama” çatısıyla sessizce işleniyor. Talep ekonomisi, -bilhassa konaklama olmak üzere-seyahat hizmetlerinin daha da ayrışmasına yol açacak. Bu durumdan en çok, yoğun nüfuslu kentlerde bulunan ve tam hizmet veren oteller etkilenecek. Geleceğin akıllı seyahat markaları, doğru talep hizmetlerini bütünleştirecek ve bu hizmetlerin erişimini ve kullanımını kullanıcılar için kusursuz hale getirecek. Yakın gelecek; her şeyin ayrıştığı, her şeyin talepleştiği ve mobil olduğu bir kültür ortamını bize getiriyor…
* Çeviri: Skif
İrfan ÖNAL, Kasım 2016
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tanıtma Genel Müdürü

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi