Ana içeriğe atla

Tanıtma Bülten yazıları 3


TÜRKİYE TANITIM STRATEJİSİ



2014 yılını geride bırakırken; ülkemizin tanıtımı ile geçen sene başlattığımız ve önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğimiz markalaşma çalışmaları kapsamında neler yaptığımıza kısaca bakmak istedik.
Hepinizin bildiği gibi, 2014 yılında ülkemizin tarihi, kültürel ve turizm değerlerinin tanıtımında yer alan tüm unsurlarının, imajımızın güçlendirilmesi bakımından bir bütün olarak ele alan küresel bir reklam kampanyasının uygulanmasına karar verilmiştir. Dünyanın her yerinde tutarlı, anlamlı ve çekici bir Türkiye imajı yaratmayı hedefleyerek 30’dan fazla medeniyete ev sahipliği yapan, tarihi, coğrafyası ve tüm kültür ve turizm değerleri ile rakiplerinden ayrılan ülkemizin “… evi, …. yurdu” teması ile tanıtımı global çapta “Home of “ konsepti ile gerçekleştirildi.
2014 yılı küresel reklam kampanyası çerçevesinde dünyaca ünlü fotoğraf sanatçıları ile çalışılmıştır. Ülkemizin kültür ve tarih değerleri fotoğraflanarak “Home of” konsepti ile oluşturulan reklam görselleri, çeşitli tanıtım kampanyalarımızda kullanılmıştır. Ülkemizi hem Mark Edward Harris, Hazel Thompson, Robert M. Knight ve “Afgan Kızı”  fotoğrafıyla tanınan dünyaca ünlü Steve McCurry gibi dünyanın önde gelen fotoğraf sanatçılarının deklanşöründen hem de yurtiçinde “Sizce Türkiye Neyin Evin, Yurdu?” fotoğraf yarışması ile Türk Fotoğraf Sanatçılarının deklanşörlerine yansıyan görsellerle tanıttık.
Günümüzde turizmin dijital dünya ile olan birlikteliği ve iç içeliği gerçeğinden hareket ederek ülkemizde bu alanda görülen dağınıklığı gidermek ve sektörümüze bir yol haritası çizecek şemsiye konsept geliştirmek düşüncesiyle bireyle kolaylıkla iletişime geçen Türkiye Dijital Tanıtım Platformu oluşturduk. Bu platformda hedeflenen Türkiye hikayesinin bir araya getirilmesiydi. Bu kapsamda başta Google, Youtube, Facebook, Twitter, Instagram, Linkedin, Pinterest gibi dijital mecralarda “Turkey Home” hesaplarındaki toplam takipçi sayısı Ocak 2015 itibariyle yaklaşık 1.6 milyona ulaşmıştır.
Turizm alanında sosyal ve dijital mecraları kullanmaya çok daha önce başlayan Avustralya’nın (2008) 9 milyon, ABD’nin (2009) 5 milyon, Yunanistan’ın (2010) 2.1 milyon ve İspanya’nın (2009) 1.7 milyon takipçi sayısı bulunmakla birlikte, Nisan 2014’te başlayan Türkiye, başarılı içerik yönetimi sayesinde bir yıldan kısa bir süre içinde 5. sıraya yükselmiş; İtalya, Fransa ve Hırvatistan gibi önemli rakiplerini de geride bırakmıştır. Ayrıca Türkiye, Twitter’da en çok takipçi sayısına (535.000) sahip ülke oldu.
Ayrıca Tripadvisor ve Expedia gibi arama sayfalarında da ülke tanıtımına yönelik işbirliği faaliyetleri yürüttük. Dijital Medya Mecralarımız, en çok okunan gazete ve dergiler, dünyanın en çok izlenen TV kanalları ve ulusal kanallar, en çok dinlenen radyo kanalları, taksi ve otobüs giydirme, alışveriş merkezleri, havaalanları ve diğer açık hava alanlarıu, ulusal havayolu şirketlerinin uçak içi dergi ve TV’leri tüm dijital reklamlarımız ve sosyal medya içeriklerimiz ile etkileşime giren ziyaretçileri yönlendireceğimiz ilk adres olmaktadır.
Bakanlığımız tanıtım konsepti olan “Turkey: Home” teması ile, her biri 2,5 dakika uzunluğunda ve HD kalitesinde 21 adet tanıtım filmi üretilerek bir kısmı Youtube’daki Turkey: Home kanalına yüklenmiş olup, diğer videolar da belirli aralıklarla yüklenmeye devam edilmektedir. Türk Kahvesi, Kapalı Çarşı, İki Kıta, Baklava, Rumi, Truva, Noel Baba, Nazar Boncuğu, Kapadokya, Efes, İznik Çinisi, Zeugma, Antalya, Belek Golf Riviera, Turkuaz, Meryem Ana, Türk Mutfağı,  Alaçatı, İznik Ayasofya Müzesi, Pamukkale ve Nemrut başlıkları ile İngilizce olarak çekilen, eğlenceli ve özgün birer içeriğe sahip videolardan ilk ikisi Youtube’da yayına girmesi ve diğer sosyal mecralarımızda paylaşılmasından itibaren 1 aydan kısa bir sürede 1 milyonun üzerinde izleyiciye ulaşmıştır. Söz konusu 21 videoya ek olarak 8 videonun daha yapım aşamasına ilişkin çalışmalar devam etmekte olup, ayrıca 26 Aralık 2014 tarihinde Youtube Turkey:Home sayfasına yüklenen “Life in İstanbul” videosu 2 hafta içerisinde 1.5 milyondan fazla görüntülenmiştir.
Tüm bu çalışmalarda öncelikli hedefimiz ülke imajımızın güçlendirilmesi ve tanıtım faaliyetlerinin sürdürülmesinde çağın koşullarına uygun tüm iletişim araçlarının kullanılarak olumlu Türkiye algısının oluşturulması yatmaktadır. Bir diğer temel hedefimiz ise ülkemizin tanıtımı konusunda yaşanan koordinasyon eksikliğinin ve karmaşık, düzensiz olan yapıya bir çerçeve konsept getirerek bu dağınıklığı ortadan kaldırmak idi. Tanıtmaya ayrılan kamu ve özel sektör bütçe miktarının, genel olarak yeterli olduğu görülmekle birlikte bu bütçelerin yerinde ve etkin kullanımı konusunda zaman zaman aksaklıklarla karşılaşılmakta ve bu alanda bir koordinasyon ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Zira Türkiye’de ülke tanıtımı için kaynak kullanan tek kuruluş Kültür ve Turizm Bakanlığı değildir. Başbakanlık Tanıtma Fonu başta olmak üzere Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Türk Hava Yolları gibi kamu kurumlarının yanı sıra TOBB, TURSAB ve benzeri yarı kamusal kuruluşlar ve bir takım özel sektör kuruluşları da tanıtım için kaynak kullanmakta ve birbirleriyle iletişimi olmaksızın tanıtım faaliyetleri yürütmektedirler.
Belirli bir strateji ve eylem planı olmadan ve birbirinden habersiz bir şekilde birçok kurum ve kuruluş tarafından yürütülen tanıtma faaliyetleri için kullanılan kaynakların verimli kullanılması ve yürütülen faaliyetlerin etkinliğini sağlamak için ilgili tüm kurum ve kuruluşlar arasında güçlü bir koordinasyon gerekmektedir.
Halihazırda yurt dışında 39 ülkedeki 44 Kültür ve Tanıtma Müşavirliği ile ülkemizin kültürel ve turistik tanıtımını yürüten Bakanlığımızın, yıllar içinde edindiği kurumsal bilgi, kapasite ve operasyonel kabiliyeti dikkate alındığında tanıtımdaki koordinasyonun sağlanmasının kamusal kaynakların etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayarak, tanıtımdaki birbirinden farklı sesin ortak mesaj veren bir yapıya kavuşturulmasının önemli olduğunu göstermektedir.
Gelinen noktada, turizm sektörümüzün hızla büyümesinin yanında tanıtım alanında da pek çok faaliyet gerçekleştirilmiş olması, her alanda olduğu gibi tanıtım konusunda da standartların yükseltilerek dünya ölçeğinde ve standartlarında iş üretiminin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bakanlığımızın bu alanda sahip olduğu kurumsal kabiliyet ve tecrübe, ülkemizdeki tüm diğer kuruluşlara öncü olacak niteliktedir. Bu doğrultuda; yapılacak yeni düzenlemeler sayesinde hedefimiz, 2014 yılında başladığımız global imaj kampanyamızı dünya ölçeğinde başarıya ulaştırarak tanıtım alanında ülkemizin ihtiyacı olan strateji ve koordinasyonun gereğini ortaya koyup gelinen noktanın sürdürülebilir gelişme ile geleceğe taşınmasıdır.


İrfan ÖNAL, Ocak 2015
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tanıtma Genel Müdürü

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi