Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Tanıtım etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İspanya’yı Parlatan Güneş/ 40. Yıl, 1983-2023

  Bir başka deyişle Miro’nun Güneşi… İspanya bu yıl “Miro’nun Güneşi” olarak da bilinen logonun 40. yıldönümünü kutluyor. Joan Miro, İspanyanın 20.yüzyılda yetiştirdiği en önemli sanatçılar arasında sayılmaktadır. İlk defa bir sanat eseri ülkesini ifade etmek için kullanılarak 1983 yılından beri İspanya’nın hikâyesini dünyayla paylaşıyor. Bu logo sadece bir ülkenin turizmde dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olmasını değil aynı zamanda İspanya’nın son 40 yıldaki gelişim sürecini de temsil ediyor. O günden bu yana TURESPAÑA (Tourism Institute of Spain), tüm uluslararası kampanyalarında bu logoyu kullanarak İspanyayı dünya turizm lideri olarak konumlandırmaktadır. Bu 40 yıllık sürece kısaca göz atalım: Spain. Everything under the sun / 1984-1990 "Her şey güneş altında" sloganıyla reklam kampanyası başlatıldı. Kampanya "Güneşin altında her şey yeni" sloganıyla gelişti. Spain. Passion for life / 1991-1994 1991 yılında yeni slogan "Yaşam Tu

Ayçiçeklerinin Etkisi

Bisikletseverlerin her yıl temmuz ayı boyunca heyecanla izledikleri dünyanın en prestijli bisiklet turu olan Fransa Bisiklet Turu bütün heyecanıyla sürüyor. İtalya ve İspanya turlarıyla birlikte üç klasik turdan en önemlisi olarak kabul edilen, çok etaplı bir yol bisikleti yarışıdır. Bu yıl 120. yılını kutlayan tur, Pirene ve Alp’leri geçip Champ-Elysees’de son bulur, tüm etapların toplam mesafesi yaklaşık 3500 km.’ye ulaşır. Bu yıl tur İspanya'nın doğal güzellikleri, kültürü ve gastronomisi ile ünlü Bask bölgesinden başladı. Bilbao ve San Sebastian'dan sonra da Fransa'nın Bask Bölgesine geçildi ve etaplar her yıl olduğu gibi bir turizm ve kültür elçisi görevini de üstlenerek devam ediyor.  Peki, nedir bu turu özel kılan? Öncelikle Fransız kültürünün bir parçasıdır. Turun simgesi meşhur “sarı mayo” tüm dünyaca bilinir. Fransız halkı turu çok sever ve sahiplenir, etaplar esnasında en ücra köylerden bile geçilirken yol kenarları 7’den 70’e insanlarla doludur. Kısacası bu tur

(Bugünlerde) Turizm İletişim Stratejisine Yaklaşım Örneği

  Nostalji... Yaşadığımız şu zor günlerde nostalji duygumuzun arttığına şahit oluyoruz. Son zamanlarda yapılan araştırmaların sonuçlarına göre seyahatin kısıtlı olduğu salgın günlerinde insanların eski anılarını belgeleyen video ve fotoğraflara ilgilerinin arttığı anlaşılmış. Bunu kendi davranışlarımızda da görebiliriz. En basit deyimiyle “özlem” duyuyoruz; sevdiklerimizle birlikte olmayı, seyahat etmeyi, güzel anlar yaşamayı özledik… İnsan alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemeyen bir varlık. Bir önemli özelliği de “deneyim” arayışı ve bunu tetikleyen “merak” güdüsü. Bu durumu turizm ve seyahat ile ilişkilendirdiğimizde, bilhassa turizm iletişimi açısından bakarsak, şu anda nasıl bir iletişim stratejisi izlememiz gerektiğini belirleyebiliriz. En azından stratejiye katkı sağlanabilir. Belirttiğim gibi insan alışkanlıkları ve merakının dürtüsüyle hareket etme eğilimindedir. Nostalji duygusunun da yaşadığımız şartlarda çok yoğun olduğunu düşündüğümüzde şu anda insanların belleklerinde

Turizm İletişiminin Püf Noktası: Samimiyet!

  Pandemi süreciyle turizm ve seyahatin durma noktasına gelmesi bu alanda pek çok şeyin de yeniden değerlendirilmesini beraberinde getirdi. Yenilik arayan ve buna yönelik projeler geliştirenlerden bir grubu da elbette yerel ve ulusal turizm ofisleri oluşturdu. İşte bu yazıda dikkatimi çeken projelerden bir tanesinden bahsetmek istiyorum… Yıllardır çalışmalarını izlediğim ulusal turizm örgütlerinden biri de Yeni Zelanda Turizm Örgütü’dür. Pandemi nedeniyle eve kapanma döneminde iç turizmi hareketlendirmek için geçtiğimiz mayıs ayında geliştirdikleri bir kampanya dikkatimi çekti: “Do something NEW New Zealand” “Yeni Bir Şey Yap” diye Türkçeye çevirebiliriz. Bu kampanyanın doğuş fikrini ise; destinasyonlarla ilgili olarak sosyal medyada samimiyetsizce     paylaşılan ve herkesin tekrar ettiği fotoğrafları çekmek için çıkılan seyahatler yerine ülkenin görülmeye değer pek çok yeri ve deneyimi olduğu vurgulanarak insanların yeni bir şey yapmasını teşvik eden bir yarışma düzenlenmiş. Dikka

Lale Logosu'nun 20.yılı

  Ülkemizin lale logosu kullanılmaya başlandığı 2000 yılından beri birçok tartışmanın konusu olmuştur; sevenleri olduğu kadar sevmeyenleri de olmuş ancak bugüne kadar varlığını sürdürmüştür. Burada bir logonun estetik veya anlamsal değerinden çok simge olarak belleklerde edindiği yeri önemsediğimi belirtmek istiyorum. Bu da zamanla ve kullanım sıklığıyla doğrudan ilgilidir. Belirli bir zaman sonra insanlar logonun şekline, anlamına da bakmazlar, sadece sizi hatırlatması, temsil etmesi yeterlidir. Şu da söylenebilir; bir logo tasarlanırken temsil ettiği değerin özünü, varlığını doğru yansıtması ve bu anlamı estetik bir değerle sunması iletişime katkı sağlar. Peki lale logosu yolculuğuna nasıl başladı? Orta Asya’dan yola çıkan lale Anadolu’ya geldikten sonra sanatçı ve ustaların ellerinde çini, hat, tezhip gibi geleneksel sanatlarımızda çok kullanılmıştır. 16. Yüzyılda ise Avrupa’ya taşınmasıyla da özellikle Hollanda’da “Lale Çılgınlığı” yaşanmış, borsası dahi kurulmuştur. Osma

ANLATILMAZ, YAŞANIR!

Günlük hayatta çok kullandığımız bu ibare turizm iletişimi açısından ne kadar doğrudur? Ülkemiz sayısız güzelliklere sahip eşsiz bir coğrafyadır. Bu gerçeği hepimiz biliyoruz ve ifade ederken de çeşitli tanımlar, yakıştırmalar ve terimler kullanıyoruz. İşte kullandığımız bu “dil” turizm veya genel iletişimimiz için ne kadar doğru veya yerinde? Günümüzde iletişim pek çok disiplinden yararlanarak derin ve uzun dönem hafızamızda yer edinmek için insanı hedef almış durumda. Bu teknikler pazarlamacılar tarafından sıklıkla kullanılmakla beraber özellikle turizm iletişimi alanında turizm destinasyonu ve ürünleri için de çok önemli hale gelmiştir. Yani iletişim, bilimi de etkin bir şekilde kullanarak destinasyonların hikâyelerini insanlara en etkili şekilde anlatmak, onların hafızalarında yer edinmek ve seyahat isteklerini uyandırmak için çaba göstermektedir. Bu açıdan dilimizde klişe haline gelen ve özellikle güzel yerleri anlatmak için kullandığımız “Anlatılmaz, yaşanır!” ifadesinin

Ah, bir tanıtabilsek!

  Anadolu ve Trakya kıtasal ölçekte çeşitlilik gösteren bir coğrafyadır. Bu nedenle her yöresi önemli derecede “Ziyaretçi Ekonomisi” potansiyeli taşır ve   “Markalaşma” ihtiyacı içindedir. Bu ihtiyacı gidermenin yolu iyi yönetmekten geçer.   Bu anlamda markalaşma olgusu, insanı ve ziyaretçisi için yaşanası bir yer ve yatırımcısı için de cazip olanaklar yaratır. Bu durumu turizmle ilişkilendirdiğimizde ülkemizde yaygın bir anlayışı paylaşarak açıklayabiliriz: “Burayı bir tanıtabilsek!” ifadesi yerel idarecilerimizin hatta insanımızın bilinçaltına yerleşmiş bir kalıptır. Bunu başarınca her yerin turistle dolacağını varsayarız. Ben bu anlayışın, en azından bilinç düzeyinde, ülkemizde turizmin gelişimini engelleyen faktörlerden biri olduğunu düşünüyorum. O yeri iyi tanımlamadan ve yönetemeden, alt ve üst yapı sorunlarını çözmeden sadece doğadan kaynaklanan, hazır bulduğumuz değerleri ifade ederek sorumluluklardan kaçmanın ve kısa vadede bir şeyler elde etme arzusunun yansımasıdır b

SES’İN DESTİNASYON TANITIMINDAKİ YÜKSELEN İVMESİ…

Destinasyon tanıtımında popüler olan –süreç içinde- ortamlar genel olarak videolar, resimler, yazı ve mesajlarken artık hızla sesin ve müziğin   özellikle PODCAST’in artan etkisine şahit oluyoruz. Özellikle ABD’de podcast dinleme oranları her geçen gün artıyor. 12 yaşından büyük Amerikalıların %51’i podcast dinlemiş. (%32’si ayda en az bir kez dinliyor) Podcast dinleme oranları her yaş grubunda artış ivmesinde. Podcast dinleyicilerinin %78’i yükledikleri bölümün yarısından fazla kısmını dinlemektedirler. %52’si ise bölümün tamamını dinliyor. (Edison Research, podcast consumer reports) En popüler audio/podcast konuları ise; müzik/haberler ve açıklamalar/eğlence/ ünlüler, dedikodu/ tarih/ spor/ ve yemek. Turizm ve seyahat ise 13. Sırada yer alıyor. Audio podcast’ler çeşitli platformlarda yer almaktadırlar.( Libsyn, Blubrry, Buzzsproat, Podbean vb.) Dinleyiciler podcastlere çeşitli aplikasyonlardan ve ortamlardan ulaşabilirler (Apple podcast, ıtunes, Google podcast, spotif

Tanıtma Bülten yazıları 1

Başlarken... Kültür ve turizm endüstrileri, dünya ekonomisinin çok önemli bir parçasını oluşturmanın yanı sıra insanlık barışına ve toplumlar arası iletişime   hizmet eden en önemli araçlardır. Bakanlık olarak en önemli görevimizin, ülkemiz coğrafyasının barındırdığı ve sorumluluğunu taşıdığı medeniyet mirasını, doğal güzelliklerini, insani naifliğimizi ve kültürel üretimimizi en etkili şekilde dünyaya anlatmak olduğunu düşünmekteyiz. Bu düşünceden hareketle; kurumsal birikimimizi değerlendirerek, günümüz Türkiye’sinin iddiasını temsil edecek ve en etkili şekilde dünyaya anlatacak tanıtım çalışmalarına yönelmiş bulunuyoruz. Günümüzde her ülke kendini dünyaya anlatma çabası içine girmiş bulunuyor. Gelişmişlik seviyesi ne olursa olsun bu süreçte en avantajlı konumda olan ülkelerin dahi kendisini dünyaya doğru biçimde anlatması ve nerede olursa olsun bireyin sempatisini kazanması gereği çok açık biçimde kendini gösteriyor. Kültür ve turizm ise bu anlamda en ö