Ana içeriğe atla

Tanıtma Bülten yazıları 13


TURİZMDE YENİ DÖNEM-2030 VİZYONU


Türkiye gelecek turizm vizyonuna odaklanmış durumdadır. 3. Turizm Şurası ile turizm endüstrimizin gelecek vizyonu ve yol haritası yenilenecektir.
Dünya turizm endüstrisine 80’li yıllarda kamu-özel sektör iş birliğini etkinleştirerek Anadolu’nun eşsiz coğrafyasının üstünlüğüyle etkili bir giriş yapan Türkiye, bu alanda dünyada en başarılı hikâyelerden birinin altına imza attı. Özellikle 2000’li yıllardaki hızlı gelişme son 15 yılda ülkeyi dünyanın en çok turist çeken 6’ncı ülkesi konumuna çıkardı. Turkuaz kıyıların cazibesi ve üstün hizmet kalitesi uygun fiyatlarla birleşince Antalya, Bodrum, Marmaris, Alanya, Kuşadası, Kemer, Fethiye özellikle Avrupa’nın en popüler yaz destinasyonları arasında yer aldı. Başta Kapadokya olmak üzere Afyon, Bursa, Karadeniz destinasyonları gibi farklı ürünler de Türk turizminin güçlü yanlarını oluşturmaktadır. İstanbul, köklü kültürü ve eşsiz güzelliğiyle dünyanın en fazla ilgi çeken destinasyonları arasında yer almaktadır.
Şimdi bütün bu tecrübelerin ardından; Türkiye gelecek turizm vizyonuna odaklanmış durumdadır. 3. Turizm Şurası ile turizm endüstrimizin gelecek vizyonu ve yol haritası yenilenecektir.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün açıklamalarına göre, dünya turizmi 2030’da 1.8 milyar turist hacmine ulaşacaktır. Yeni bölgeler, yeni ürünler, yeni trendler, inovasyon, çevre, dijital teknolojiler ve sosyal medya, sürdürülebilirlik, şehirler, kültür, sanat, bireysel gezginler, yerel kültüre saygı gibi birçok kavram gelecek turizm vizyonunun içinde var olan konulardır. Ayrıca, turizmin örgüt yapıları da değişen trendlere hizmet edecek şekilde gelişmektedir. Bu çerçevede kamu-özel sektör iş birliği turizmin yönetim modeli olmakta, etkin destinasyon modeline dayalı örgütler turizme ve destinasyonlara hizmet etmektedir.
Ülkemiz, bölgesinin ve dünyanın en popüler turizm destinasyonlarından biri olması nedeniyle bütün bu gelişmeleri yakından takip etmeli ve gelecek turizm endüstrisinin içinde ağırlığını artırarak sürdürmelidir. Anadolu’nun ve kültürümüzün eşsiz potansiyeli bizlere bu görevi vermektedir. Türkiye’de yeni destinasyonlar ve yeni ürünler gelecek trendlerin vizyonu içinde konumlandırılmalı, ülke ekonomisine ve toplumumuza en üst seviyede hizmet edecek şekilde kurgulanmalıdır.
Ülke imajının önemli mimarlarından olan turizm endüstrimizin özel sektör paydaşları önemli bir tecrübeye ve iş geliştirme kabiliyetine sahiptir. Kamu-özel sektör birlikteliği ile bu potansiyellerin turizm endüstrimize en iyi şekilde hizmet etmesini sağlayacak stratejiler ve planlamalar turizm şûrasının en önemli çıktılarını oluşturacaktır.
Şûra oturumlarında çalışacak komisyonların konuları şöyle sıralanmaktadır:
  TURİZM POLİTİKALARI
  TURİZMDE ÖRGÜTLENME VE DESTİNASYON YÖNETİMİ
  TURİZMDE ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  ÇEVRE-PLANLAMA-ALTYAPI
  YATIRIM-TEŞVİK VE FİNANSMAN
  KONAKLAMA SEKTÖRÜ
  SEYAHAT ACENTECİLİĞİ VE ULAŞIM
  TANITMA VE PAZARLAMA
  DİJİTAL TURİZM VE İNOVASYON
  TURİZM EĞİTİMİ, İSTİHDAMI VE TURİST REHBERLİĞİ
  YEREL YÖNETİMLER VE TURİZM
  İÇ TURİZM
  GASTRONOMİ TURİZMİ
Bütün komisyonların etkin çalışmalar sonucunda ilgili alanlarında en iyi sonuç ve önerilerle turizm endüstrimize hizmet etmesi beklentisi mevcuttur. Böylece şûra sonucunda oluşacak ve üzerinde hemfikir teşkil edecek konular bundan sonra atılacak adımlara yol gösterici ve politika belirleyici konumda olacaktır.


İrfan ÖNAL, Kasım 2017
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tanıtma Genel Müdürü


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi