Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Gastronomi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Yemek Kaç Değeri İçinde Barındırabilir?

  Babadan Oğula Bir Lezzet Hikâyesi Biz fasulyeyle büyüdük. ……Zengini, fakiri herkes sever, en önemli yemek. Etsizi, etlisi, zeytinyağlısı her türlüsü pişer ama annenizin yaptığı gibi oluyor mu? Ustası anlatsın, o iş, o kadar kolay değil…   Çayeli Diye söze başlıyor Lale Lokantasının kurucusu Ali Osman Temurci. Doğu Karadeniz’in çay tarlalarıyla kaplı güzel ilçesi Çayeli’nde 1973 yılında hizmet vermeye başlayan Lale Lokantası Türkiye’nin geleneksel yemeği olarak bilinen Kuru Fasulyeyi en lezzetli haliyle insanlarla buluşturuyor. En önemlisi ise, 50. kuruluş yılında babadan oğula geçen bir değerler yumağı Lale Lokantası. Çayeli’ne gelenler Lale Lokantasının yemeklerini yemeden gitmezler! Diyor Ali Osman Temurci’nin torunu. Bir aile işletmesi olan Lale Lokantası 50 yıldır ilkeleri ve yaşattıkları değerleriyle ün kazanmış ve bunu sonraki nesillere aktarmanın çabasını veriyorlar. Burada mevzubahis sadece bir yemek değil, o yemeğin temsil ettiği bir yaşam tarzı ve değerler. Yöre in

UNWTO GASTRONOMİ TURİZMİ FORUMUNUN ARDINDAN…‘KÖKLERE DÖNMEK’

  Bu yıl sekizincisi gerçekleştirilen UNWTO Gastronomi Turizmi Forumu 5-7 Ekim tarihlerinde İspanya’nın San Sebastian şehrindeydi. Geçen yıl Japonya/Nara, evvelki yıl da Belçika/Bruges’de gerçekleşen forumlarla ilgili yazılarımın devamı niteliğinde bu yıl da San Sebastian Forumunu yorumlamayı, gastronomi turizmine ilişkin iyi strateji ve uygulamalara dikkat çekmeyi amaçlıyorum. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki UNWTO’nun odak konularından biri olan gastronomi turizmiyle ilgili olarak Basque Culinary Centre (BCC) iş birliğiyle gerçekleşen forumların gastronomi ve turizm alanlarında değer zincirinde yer alan tüm paydaşlar için yol gösterici bir işlevi olmaktadır.  Gelelim bu yılki temaya; “Köklere dönüş”. Turistlerle (tarımın) üreticilerin etkileşimini sağlayarak yerel kalkınma, kültürel mirasın korunması, sürdürülebilirlik, inovasyon ve dijitalleşme alanlarında ilerleme kaydederek turizm deneyimini zenginleştirmek odağa yerleştirilmiş. Bu tema çerçevesinde gastronomi ile turizmin et

Gastronomi Turizmi Forumunun Sonuç Bildirgesi (Nara, Japonya 15 Aralık 2022)

  Bu yıl 7.si düzenlenen UNWTO Dünya Gastronomi Turizmi Forumu’nun sonuç bildirgesi ev sahibi ülke kültürünün yansımalarını da taşıyor: Mono no aware Hayatta hiçbir şey kalıcı değildir. Turizm de sonsuz değildir. Toplumdaki değişim ve yenilikleri doğru algılayarak turizmi daha dayanıklı ve sürdürülebilir kılmalıyız.   Shu-Ha-Ri İzle-hareket et-aş. Covid-19’un turizme büyük etkileri oldu ve önemli dersler çıkardık, daha iyi turizm için birlikte çalışmalıyız.   Kaizen Sürekli gelişmenin peşinde git. Gastronomi turizmi tutku, yetenek ve adanmışlık ister. Bunu gençlere öğretmeliyiz.   Omotenashi Beklentisiz olarak en iyi hizmeti sunmak. Gastronomi deneyim demektir, kendimiz olalım.   Wabi-sabi Kusurlarımızı kabul edelim. Turizmin çevre ve iklim’e olumsuz etkilerini kabul edelim ancak dünya bilinçleniyor ve turizm de çözümün bir parçası olmak istiyor. Mottonai Hiçbir şeyi boşa sarf etmeyin. Her şey saygıyı hak eder. Yiyecek atığını sıfırlayalım.

BİR FİLM, BİR MAKALE…

  Evet! Yemek anıdır... Aşk Tarifi (The Hundred-Foot Journey) Hindistan-ABD ortak yapımı 2014 tarihli dram, komedi türünde bir film. Filmi iki kere izledim ve bu defa detaylardaki mesajlara biraz daha vakıf olma şansı buldum. Size de mutlaka öneririm, özellikle sinema, gastronomi, iletişim, kültür ve turizm gibi konulara ilginiz varsa mutlaka izlemelisiniz. Filmde Fransız ve Hint Mutfakları harika bir şekilde beyaz perdeye aktarılmış; adeta bir kültürel diplomasi eseri. Genç yaşında mutfakla tanışmış Hassan hayatın rüzgârıyla kendini bir Fransız kasabasında bulur ve burada bir restoran açar. Egzotik Hint Mutfağı bir anda kasabalının ilgisini çekecektir. Bu durum, restoranın karşısında bulunan Şef Madam Mallory’nin prestijli restoranıyla bir rekabete girmesini de beraberinde getirir. Hassan’ın yemeklerinin gücü ait olduğu topraklardan gelmektedir. Filmde Hint baharatları ve geleneksel bilginin gastronomi açısından ne derece değerli olduğu gözler önüne seriliyor. Filmin adında da

Müziğin ve Gastronominin etkisi…

  Küresel kayıtlı müzik piyasası 2020’de bir önceki yıla göre %7.4 artış kaydederek 21.7 milyar dolar değere ulaştı. İfpi’nin   (uluslararası fonografik endüstrisi federasyonu) 2021 Küresel Müzik Raporu’nda müziğin küresel etkisi ve ekonomisi etkili bir şekilde anlatılmıştır. Burada raporun detaylarına girmeyeceğim ancak müziğin ülke markası için önemini vurgulayacak bazı destekleyici bilgileri irdelemek istiyorum. Dünya müzik piyasasının ilk 10 ülkesi; ABD, Japonya, İngiltere, Almanya, Fransa, G. Kore, Çin, Kanada, Avustralya ve Hollanda olarak sıralanıyor. Burada hemen dikkati çeken konu hâkim müzik dilinin de İngilizce olduğudur. Bunun yanında Latin Amerika ise en hızlı büyüyen bölge. Bu gelişmeyi Latin sanatçıların son yıllardaki yükselen ivmesinden de kolaylıkla tahmin edebiliriz. Latin Amerika’yı Asya ve Afrika izliyor. Afrika müziğinin küresel pazarda yükselmesi bu kıtanın yükselen ekonomisi ile de paralellik gösteriyor. Müzik kültürle ilgilidir ve bu yapısı ona küresel

HER YER BİR GASTRONOMİ DESTİNASYONU OLABİLİR.

    İnsan ve yeme/içme arasındaki ilişki SEYAHAT ile biraz daha özelleşiyor; rutinden ayrılıyor ve daha özel bir zeminde hoşnut olma, hatırlama, mutlu olma halini yaratıyor. Dolayısıyla seyahat/tatil/ziyaret için uygun bir ortam oluşuyor. Bu ilişkiyi anlamak, kullanmak/değerlendirmek lazım… Destinasyonlar için belirtmek gerekirse: İnsanların belleklerinde yer edinmek için bütün imkânlar size sunulmuşsa size de gereğini yapmak düşer. HER YER BİR GASTRONOMİ DESTİNASYONU OLABİLİR. Yeter ki kendini doğru tanımlasın ve iyi bir strateji ile sürdürülebilirliği ve ortak hareketi sağlayabilsin. GASTRONOMİ BİZİ DEĞİŞTİRECEK/ETKİLEYECEK GÜCE SAHİPTİR. Seyahat ettiğimizde yerel mutfağı deneriz, meşhur ürünleri ararız ve deneyimimizi böylelikle özelleştirmek isteriz. UNWTO’ya (BM Dünya Turizm Örgütü) göre turistlerin harcamalarının üçte birinden fazlası yiyeceğe gidiyor. Burada henüz gastronomi turistlerini tartışmıyoruz. Dolayısıyla bu büyük fırsatı özel bir ana dönüştürüp bu insa