Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kısaca…(Destinasyon ve rekabet ilişkisi)

  Bunalım (Kriz) zamanlarını izleyen dönemlerde paradigmaların değiştiğini; toplumların ve sistemlerin bu dönemleri atlatabilmek için değişimi sürekli kılabilmek adına gelişmeyi -bilgi paylaşımı- kurumsallaştırmaya çalıştıkları bilinmektedir. Hemen belirtelim, bu süreçte öne çıkanlar; mekan (yer) ve rekabet ilişkisi olmaktadır. Turizmi düşünürsek; destinasyonların rekabetçiliklerini artırarak bunalım dönemlerini atlatabileceklerini, değişen şartlara uyabilmek ve varlıklarını sürdürebilmek için de sürekli gelişimi sağlamaları gerekir diyebiliriz. İşte bu noktada destinasyonlarla ilgili olarak “yönetim” ve bununla bağlantılı “yönetişim” konuları ön plana çıkmaktadır. Böylece bir yerin ziyaret ekonomisini (turizmi kastederek) geliştirmek, rekabetçi ortamda markalaşmasını sağlayıp kalkınmasını sürdürebilmesi için bilgiyi ve fikirleri paylaşmak; iyi “yönetişim” ilkelerini hayata geçirmek gereklidir. Bu şartlarda Türkiye artık otelcilik konsepti üzerine geliştirilmiş turizm anlayış

Lale Logosu'nun 20.yılı

  Ülkemizin lale logosu kullanılmaya başlandığı 2000 yılından beri birçok tartışmanın konusu olmuştur; sevenleri olduğu kadar sevmeyenleri de olmuş ancak bugüne kadar varlığını sürdürmüştür. Burada bir logonun estetik veya anlamsal değerinden çok simge olarak belleklerde edindiği yeri önemsediğimi belirtmek istiyorum. Bu da zamanla ve kullanım sıklığıyla doğrudan ilgilidir. Belirli bir zaman sonra insanlar logonun şekline, anlamına da bakmazlar, sadece sizi hatırlatması, temsil etmesi yeterlidir. Şu da söylenebilir; bir logo tasarlanırken temsil ettiği değerin özünü, varlığını doğru yansıtması ve bu anlamı estetik bir değerle sunması iletişime katkı sağlar. Peki lale logosu yolculuğuna nasıl başladı? Orta Asya’dan yola çıkan lale Anadolu’ya geldikten sonra sanatçı ve ustaların ellerinde çini, hat, tezhip gibi geleneksel sanatlarımızda çok kullanılmıştır. 16. Yüzyılda ise Avrupa’ya taşınmasıyla da özellikle Hollanda’da “Lale Çılgınlığı” yaşanmış, borsası dahi kurulmuştur. Osma

ANKARA’NIN “ALTIN” FIRSATI…

  Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının yeni yerleşkesi 3 Aralık günü ilk konserle hizmete açıldı. Yaklaşık 200 yıllık bir kurumsallığa sahip olan senfonik müziğin güzide temsilcisi yeni evinde kültür ve sanat hayatımıza yepyeni bir heyecan ve konsantrasyon getirecek. Bu yeni heyecanı taçlandırmak için Ankara’nın önünde “altın” gibi bir fırsat bulunuyor. “Başkentin müze adası veya kültür bölgesi” ifadesini zaman zaman dillendirdiğimiz, bu yönde pek çok adımın birbirinden bağımsız olarak atıldığı Ankara’da artık bu yönde son ve en önemli adımın atılma zamanı gelmiştir. Yazının başlığının anlamını hemen belirtmekte fayda var çünkü buradaki bahisle doğrudan ilgili yer Başkentin tarihi merkezi olan Altındağ ilçesi. Burası pek çok kültürel ve tarihi değere ev sahipliği yapmaktadır. Cumhuriyetin 100. Yılı arifesinde cumhuriyete yaraşır bir inisiyatif geliştirmek için bütün şartlar Ankara için hazır görünüyor. CSO’nun yeni yerleşkesin