TURİZMİN
GELECEĞİNE BAKIŞ...
Ülkemiz için çok önemli bir tarih olan 2023 yılına yaklaşırken, turizm
sektörümüz önemli bir dönemece girdi. Turizm tarihimiz 150 yılı aşkın bir
süreyi kapsamakla birlikte modern zamanların turizmi tarihini 2634 sayılı Turizmi
Teşvik Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1982 tarihinden itibaren ele alacak
olursak, bugüne kadar geçen 35 yılda çok önemli gelişmeler yaşadığımızı
görürüz.
Öncelikle 80’li yılların ikinci yarısı ve 90’lı yıllarda teşvik mekanizması
ve kamu-özel sektör iş birliğiyle ülkede turizm bilincinin oluşturulması ve
nitelikli yatak kapasitesinin artırılması ile Türkiye, Akdeniz çanağında önemli
bir turizm ülkesi olacağı sinyallerini vermeye başladı. Bu dönemin ardından
90’lı yılların ikinci yarısı ve 2000’li yılların başı ile birlikte oluşan
kapasitelere paralel olarak turizm tecrübemiz de gelişmeye başladı. Bu dönemler
aynı zamanda Körfez Savaşları, terör, kuş gribi, deprem ve ekonomik kriz gibi
global ve yerel çalkantıların da yaşandığı bir sürece tanıklık etti. Turizmde
3. dönem olarak adlandırabileceğimiz 2003 sonrası hızlı gelişmeyle birlikte
dünya turizm endüstrisinde hızla büyüyen bir Türkiye ile karşılaşıyoruz.
Ekonomik kalkınma ve büyümedeki istikrardan güç alarak dönemsel gelişmeleri
iyi değerlendiren Türk turizm endüstrisi 2015 yılına gelindiğinde dünyanın en
popüler 6. destinasyonu olmuştur. Bu dönemde turizmden elde edilen gelir de 35
milyar doları bulmuştur. Peki bundan sonra Türk turizminin yönü ne olacaktır?
Hem turizm sektörümüzün paydaşlarının hem de yabancı ortaklarımızın ve global
turizm endüstrisinin aklındaki soru budur. Bu soruya cevabı yine geçmiş
tecrübesinden kaynaklanan kurumsal yaklaşımıyla Türk turizm endüstrisi, kamu
özel sektör iş birliği çerçevesinde verecektir. Kısaca anlatılan üç evreyi çok
çeşitli tecrübelerle geçiren Türk turizmi, turizmin 4. evresindeki yönünü
belirlemekte önemli avantajlara sahiptir. Bu dönemde dünya turizminde önde olan
yaklaşımları da iyi irdelemek gerekmektedir. İnovasyon (yenilik) hayatımızın
her evresinde etkin kılınmaktadır. Aksi takdirde gelişmelere ayak uyduramayıp,
güncel olandan uzaklaşılmaktadır.
Günümüzde üretim ve kazancın önceliği inovasyondan (yenilikten)
geçmektedir. Dolayısıyla, bu terimin bir kültür olarak yerleştiğinden
bahsedebiliriz.
Her alanda olduğu gibi turizm alanında da çevresel duyarlılık
öncelenmektedir.
Çevre ile uyumlu olmayan hiçbir ürün, davranış veya iş modeli
sürdürülebilir olamamaktadır. Çevre insanlığın en değerli varlığıdır. Yaşam
kültürümüzde çevreye uyumsuzluk gösteren tüm davranış ve üretim kodlarından
vazgeçmeliyiz. Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinin eriştiği seviye
insanın tüm hayatını ve toplum içindeki davranışlarını değiştirmektedir. Sosyal
ve dijital medya günümüzün kültürel olgusudur. Hayatımızı değiştiren gelişmeler
bireylerin tatil öncesi ve sonrası davranışlarını da değiştirmiştir. Bütün bu
yeni gelişmeler, turizme yaklaşımımızı örgütsel ve stratejik açıdan yeniden
şekillendirmektedir. Turizmde destinasyon yönetimi, sosyal ve dijital medya,
kültür ve sanatın şehirlerin konumlandırılmasına etkisi ve pazarlama
faaliyetleri önümüzdeki dönemde yeni içerikleriyle ve konumlarıyla gündemimizde
olacak konuların başında gelmektedir.
Tüm bu konuların
sonucunda turist memnuniyeti, ürün-kalite ve fiyat dengesinin yeniden
konumlanması ortaya çıkmaktadır. Destinasyonlarımızın ürün bazında
konumlandırılması ve buradan hareketle ülkemizde turizmde destinasyon
yönetimini etkin kılacak çalışmalar hepimizin gündemini oluşturmaktadır.
İrfan ÖNAL, Nisan 2017
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tanıtma Genel Müdürü
Yorumlar
Yorum Gönder