TURİZMDE MARKALAŞMA
VE TANITIM STRATEJİSİ
Marka,
günümüz dünyasında sıkça kullanılan ancak pek çok platformda yanlış algılanan
ve değerlendirilen bir kavramdır. Aslında her ülke kültürel bir markadır ancak
bazı ülkeler marka yönetiminde başarılı olurken diğerleri bunu yapamamaktadır.
İnsanlık tarihi boyunca toplumlar, itibarlarını hep
önemsemişlerdir. Günümüzün hızlı küreselleşen uluslararası sistemde ise, bir
ulusun imajı, o ülkenin en önemli ekonomik ve siyasi göstergelerinden biri
olmuştur. Yabancıların algılarını doğru yönetebilen ülkeler, yatırımcı ve
turist çekme yolunda daha başarılı oluyorlar.
Muhakkak ki
her ülkenin markalaşma projesi geliştirmesi için farklı sebepleri mevcuttur.
Kimi ülkeler daha iyi anlaşılmak isterken, kimileri imajlarını canlı ve ilgi
çekici kılmak amacıyla kendilerini yenilemek için çaba harcamakta, kimileri ise
dünyadaki imajlarını güçlendirmek için kimliklerine çekicilikler eklemeye
çalışmaktadırlar. Artık tüm ülkeler,
diğer sektörlerde olduğu gibi turizmde de “marka” olarak algılanmanın rekabet
avantajlarını sürdürmek için ne kadar önemli olduğunun bilincindedirler. Biz de
ülkemizin marka kimliğini geliştirmek ve güçlendirmenin öneminin farkındayız.
Türkiye
artık pek çok alanda takip ve taklit edilen bir ülke konumuna gelmiştir. Tüm bu
gelişmeler ve atılımlar Türkiye’nin saygın bir dünya markası olma yönünde
attığı adımları desteklemiştir.
Ülkemizin son 12 yılda ekonomik, sosyal, siyasal ve
kültürel alanda gerçekleştirdiği atılımlar dünyadaki Türkiye algısında da oldukça
olumlu katkılar sağlamıştır. Türkiye geçirdiği bu süreçte her alanda istikrarı
yakalamış ve hedefleri olan bir dünya markası haline gelmiştir. Bu olumlu
sürecin getirisi olarak, uzun soluklu ve karmaşık süreçlerin bir ürünü olan
ülke imajı kavramı da farklılaşma eğilimine girmiştir. Bu süreci kalıcı kılmak
mevcut algının doğru yönetilmesi ve yönlendirilmesine bağlıdır.
Türkiye
markası dediğimiz şey aslında yabancıların Türkiye hakkındaki görüşleri,
adımızı duyduklarında hissettikleri, yani bizim hakkımızdaki kanılarıdır. Bu
kanıların oluşmasında da yukarıda ifade edilen alanlarda sağlayacağımız
gelişmelerin yanı sıra konuklarımıza göstereceğimiz tavırlar da önem
kazanmaktadır. İşte turizm algı yönetimi bu nedenle önemlidir.
Turizm
tanıtımı, ülke markasını besleyen ve aynı zamanda ondan beslenen bir
alandır. Bu ikisi, birlikte
ele alınması gereken unsurlardır. Başka bir deyişle Türkiye’deki seyahat
deneyiminden memnun kalan her turist, ülkesine döndüğünde bir marka elçisi
görevini üstlenmektedir.
Marka ülke
olmak aslında algı yönetimine dayanan bir kalkınma projesidir. Markalaşma
kalplere dolayısı ile insanlara ulaşabilmektir. Bu nedenle projeyi o ülkenin
tüm kurum ve kuruluşlarının hatta fertlerinin desteklemesi gerekmektedir. Çünkü
insanlar seyahat ettikleri yerden çok gittikleri yerdeki insan hikâyelerini
anımsamaktadır.
Ülke markasını oluşturmak anlık bir sonuç değil,
sürekli gelişen bir süreçtir. Turizm tanıtımı ve turizmde markalaşma ülke
markasını besleyen ve aynı zamanda ondan beslenen bir alandır. Ülke algısının
oluşmasına sebep olan 6 kriter insan, ürün, devlet, kültür ve miras, yatırım ve
göç ve turizm olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenle
turizm bu alanlardan yalnızca biri olmakla birlikte önemli bir ayağını da
oluşturmaktadır. Ekonomik kalkınmadan kültürlerarası diyaloga, teknolojik
gelişmeden çevre ve tarihi mirasın korunmasına, uzlaşma kültürünün
yayılmasından dünya barışına kadar pek çok alanda insanlığa büyük katkılar
sağlayan bir sektördür.
Ülkemiz turizm alanında dünyanın takip ettiği bir
turizm destinasyonu haline gelmiştir. Bir başarı öyküsü olarak da değerlendirilebilecek turizm sektörü önemli başarılara
imza atmıştır.
2002
yılında ülkemize gelen yabancı ziyaretçi sayısı 13 milyon iken, 2013 yılında bu
rakam yaklaşık 35 milyona ulaşmış, 2002 yılında turizm gelirimiz yaklaşık 12
milyar dolar iken, 2013 yılı sonunda 33 milyar dolara yükselmiştir.
Bulunduğumuz şampiyonlar liginde dünyada en fazla turist çeken 6’ncı, Avrupa’da
ise 4’üncü ülke konumundayız. Elde edilen bu başarılar, Türkiye’nin turizm
potansiyelinin giderek artan bir şekilde nasıl geliştiğini göstermektedir.
Ancak bu
rakamsal başarı bizim ülke olarak en iyi ülke markası olmamız için yeterli
değildir.
Yalnızca iyi
bir reklam kampanyası ile de markalaşmadan bahsetmemiz söz konusu değil.
Günümüzde,
markalaşma artık kendini farklı hissettirme dönemidir. Pazarlamanın temelinde
de, bir ürün diğerine çok benziyor bile olsa, bunun algılama bakımından
diğerinden farklı olduğunun tüketicinin beyinde yer etmesini sağlamak
yatmaktadır. Bu durumda birlikte bir şeyler yapmak için, turizmle doğrudan ya
da dolaylı bir şekilde bağı bulunan herkese görev düşüyor: otelcisine,
operatörüne, restoranına, esnafına, belediye başkanına, kaymakamına, valisine,
üniversitesine, hastanesine, pastanesine….
Bu
doğrultuda Bakanlığımızın yürütmüş olduğu kampanyamıza diğer kamu
kurumlarımızın, özel sektör şirketlerimizin ve halkımızın desteğini ve
katılımını bekliyoruz.
Turizm
alanında sayısız ürün çeşitliliğine sahip olan ülkemizi bir orkestra gibi
tanıtım enstrümanlarını doğru kullanırsak, Türkiye’nin markalaşma süreci
hızlanacaktır. Hep birlikte ülkemizin hikayesini tüm dünyaya doğru şekilde
aktaracağımıza ve kalplerde iz bırakacağımıza inanıyoruz.
İrfan ÖNAL,
Ekim 2014
Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Tanıtma Genel Müdürü
Yorumlar
Yorum Gönder