Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

“Derin Turizm”

Bugün turizm pek çok yönü ile  tartışma konusu. Haklı olarak bizler de turizmin duraksaması nedeniyle gelmeyen turistlerden, yoksun kalınan gelirlerden ve iş gücü kaybından söz ediyoruz. Bununla birlikte  uluslararası platformda turizm biraz daha “derin” tartışılıyor... Sürekli vurguladığımız gibi, turizm özellikle son 10 yıldır bir değişim sürecinin içindeydi ve bu durum Covid-19 salgını ile birlikte hızlanarak koşullarını dayattı. Bu kültürel bir değişim…  Yapılan pek çok araştırma ve gözlem değişen insan davranışının ve toplumsal yaşamın etkisiyle çevre, yerel kültür, yaratıcılık ve sosyal sorumlulukların turizmi derinden etkilediğini gözler önüne seriyor. İnsanın gezme, görme, keşfetme ihtiyacı değişmedi ancak bunu giderme biçimi kültürel değişim sinyalleri veriyor.  Bu durumu vurgulamak için yakın bir konudan yararlanmayı düşündüm: “Derin ekoloji”. Bu kavramla Mülkiye yıllarında “çevre” derslerinde tanışmıştım. Norveçli filozof Arne Naaes’in 70’li yılların başında aynı

COVID-19 ve KÜLTÜR…Kısaca

    Covid-19 salgını hayatımızın tüm noktalarını derinden etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. Kültür ve yaratıcı sektörler de turizm ile birlikte Covid-19 salgının negatif etkilerini derinden yaşayan alanlar oldular. OECD ülkeleri arasında Kültür ve yaratıcı sektörlerdeki istihdamın %0.8 ile %5.5 arasında olduğunu düşündüğümüzde bu etkinin sosyal ve ekonomik etkisini tahmin etmek zor olmayacaktır. Özellikle müze, tiyatro, canlı müzik, sinema gibi seyirci ve toplulukla ilişkili olanlar en fazla etkilenen alanlar oldular. Böylece birçok sanatçı ve çalışan hem gelirlerinden olurken sanat üretimi de durmuş oldu. Bunun yanında online platformların içeriklerine olan talebin artması bu alanda bir büyüme sağladı ancak bu platformların büyük firmalar oldukları düşünüldüğünde kültür ve yaratıcı sektörün çok büyük bölümünün zor durumda olduğunu kabul etmeliyiz.   UNESCO’nun salgın süreci ile ilgili olarak kültürel ve yaratıcı endüstriler üzerinde yaptığı olumsuz etkiyi değerlendiren r

Turizmin Değişimi…Kısaca

  Son yıllarda “overtourism” çerçevesinde turizm endüstrisine yöneltilen eleştirilerin başında çevreye ve kültüre verilen zararlar geliyor. Covid-19 salgını ile birlikte insan hareketleri durunca turizm de durdu. Peki, insan hareketleri tekrar başladığında turizm kaldığı yerden mi devam edecek? Bu soruya verilecek cevaba ilişkin yardımcı olabilecek bir araştırmanın sonuçlarına kısaca göz atalım: Euromonitor’un son yaptığı araştırmalardan biri de salgınla birlikte değişen tüketici trendleri olmuştur: Buna göre sosyal sorunluluklar ve çevreye duyarlılık artmış, insanların tedirginlikleri artarken isyan duyguları da yükselişe geçmiş. Dünya üzerinde bunu kanıtlayan bazı sosyal olaylar da bu çerçevede örnek gösterilmiş. (Black lives matter) Çoğunluğu milenyum kuşağı olmak üzere insanların %66’sı satın alma kararlarını verirken markaların sosyal olaylar karşısındaki tutumlarına bakıyorlar. Çevreye yaklaşım da aynı oranda önemli.     Bu dönemde -havayolu şirketleri başta olmak üzere

“Yaşamak için güzel bir yer, ziyaret etmek için de güzel bir yerdir*” (Şehirlerimiz için turizme yeni yaklaşım önerisi)

  Bu platformda uzun süredir turizm ile ilişkili olarak destinasyon markalama stratejileri, iletişim, insanın yer ile bağlantısı ve destinasyon yönetimi üzerine yazılar yazıyorum. Bu arada -özellikle Covid-19 pandemi sürecinde- bütün şehirlerimizin turizm ekonomisinden daha fazla pay almak için bir yarış halini de gözlemliyorum. Bu şekildeki bir ilgi ister istemez turizmin nasıl daha iyi yönetilebileceği sorusunu da beraberinde getiriyor. Yazımıza bir tespitle başlarsak; Türkiye’de turizm endüstrisinin hem başlangıçta hem de günümüzde belirli bölgelerde yoğunlaşmış ve özellikle otelcilik alanındaki faaliyetler üzerinden sürdüğünü tekrarlamakta fayda var.   Bu yaklaşımın turizmi tüm yönleriyle algılamamızı perdelediğini düşünebiliriz. Öte yandan başlangıcın bu şekilde olmasının turizm alanında bir tecrübe biriktirdiğini ve günün şartlarının gözetilerek böyle bir strateji izlendiğini söylemek de mümkündür. Günümüze gelirsek, turizm endüstrimizi global sistemin içinde değerlendirmek