Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ulusal Turizm Örgütlerinin 20 Yıllık Süreci ve 'Turkey Home Modeli' -KISACA-:

  İnternet pek çok şey gibi Ulusal Turizm Örgütlerinin çalışmalarını da çok etkilemiştir. Özellikle 2000’li yılların başından itibaren bir ‘Portal’ dönemi yaşanmıştır. Genellikle bilgi vermek ve tanıtıma dayalı bu süreci 2000’li yılların ortalarından itibaren öncelikle YouTube ve Facebook’un hayatımıza girmesiyle beraber sosyal medya etkilemeye ve yönlendirmeye başlamıştır. Bu sürece de ‘Sosyal Medya’ dönemi diyebiliriz. Bu süreçle birlikte özellikle klasik reklam dönemi bitmiş ve turizm iletişiminde markaların stratejik iş birlikleri, doğru ve etkili içerik üretimi ve yayımı ile kültürel diplomasi etkinlikleri ön plana çıkmıştır. 2015’e gelindiğinde Turizm sektörü ve onlara içerik sağlayan dijital platformlar yapay zekâyı daha fazla kullanmışlar ve böylece turizm iletişiminde ‘Yapay Zekâ’ dönemi ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bu durum arka planda güçlü bir strateji+yaratıcılık+empati+iletişim kombinasyonu ile desteklenmektedir. Dolayısıyla başarılı turizm iletişimi "süreci

YENİDEN TURİZM: COVİD-19 SÜRECİ VE SONRASINA BAKIŞ

  Yakın tarihin en etkili salgını Covid-19 nedeniyle yaşamın her alanında büyük bir mücadele vermeye devam ediyoruz. Dünyanın neredeyse tümünü etkisi altına alan virüsün pandemi olduğu ilanının üzerinden 6 ay geçti. Bu yazıdaki değerlendirmelerimde öncelikle turizm sektörü ile ilgili gerek küresel gerekse ülke ölçeğinde yaşananlar ve etkileri üzerinde duracağım. Covid-19 salgınında 20 Ağustos 2020 tarihi itibariyle dünyada 22,4 milyon vaka sayısına ulaşıldı ve   bunun sonucunda 788 bin insan hayatını kaybetti. Ülkemizde de 253 bin vaka görüldü ve 6039 insanımızı maalesef yitirdik. Günlük vaka sayılarımız da ciddiyetini koruyor. Yaşanan sürecin turizm sektörümüze etkileri ve gelecek perspektifini içeren bundan önceki 9 yazımı bloğumda yayınlamıştım, bunlar arasında kapsamlı bir değerlendirme olarak gördüğüm ve Nisan ayında kaleme aldığım yazı www.turizmgunlugu.com tarafından değerlendirilip yayınlanmasıyla pek çok okuyucuya ulaştığından bugün kaleme aldığım yazıya da okuyuculara

Covid-19'un Hızlandırıcı Etkisi

  COVİD-19 sürecini turizm sektörümüz açısından değerlendirdiğimizde çıkarabileceğimiz dersler ve geleceğe yönelik hususlar: 1) Güçlü   iç turizm kültürü ve ekonomisi oluşturacak tedbirleri almalıyız. 2) Her yöre kendi değerlerine ve coğrafyasına sahip çıkmalı ve bunda ısrarcı olmalı. 3) Eğitim sisteminde yerel coğrafya ve değerler daha geniş yer bulmalı. 4) Turizm yönetimi ve bu konudaki koordinasyon yerelde daha çok önemsenmeli. Destinasyon yönetimi anlayışı -kurumsal olmasa dahi- etkin kılınmalı. 5) Turizm iletişiminde turizm diplomasisinin etkinliği artırılmalı. 6) Kültür ve turizm birlikteliğinde kurmaya çalıştığımız sinerji ilişkisinin bu evreden sonra simbiyoz (ortak yaşam) evresine geçtiği görülerek gerekli düzenlemeler yapılmalı. 7) Kalkınma meselemizin önemli bir unsuru olan turizm ve seyahat endüstrisini ‘ziyaret ekonomisi’ olarak algılayıp turizm faaliyetleri daha geniş açıdan değerlendirilmeli. 8) Turizm sektörünün verilerini toplayıp değerlendirecek, strat

COVİD-19 SONRASI TURİZM DESTİNASYONLARI İÇİN DİZAYN DÜŞÜNME YAKLAŞIMINI ETKİNLEŞTİRMEK NEDİR?

  Covid-19 süreci hayatın her alanında olduğu gibi turizmde de gelecek stratejilerini öne çekti ve birçok yeniliği de zorunlu kıldı. Bu anlamda son 10 yıldır hep gündemimizde olan ve iklim değişikliğinden, dijitalleşmeye, yerelleşmeye, turizm yönetiminde iş birliği ve turist davranışlarına kadar pek çok konu acil kodu ile önümüzde duruyor. Bu süreçte belki yaşadığımız krize karşı tepkilerimiz eski yöntemlerle oldu ama yakın ve orta vadede yepyeni bir yaşam ve iş yapma biçimi oluşturmamız gerekliliği bizleri bekliyor. Özellikle son yıllarda gündemimizde olan sürdürülebilirlik, akıllı destinasyonlar ve yenilik yaklaşımı bu süreçte önemini tescilledi. Turizm ile ilgili olarak yönetim yaklaşımımızın odağında global anlamda gezegenimiz ve yerel anlamda da halkın refahı ve kalkınma olacak. Bununla ilgili başlıca ilkeleri şöyle sıralayabiliriz: 1) Sürdürülebilir Gelişme: Sürdürülebilirlik her destinasyonun birinci ilkesi olmak durumunda. Bu ilkeyi sağlayamayan hiçbir köy, kasaba, şe

Kültür ve Turizme Yeni Bakış (Sinerjik ilişkinin Simbiyoz ilişkiye evrimi)

  Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütünün (UNWTO/BMDTÖ) yeni (2018) ifadesine göre yaratıcılığın ve çağdaş sanatın birçok dalı Kültürel Turizm tanımı içinde değerlendirilmektedir. Bunlar; sanatın çok çeşitli dalları, mimari, tarihi ve kültürel miras, mutfak mirası, edebiyat ve müzik, yaratıcı endüstriler, günümüz yaşam kültürleri ve hayat tarzları, gelenek ve görenekler olarak sıralanabilir. Böylece yaratıcı ekonomiler ile kültürel turizmin güçlü entegrasyonunu görebiliyoruz. UNWTO’nun yaptırdığı araştırmalara göre Ulusal Turizm Örgütlerinin %81’i çağdaş sanat ve yaratıcılığı (sinema, performans sanatları, dizayn, moda, yeni medya vb.) kültürel turizmin bir parçası olarak görmekteler. Günümüzde gittikçe yayılan turizm faaliyetlerinin etkileri turizm ve kültürel endüstrilerin gittikçe derinleşen simbiyoz (ortak yaşam/tarafların yararlandığı ilişki) durumunu perçinlemektedir. Örneğin Pekin’de sayıları 798’e ulaşmış bulunan Sanat Kümeleri yerli ve yabancı milyonlarca ziyaretç

COVID-19 Sonrası “Güvenli Turizm Koridoru Projesi” Pier to Pier Project for Tourism

  Türkiye C-19 salgını ile ilgili olarak şu an geçerli kısıtlamaları tedrici kaldırdıkça özellikle pazar ülkelerinin hatta yeni pazarların da içinde olduğu “Güvenli Turizm Koridoru Destinasyonları” (Safe Tourism Corridors for Destinations) ağı oluşturmak için girişimde bulunabilir.   Bu güvenliği birlikte sağlamak işbirliğini gerekli kılacaktır. “Safe Zone” lar (Güvenli Destinasyonlar) oluşturup işbirliği yaptığımız ülkelerden turist akışı başlatılabilir kanaatindeyim. Pazar ülkelerinin içinde bulunduğu bu iş birliği grupları sayesinde seyahat hareketleri başladığında turist sayısının hacmi, niteliği ve zamanı açısından yeni ülkelerle güvenli turizm koridorları kurulması için deneyim sağlanmış olacaktır. İkili işbirlikleriyle aynı zamanda kendi havalimanlarımızda veya işbirliği yapılan ülke havalimanında karşılıklı anlaşmalarla C-19 Test Bölgesi oluşturulup kısa sürede yolcuya bu sonuçlar verilebilir (Safe Travel Passport). Bu, daha sonraki adımlar için birçok kolaylığı sağlaya

Turizmde Destinasyon Yönetimi Modeline İlişkin Öneri:

  Türkiye'nin yeni kalkınma paradigmasında yer almak üzere turizm potansiyelini harekete geçirecek bir turizm yönetim modeline ihtiyacı bulunuyor. Öneri model Türkiye’ye özgü olmalı ve ülkenin 40 yıllık kurumsal turizm deneyimine dayanarak kamu, özel sektör ve sivil inisiyatifleri içerecek şekilde yönetim-tanıtım-pazarlama çizgisinde kurgulanmalıdır. Ülkenin turizm yönetiminin bugünkü görünümü merkezi nitelikte olup, destinasyonların kendi ihtiyaçlarına göre hareket etmelerini sağlayacak kurumsal bir örgütlenme bulunmamaktadır. Bu durum aynı zamanda destinasyonlardaki problemlerin merkezde oluşturulan stratejileri şekillendirmesini sağlayacak bir mekanizmanın da olmayışı anlamına gelmektedir. Aslında ülkemizin kurumsal turizm hikayesi başarılı bir destinasyon yönetim modeli olan “Güney Antalya” projesi ile başlamıştır diyebiliriz.   Süreç içinde başarılı destinasyon yönetim modellerini de tecrübe ettik. Mahalli İdare Birlikleri Yasasının vermiş olduğu yetkilerle turizm odak

Turizm Sektörünün Önündeki Engeller

  Konuya doğrudan girmekte fayda var… Turizm endüstrimizin gelişiminin önünde öncelikli iki tür engel görüyorum: 1) Zihinsel (Entelektüel) Engeller 2) Yönetimsel Engeller Peki, zihinsel ya da entelektüel engel nedir ? Burada turizmi nasıl algıladığımızla ilgileniyorum. Mesela; başından beri turizmi bir döviz kaynağı olarak kodlamak ve ülkeye döviz girdisini sağlamak için turizm faaliyetlerini yapmak, turizmin ticari yönüne ağırlık verdiğimiz anlamına gelmektedir. Oysa turizm bir yaşam deneyimidir ve bu şekilde algılandığında hem kendi toplumunuzun sosyal ve ekonomik gelişmesine katkı yapar hem de kalkınmanızın bir enstrümanı ve hatta bir sonucu olarak bir endüstri haline gelerek yaşam deneyiminizi misafirlerinizle paylaşma imkânı verir. Pek tabii ki bunun önemli bir ekonomik katkısı da olmaktadır ve onun içindir ki bugün dünyanın en hızlı gelişen endüstrilerinin başında turizm gelmektedir. Burada kendimizi ikna etmemiz gereken konu; ticari bir faaliyet olarak gördüğümüz turiz

Kısaca…

Turizmde başarılı veya başarısız destinasyonlar yoktur: Potansiyelini değerlendiren veya değerlendiremeyen destinasyonlar vardır. Destinasyon yönetimi deyince sonuçla değil süreçle ilgili olmak gerektiğini belirtmek gerekir. Bu aynı zamanda yönetim sürecini ifade eder. Destinasyonlar turizm potansiyellerini değerlendirecek süreç yönetimi yapabilirlerse kendi adlarına verimli bir ziyaret ekonomisi oluştururlar. İşte o zaman başarılı sonuçları da sürekli hale getirmiş olurlar. Turizm endüstrisinin başarısını statik bir durumun ifadesi olarak değil başarılı bir süreç yönetiminin doğal çıktıları olarak yorumlamalıyız...Tekrar etmekte fayda var: Destinasyon yönetimi ve buna bağlı olarak verimli bir ziyaret ekonomisi başarılı bir süreç yönetiminin kurumsallaşmış halidir.