Ana içeriğe atla

Turizm İletişiminin Püf Noktası: Samimiyet!

 


Pandemi süreciyle turizm ve seyahatin durma noktasına gelmesi bu alanda pek çok şeyin de yeniden değerlendirilmesini beraberinde getirdi. Yenilik arayan ve buna yönelik projeler geliştirenlerden bir grubu da elbette yerel ve ulusal turizm ofisleri oluşturdu. İşte bu yazıda dikkatimi çeken projelerden bir tanesinden bahsetmek istiyorum…

Yıllardır çalışmalarını izlediğim ulusal turizm örgütlerinden biri de Yeni Zelanda Turizm Örgütü’dür. Pandemi nedeniyle eve kapanma döneminde iç turizmi hareketlendirmek için geçtiğimiz mayıs ayında geliştirdikleri bir kampanya dikkatimi çekti: “Do something NEW New Zealand” “Yeni Bir Şey Yap” diye Türkçeye çevirebiliriz. Bu kampanyanın doğuş fikrini ise; destinasyonlarla ilgili olarak sosyal medyada samimiyetsizce   paylaşılan ve herkesin tekrar ettiği fotoğrafları çekmek için çıkılan seyahatler yerine ülkenin görülmeye değer pek çok yeri ve deneyimi olduğu vurgulanarak insanların yeni bir şey yapmasını teşvik eden bir yarışma düzenlenmiş. Dikkat ederseniz burada sosyal medya kötülenmiyor bilakis sosyal medyada yapılan bir kampanya ile insanların yeni deneyimler yaşaması ve yeni yerler görmesi teşvik ediliyor. Evet, biz de yorulmuştuk aynı yerlerde aynı figürleri yaparak çekilen fotoğrafları görmekten! Lavanta bahçelerindeki şapkalı pozlar, çeşidi bol kahvaltılar, dağ başındaki salıncaklar vs vs…

Bu noktada, turizm iletişimi üzerine düşünen insanlar olarak, şu soru aklımıza gelebilir: Acaba sosyal medyanın popülerliğinin getirdiği kısa zamanda büyük şöhret -destinasyonlarla ilgili- ziyaretçiyle kurulan ilişkiyi derinleştirmekten uzak olabilir mi? Ya da beklentilerin boşa çıkması tehlikesi var mıdır?  Galiba bu soruları turizm akademisyenlerimizin incelemesinde fayda var. Ancak şu gerçek de açıkça görülüyor; İletişimin makbulü samimi ve uzun vadeli olandır. Bunu sağlamanın da çok basit yöntemleri vardır: Kendinizi doğru tanımlayın, değerlerinizin kıymetini bilin ve samimi olun. Kısa vadeli çıkarlar uğruna kişiliğinizi yıpratmayın. Bütün bunları bir destinasyonun kimliğinde somutlaştırdığımızda burada en büyük görev de o destinasyonu yönetenlere ve orada yaşayanlara düşüyor galiba…

Kampanyanın da dediği gibi: “Yeni bir şeyler yapın ve samimi olun…”

https://youtu.be/Trs-isdu4eE

30 Ocak 2021

İrfan ÖNAL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo