Dünya ekonomisinde yaşanan –özellikle son
çeyrek yüzyılda- rakamsal büyümeler beraberinde çevresel felaketleri, kötüleşen
halk sağlığını, eğitim ve gelir adaletsizliğini getirmiştir.
Koranavirüs süreci insanlığın hâkim ekonomik
sisteminin derin problemlerini gün yüzüne çıkarmış, nominal büyümenin negatif
çıktılarının daha da geniş kesimlerce anlaşılmasını sağlamıştır.
Bu süreçte öne çıkan anlayış; “Yeni bir hayat
tarzı”, “Yeniden değerlendirmek” olurken “Daha iyisini yapmak” öne çıkan eylem
ifadesi olmaktadır.
Bugüne kadar az sayıda toplumun gündeminde
olan -rakamsal ölçümlere dayanan GDP (Milli Gelir) değerlendirmelerinden ziyade
-“Değişen öncelikler” uyarınca “Sağlık” ve “Esenlik” çok daha güçlü olarak
gündemdeki yerini alacaktır. Amsterdam şehrinin Koronavirüs’ün ekonomide açtığı
derin etkileri iyileştirmek ve sürdürülebilir gelecek için “Doughnut Economy”
sistemini uygulayacağını açıklaması da tesadüf değildir. Bu sistem kısaca insanın gezegenimizle olan
ilişkisinde bir denge oluşturması ve ekonomik faaliyetlerini de insanın ve
gezegenin ihtiyaçlarının gözetilerek yürütülmesi prensibine dayanmaktadır.
Bunun yanında Covid-19 süreci sonrasında tarım
ve yerel değerlerin, yaşadığımız coğrafyayı da mikro ve makro anlamda
önceleyerek, ilgi merkezinde olacağını şimdiden görebiliriz.
Öte yandan Covid-19 sürecinde en çok gündemde
olan ve en fazla etkilenen alanlardan biri de Turizm olmuştur. Turizmin aşırı
insan faaliyetlerinden kaynaklı negatif etkilerinin bu süreç sonunda eskisi
gibi olmayacağı –olamayacağı- burada da yerelleşme ve deneyim öne çıkarak
turizmin çevreyle ilişkisinde dengeyi önceleyen yaklaşımların geçerli olacağı
açıktır.
Covid-19 süreci ile birlikte turizm yönetimi ve sürdürülebilir gelişmenin önemli bir unsuru olan markalaşmanın da önemi
vurgulanacaktır.
İrfan ÖNAL
(Bu yazı 15 Mayıs 2020 tarihinde kaleme alınmıştır.)
Yorumlar
Yorum Gönder