Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2022’yi karşılarken…

  Benzersiz-Belirsiz-Bağlantı Geçen yıl bu zamanlar aynı duygularla 2020’yi uğurluyor ve 2021 için iyi dileklerimizi ve turizm endüstrisine dair öngörülerimizi belirtiyorduk. Kendi açımdan söylemek gerekirse, temkinli ümitvardım. Malum Covid dünyasında 2020’yi BEKLENMEDİK-EŞİ GÖRÜLMEMİŞ - bir yıl olarak değerlendirmiş ve 2021 için de belirsizlik nitelemesini yapmıştık. “BELİRSİZ” dedik çünkü aşı henüz geliştirilmişti ve aniden duran insan hareketini birden geri getirmesi pek olası gözükmüyordu. Öyle de oldu. Pandeminin ilk yılında   %80 daralan turizm endüstrisi bu kaybını hemen geri koyamadı ve BM Dünya Turizm Örgütünün turizmde pandemi öncesi durumu yakalamak için 2024’ü işaret ettiğini, hatta havacılık sektörünün kayıplarının telafisinin biraz daha gecikebileceğini anladık. Türkiye açısından ise daha da daralan Batı Avrupa ve OECD pazarına karşılık Rusya ve BDT ülkeleri, Ukrayna, İran, Polonya ve sınır komşularımız ağırlıklı bir turizm pazarı denklemi oluştu. Türkiye ...

Turizm 2030 Vizyonu

  Türkiye için 2030 turizm vizyonu: Turizmin değişim gücünden yararlanmak…   Turizmin son 20 yıldaki hızlı gelişimi beraberinde ekonomik, sosyal ve çevresel dengesizlikleri de getirmiştir. Bu durum Covid-19'un etkisiyle yerelde de büyük etkilerle ortaya çıkmıştır. Pandemi, turizm politikasını derinden değiştirdi. Şimdi birçok ülke hızlı bir şekilde turizm politikalarını çevreye saygılı ve sürdürülebilir gelişme ilkeleri uyarınca revize etme ihtiyacı hissediyor ve bu yönde çalışmalarını hızlandırıyor. Bu amaca ulaşmak için ise; toplu bir bakış açısıyla oluşturulmuş bir işbirliği ve network yaklaşımına ihtiyaç var. Bu amaca sektörün ve sivil toplumun verileri ve desteğiyle ulaşılabilecektir; çevresel sürdürülebilirliğe, çeşitliliğe, yenilikçi yaklaşımlara ve ziyaretçi yönetimine özel önem verilmelidir. Söz konusu bu gereklilikler yerine getirilmeye çalışılırken her yere ve topluma uygun bir “tek” çözüm formülü de bulunmamaktadır. Destinasyonlar bu yaklaşımı genel ilkeler...

Turizmin yeni misyonu…

  Kuşların uzun mesafe göç yollarında “V” biçiminde uçtuklarını görürüz. Bu uçuş şeklinin öndeki kuşun kanat hareketlerinin ardında yukarı yönlü bir hava hareketi oluşturduğu ve bunun arkadaki kuşların daha az enerji harcayarak yol almalarını sağladığı yönünde bir açıklaması vardır. Yorulan kuş arkaya geçer ve bu durum böyle devam eder. Aynı şey uçaklar için “kol uçuşu” olarak tabir edilir, böylece arkadaki uçakların daha az yakıt kullandıkları belirtilir. Yeni Ekonomi Modeli ile ilgili olarak 16 Aralık 2021 günü Hazine ve Maliye Bakanlığımız bir bilgilendirme yayınladı. Bu yazıda özetle; “…yeni ekonomi politikasında, katma değerli üretim ile ithal girdinin önlenebileceği sektörlere, küresel iklim değişikliğinin önemli oranda etkilediği tarıma, cari açığı azaltmada kritik rolü olan turizme ve istihdamın artırılmasına öncelik verilecektir. Bu çerçevede, tüm kurumlar koordinasyon içinde şeffaf ve sürdürülebilir bir şekilde Türkiye Ekonomi Modelini destekleyecek selektif adımlar ataca...

Müziğin ve Gastronominin etkisi…

  Küresel kayıtlı müzik piyasası 2020’de bir önceki yıla göre %7.4 artış kaydederek 21.7 milyar dolar değere ulaştı. İfpi’nin   (uluslararası fonografik endüstrisi federasyonu) 2021 Küresel Müzik Raporu’nda müziğin küresel etkisi ve ekonomisi etkili bir şekilde anlatılmıştır. Burada raporun detaylarına girmeyeceğim ancak müziğin ülke markası için önemini vurgulayacak bazı destekleyici bilgileri irdelemek istiyorum. Dünya müzik piyasasının ilk 10 ülkesi; ABD, Japonya, İngiltere, Almanya, Fransa, G. Kore, Çin, Kanada, Avustralya ve Hollanda olarak sıralanıyor. Burada hemen dikkati çeken konu hâkim müzik dilinin de İngilizce olduğudur. Bunun yanında Latin Amerika ise en hızlı büyüyen bölge. Bu gelişmeyi Latin sanatçıların son yıllardaki yükselen ivmesinden de kolaylıkla tahmin edebiliriz. Latin Amerika’yı Asya ve Afrika izliyor. Afrika müziğinin küresel pazarda yükselmesi bu kıtanın yükselen ekonomisi ile de paralellik gösteriyor. Müzik kültürle ilgilidir ve bu yapısı ona...

HER YER BİR GASTRONOMİ DESTİNASYONU OLABİLİR.

    İnsan ve yeme/içme arasındaki ilişki SEYAHAT ile biraz daha özelleşiyor; rutinden ayrılıyor ve daha özel bir zeminde hoşnut olma, hatırlama, mutlu olma halini yaratıyor. Dolayısıyla seyahat/tatil/ziyaret için uygun bir ortam oluşuyor. Bu ilişkiyi anlamak, kullanmak/değerlendirmek lazım… Destinasyonlar için belirtmek gerekirse: İnsanların belleklerinde yer edinmek için bütün imkânlar size sunulmuşsa size de gereğini yapmak düşer. HER YER BİR GASTRONOMİ DESTİNASYONU OLABİLİR. Yeter ki kendini doğru tanımlasın ve iyi bir strateji ile sürdürülebilirliği ve ortak hareketi sağlayabilsin. GASTRONOMİ BİZİ DEĞİŞTİRECEK/ETKİLEYECEK GÜCE SAHİPTİR. Seyahat ettiğimizde yerel mutfağı deneriz, meşhur ürünleri ararız ve deneyimimizi böylelikle özelleştirmek isteriz. UNWTO’ya (BM Dünya Turizm Örgütü) göre turistlerin harcamalarının üçte birinden fazlası yiyeceğe gidiyor. Burada henüz gastronomi turistlerini tartışmıyoruz. Dolayısıyla bu büyük fırsatı özel bir ana dönüştürü...

TURİZM YAZILARI -2

Türkiye Akdeniz çanağında etkileyici bir turizm potansiyeline sahip* (1971) Türkiye’de gerek hükümet nezdinde gerekse uluslararası örgütlerde 60’lı ve 70’li yıllarda turizmle ilgili hâkim düşüncenin *Türkiye Akdeniz çanağında etkileyici bir potansiyele sahip   cümlesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu yargıyla hükümet ve kalkınma programlarında ve ülkeyle ilgili uluslararası ekonomik değerlendirme raporlarında karşılaşıyoruz. Bu düşüncenin arkasında yatan arayış ise ülkenin kalkınma çabaları ve döviz ihtiyacı olmuştur. 60’lar ve 70’lerde ülkeye yabancı turist gelişleri olmakla birlikte diğer Akdeniz ülkeleriyle karşılaştırıldığında çok yetersiz düzeyde olduğu görülüyor. 1963-73 döneminde yabancı turist sayısı 155.000’den 776.000’e çıkmış. Bu yıllarda enerji krizi, Avrupa’daki ekonomik gerileme, Kıbrıs Harekâtı nedenleriyle 1974’te yabancı turist gelişleri 662.000’e düşmüş. Bununla birlikte 1968-74 arasında %14.1’lik yıllık artış söz konusu. Yabancı turistlerin %60’ı Fransa, Birle...

Destinasyon Örgütlerinin Değişen Vizyonu: “Deneyim Tasarımı!” (Design Thinking)

  Turizm ve seyahatin yaşamımızdaki artan önemi bu alanla ilişkili her şeyin üzerinde daha fazla düşünmemizi gerektiriyor. Bunlardan biri de destinasyon yönetiminin yapısı veya süreci. Özellikle 80’ler ve 90’larda yapılan destinasyon reklamları, basılan broşürler, katılım sağlanan fuarlar, basın gezileri, fam tripler ve daha pek çok iş günümüzde evrimleşti veya yeni yöntemler gelişti. Artık daha çok reklam yapmak ve böylece turist kazanılacağına inanmak verimsiz bir iş olarak görülüyor. Söz konusu işlerin tümü dijital çağ ile birlikte daha da “akıllı” hale geldi. Destinasyon adına yapılan her şeyin insan merkezli olması, onun duygularını ve ihtiyaçlarını anlamak üzere kurgulanması, başka bir deyimle “dizayn edilmesi” gerekiyor. Tatil ve seyahat davranışlarında arkadaş ve aile tavsiyeleri her zaman en ilham verici kaynağı oluşturmuştur. Şimdi buna dijital dünyada yapılan yorumlar ve paylaşılan içerikler de eklenmiştir. Geçmişte destinasyon yönetimleri yaptıkları faaliyetlerl...