Ana içeriğe atla

Destinasyon Örgütlerinin Değişen Vizyonu: “Deneyim Tasarımı!” (Design Thinking)

 



Turizm ve seyahatin yaşamımızdaki artan önemi bu alanla ilişkili her şeyin üzerinde daha fazla düşünmemizi gerektiriyor. Bunlardan biri de destinasyon yönetiminin yapısı veya süreci. Özellikle 80’ler ve 90’larda yapılan destinasyon reklamları, basılan broşürler, katılım sağlanan fuarlar, basın gezileri, fam tripler ve daha pek çok iş günümüzde evrimleşti veya yeni yöntemler gelişti.

Artık daha çok reklam yapmak ve böylece turist kazanılacağına inanmak verimsiz bir iş olarak görülüyor. Söz konusu işlerin tümü dijital çağ ile birlikte daha da “akıllı” hale geldi. Destinasyon adına yapılan her şeyin insan merkezli olması, onun duygularını ve ihtiyaçlarını anlamak üzere kurgulanması, başka bir deyimle “dizayn edilmesi” gerekiyor.

Tatil ve seyahat davranışlarında arkadaş ve aile tavsiyeleri her zaman en ilham verici kaynağı oluşturmuştur. Şimdi buna dijital dünyada yapılan yorumlar ve paylaşılan içerikler de eklenmiştir.

Geçmişte destinasyon yönetimleri yaptıkları faaliyetlerle insanları etkileme gücünü daha fazla ellerinde bulundururken bu durum artık geçerli değil ve kaynaklarını daha çok destinasyondaki deneyimin kalitesini artırmaya ayırıyorlar. Çünkü ziyaretçinin deneyimine değer kattıkça destinasyona bağlılık oluşmakta ve hakkında olumlu konuşulmaktadır.

Bu durum destinasyon örgütleri açısından önemli bir değişimi ifade ediyor. Bunu fark edemeyenler ise hem kaynaklarını israf ediyor hem de bulundukları konumdan geriye düşüyorlar.

Söz konusu değişimi destinasyon örgütleri açısından "edilgen" duruma geçiş olarak yorumlayanlar olabilir ancak ben bunu bilakis "etken" duruma evrilmek olarak görüyorum. Çünkü destinasyon örgütlerinin tanımı ve işlevi değişti. Özellikle yerel ölçeği baz alırsak destinasyon yönetimini o destinasyonun genel yönetiminin içinde konumlandırmamız bir gereklilik oldu. Bu anlayışta turizm marjinal bir alan olmaktan çıktı ve destinasyonların sundukları yaşam kalitesi unsurlarıyla iç içe geçmiş bir konu haline geldi.

Sözün özü: Bir turizm destinasyonu adına enerjinin ve kaynakların odaklanması gereken konu, ziyaretçinin baştan sona tüm deneyimini dizayn etmek olmalıdır. Bunu ancak destinasyonlar kendileri yapabilirler; birlikte ve etkin olarak…Ziyaretçiyi anlamak ve onun deneyimine değer katmak…İşte bu nedenle 20 yıl önceki destinasyon tanıtım örgütlerinin işlevi şimdi yönetim ve yatırım örgütlerine dönüşmüştür.*

*(https://irfanonal.blogspot.com/2020/08/covid-19-sonrasi-turizm-destinasyonlari.html

https://irfanonal.blogspot.com/2018/11/ulusal-ve-yerel-turizm-orgutlerinin.html)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo