Bu platformdaki pek çok yazımda turizmde destinasyon yönetimi yaklaşımını niçin benimsememiz gerektiğini vurgulamış, sayısız faydalarını uluslararası yaklaşımlardan da örnekler vererek belirtmiştim.
Günümüzde artık turizmin çok boyutlu yapısının daha iyi kavrandığını düşünüyorum. Böylece turizmi
yönetmenin zorlukları da herkesin gündemine geldi. Bu hatırlatmaların
hepsi Covid-19 salgını ile birlikte daha da anlam kazandı ve öne çıktı. Salgın
her şeye rağmen turizmdeki değişimi hızlandırma işlevi gördü ve görmeye de
devam ediyor. Turizm odaktaki konular arasına girse de
her şeyin doğru algılanıp algılanmadığı konusu tartışılabilir.
Burada, özellikle
destinasyon yönetimi yaklaşımı ve kriz yönetimini birlikte ele alarak gelecek turizm politikalarına ışık tutacak tecrübeleri not edebilir ve
değerlendirmelerimizi yapabiliriz.
Geçtiğimiz yıl Covid-19 salgını nedeniyle yaşanan turizm sektörünün krizini değerlendirirken özellikle dikkati çekmek istediğim konu kriz yönetiminin uluslararası nitelikte olması ve ana pazarlarla sürekli iletişim halinde kalarak krizi birlikte yönetmek gerektiği yönündeydi. (https://irfanonal.blogspot.com/2020/03/turizmde-covid-19-un-hatrlattklar.html)
Bu yılın Ocak ayında da, özellikle aşı uygulamasının başlamasıyla birlikte “Asıl Şimdi Turizm Koridorları” başlıklı yazımda bu yıla hakim olacak duygunun “belirsizlik” olacağını ve kriz yönetiminin de destinasyon bazında yapılması ve seyahat koridorlarının da pazar ülkelerle karşılıklı olarak destinasyon bazında açılma ihtimalinin üzerinde durmuştum.
(https://irfanonal.blogspot.com/2021/01/asl-simdi-guvenli-turizm-koridorlar.html)
Sektörümüzün iyimserliğine ve aşı oranlarında son zamanlardaki hızımıza rağmen özellikle Batı
Avrupa’daki kaynak pazarlarımız, tam da tahmin ettiğimiz gibi, vatandaşlarına
seyahat izni verilecek destinasyonları ülke bazında değil destinasyonlar bazında
değerlendirme eğilimi gösteriyorlar. Bu nedenle geçtiğimiz ay İspanya’nın
bazı destinasyonları İngiltere nezdinde, bütüncül bir değerlendirme yerine,
vaka oranları ülke genelinden daha düşük olan destinasyonlarının İngiliz
turistlere açılması yönünde girişimlerde bulunuyorlardı. Bu çabalar sonuç
vermiş olacak ki dün itibariyle seyahat edilecek ülkeler listesini yenileyen
Birleşik Krallık bazı İspanyol destinasyonlarını seyahat serbestisi olan
yeşil kategoriye aldı. Ülkemizi ise bütün olarak değerlendirip kırmızı listede
tuttu. Bu durum vaka oranları daha düşük olan ve aşılama hızı yüksek
olan destinasyonlarımız için kötü haber olmakla birlikte İngiliz turizm ve
seyahat sektörü için de hayal kırıklığı anlamına gelmektedir.
(https://irfanonal.blogspot.com/2021/06/ingiltere-turizm-pazar-degerlendirmesi.html)
İşte bu gelişmeleri de görerek, turizm destinasyonlarımızın destinasyon yönetimi anlayışına ihtiyacının önemini bir kez daha vurgulamak
gerekiyor. Krizi kendi etkin uygulamaları ve güçlü iletişim stratejileriyle
yönetebilen destinasyonların salgın şartlarında oluşabilecek turizm
hareketlerini de kendilerine çekebildiklerini görüyoruz. Bu durum ülkemizde turizme bakış açımızı
bir kez daha gözden geçirerek turizmi tüm boyutlarıyla algılayıp nasıl yöneteceğimize karar vermemiz ve bize uygun destinasyon yönetimini dizayn etmemiz gereğini bir kez daha hatırlatmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder