Herkesin can derdine düştüğü,
kendisinin ve sevdiklerinin sağlığından başka bir şey düşünemediği bu günlerde
geleceğe dair stratejiler geliştirmek de ajandamızda yer almalı. Belki bireyler
değil ama kurumlar bunu düşünmek zorunda.
Ne felaketler geldi geçti ama hayat
devam etti! Bundan sonra da devam edecek…
Dünyayı saran Corona Virüs
felaketinin öncelikle etkilediği sektörlerin başında seyahat ve turizm geliyor.
Düne kadar dünyanın en hızlı gelişen sektörü olarak seyahat ve turizm endüstrisinin başarılarından, geleceğe dair umutlarından bahsederken şimdi her şeyi
“sil baştan” kurgulamak zorundayız. Ama umutsuzluğa kapılmadan hareket
etmeliyiz çünkü insan tecrübesi ve birikimi her şeyi yeniden diriltebilir.
Tarih bununla ilgili sayısız örnekle doludur.
Bu durumda Türk turizm sektörü inişli
çıkışlı 40 yıllık “otelcilik” ağırlıklı “turizm” anlayışını zorunlu
olarak değiştirecektir. “Değişim” yaşanan felaketten ve sonuçlarından güç alarak
kendisini zorunluluk olarak hissettirecektir.
Bu zor zamanlar geçip de insanlar
normal hayatlarına döndüğünde ilk tepkileri kendilerini dışarı atmak olacaktır.
Evde kapanmanın yarattığı psikoloji nedeniyle insanların rahatlama döneminde
ilk tepkileri “uzaklaşma”, “kaçma”, “yeni yerlerde zaman geçirme”, “hareket
etme” gibi tepkiler olacağından otellere kapanmak istemeyeceklerdir. Bu durumda,
kısa dönemde, deneyim ve yenilik odaklı otel konseptleri yaratmak yerinde
bir strateji olacaktır.
Türkiye uzun zamandır turizmi yeniden
kurgulamak üzerine düşünmektedir ancak ilgili tüm tarafların bu konunun bir
yönetim, strateji ve koordinasyon meselesi olduğu gerçeğinde buluştuklarını –eylemde-
söylemek zordur. Yaşanan bu derin krizin konunun anlaşılması ve hareket
edilmesi noktasında hızlandırıcı etkisi olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin
turizm ve seyahat endüstrisi ile ilgili bilgi, tecrübe ve odaklanma problemi
bulunmamaktadır. Burada sadece “otelcilik” anlayışından bahsetmiyoruz. Turizmin
bütünüyle bir yaşam deneyimi- organizasyonu ve yönetim konusu olduğunu
kastediyoruz. Yaşamımızı etkileyen her pozitif ve negatif şey turizmi de aynı
ölçüde etkileyeceğinden turizmi belirli sektörel faaliyetlerle sınırlamamak
gerektiğini de görüyoruz. Bu kriz bunu da açıkça vurguluyor…
Gelelim “turizm iletişimi” ne… Bu
konuyla ilgili, özellikle destinasyon örgütlerinin şu günlerde en çok
zorlandığı konu iletişimin nasıl sürdürüleceği konusudur. İletişim kesilmeli
midir? Devam edilecekse nasıl devam edilmelidir? Destinasyonların iletişimden
sorumlu örgütlerinin burada dikkat etmeleri gereken konu; sezgilerini
kuvvetlendirmeleridir. Yabancıların “tone of voice” dedikleri “iletişimin
kararı” ve “timing” yani “zamanlama” en önemli konulardır. İletişimi kesmek
olmaz! Ancak tıpkı insanlar arası iletişimde olduğu gibi kararında ve zamanında
iletişim sizin insanların kalbine ve zihnine girmenizi –kalmanızı- sağlayacaktır.
Eğer iletişiminizi kesmeyip hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsanız bu da sizi
duyarsız ve itici kılacaktır. İnsanların hayallerini ve planlarını beslemeye
devam etmeli, sempatik olmalısınız. Eğer insanların zor günlerinde onlarla sıcak
bir iletişim kurabilirseniz, hassas ve kendiniz olmaya devam ederseniz –ki en
kolayıdır- mutlaka gelecekte ödüllendirilirsiniz.
Ülkemiz açısından değerlendirmeye
devam edersek, sosyal ve dijital medyadaki iletişim, herkes için olduğu gibi, çok
önemlidir. İnsanların 7/24 sosyal medya takip ettiği bu günlerde belirttiğimiz
şartlarda bir iletişim stratejisi oluşturup görünür olmakta fayda var. Elimizde
olgunlaşmış sosyal medya hesaplarımız bulunuyor, buralardan “sadece görünmek
için değil” doğru strateji ve zamanlamalarla kararında içerikler oluşturup
iletişimimizi sürdürebiliriz. Canlı yayınlanan kültürel programları, zayıf
sosyal medya hesapları yerine gücünü ve bilinirliğini kabul ettirmiş hesaplar
üzerinden yapmak bu iletişimin bir parçası olmalıdır. Kriz zamanlarında
geliştireceğiniz her doğru hareket sizi gelecekte öne çıkaracaktır. Bu zor
günlerde bunu düşünmek zorundayız…
Zaman karamsar olma zamanı değil!
Zaman yaptıklarınızı değerlendirme ve
gelecek için doğru stratejiler kurgulamak zamanıdır.
İrfan Önal
23 Mart 2020
Yorumlar
Yorum Gönder