Ana içeriğe atla

Covid-19 salgınının örttüğü sorunlarıyla yeni turizm…

 


Hayatımızın son 1.5 yılında her şeyi salgın belirliyor ve biz Covid-19 öncesini unutmuş gibiyiz. Hemen 2019 yılına geri dönüp turizmin global gündem konularını hatırlamakta fayda var. Şimdilik buzdolabına konulan sorunlar salgın sonrası yeni turizm anlayışının da temel kodları olacaklar.

Bu arada turizm endüstrisinin Covid-19 salgını nedeniyle uğradığı global çöküntünün giderilmesi yeni yaklaşımları da zorunlu kılıyor. Dünyanın en hızlı gelişen endüstrisinin salgın öncesi problemlerini -şu an için- örtmüş olması bu problemleri yok etmeyecek, üstelik bu problemlere aşı ve hijyen kuralları gibi Covid-19 ayarı da eklenmiş olacak.

Turizmin çözüm bekleyen ve yeni yaklaşım gerektiren sorunlarını hatırlayalım:

İklim değişikliği: Salgın’ın hemen öncesinde “Greta effect”, “Flight free” gibi karbon salınımını azaltmak için akımlar konuşuluyor ve özellikle Kuzey ve Batı Avrupa ülkelerinde insanlar seyahat ve tatil planlarını tren yolculukları üzerine yapıyorlardı. Bu etkinin tersine döneceğine söylemek zor. Fransa daha geçtiğimiz hafta 2.5 saatin altındaki destinasyonlara uçak seferlerini kaldırdı. “Uçaksız seyahat” organize eden tur operatörlerinin sayısı artıyor. İngiltere’den Yunanistan destinasyonlarına trenle ulaşımı kapsayan tatil paketleri hazırlandı. Henüz bu durum büyük kitleleri etkilemiş değil ancak özellikle genç kuşak seyahatlerini gezegenimize en az zarar verecek şekilde yapma eğiliminde. Pek çok araştırma sonucu da bunu gösteriyor.

“Overtourism” /Aşırı turizm: Salgın öncesinde özellikle Venedik ve Barselona kentlerinin turistlere karşı -sayısal kalabalıklara- protestolarını hatırlıyoruz. Salgın zamanlarında uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları sırasında doğanın kendine gelmesi, hava kirliliğinin azalması, hayvanların ve bitkilerin unuttuğumuz varlıklarını göstermesi bu karşıtlığı daha da pekiştirdi. 2020 yazında salgının ara verdiği ilk fırsatta Venedik’e gelen ilk turist kafileleri yine protestolarla karşılanmışlardı. Seyahat gemileri Venedik şehrinin merkezine artık giremeyecekler ve “overtourism” Covid-19 ile adeta tescil edilmiş oldu.

Turizmde dönemsellik sorunu: Turizm faaliyetlerinin 12 aya yayılması ve böylece sürdürülebilir bir ziyaret ekonomisine ulaşma isteği birçok destinasyonun önemli sorunları arasında. Bu soruna büyük oranda çözüm getirecek yaklaşımlar da yukarıda sözü edilen sorunların çözümleriyle yakından ilişkili.

 

Sayısal büyümeler ve yönetim zaafları: Turizmdeki sayısal büyümeler birçok sorunu örterken bir sorun özellikle kendini göstermektedir; yönetim sorunları. Destinasyonların yönetim sorunları gün yüzüne çıkmış durumda ve özellikle paydaşlar arasındaki koordinasyon eksikliğinin üstesinden gelinmesi gerekiyor. Turizm yönetimi sorunu tüm destinasyonlarca üzerinde çok düşünülen ve projelendirilen konuların başında geliyor. Turizmin kompleks yapısı yönetimini de zorlaştırıyor. Bu kompleks soruna yönelik çözüm önerisi ise strateji ve koordinasyonu önceleyerek vizyon birliği sağlayacak olan destinasyon yönetimi yaklaşımı olarak beliriyor. Destinasyonların geçmiş yüzyılın turizm yönetimi yaklaşımlarıyla yeni duruma ilişkin sorunları çözme ihtimali bulunmuyor.

Tanıtım ve pazarlamaya gereğinden fazla önem veriliyor: Son yıllarda hızla artan seyahat oranları, sosyal ve dijital medyadaki devrimsel gelişmeler beraberinde tanıtım ve pazarlamaya gereğinden fazla önem verilmesine yol açtı. Buna karşılık kalite ve hizmete olan ilgi ve özen de geriledi. Bu durum hemen ardından ziyaretçide hayal kırıklığı ve isteksizliğe yol açmaktadır.

Turizm bu sorunlardan yola çıkarak Covid-19 sonrası hem canlanma çabalarını sürdürürken hem de sözü edilen sorunlara ilişkin çözüm önerilerini de geliştirmek zorunda.

Ayrıca çok önemli bir diğer konu da; sayısal performans göstergelerinin (turist sayıları ve gelirler, karlılık) yanına kalite performans göstergelerini de (memnuniyet, sürdürülebilirlik, marka duyarlılığı, çevre ve sosyal sorumluluk) geliştirmek gerekiyor.

Böylece, yeni turizm anlayışının merkezinde memnun ziyaretçi yer alacak; kararları kendi veren, sosyal ve çevre duyarlılığına sahip, dijital devrime ayak uydurmuş, yönetimleri sorgulayan ve düşüncelerini yayan birey.

Salgın öncesinde değişimi göremeyen destinasyonlar şimdi zorunlu olarak bu değişimin rüzgarında bulacaklar kendilerini…

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo