Ana içeriğe atla

Kritik zirvelerden turizmin ipuçlarına dair…

 

G20 Roma, COP 26 ve WTM London Turizm için ne ifade ediyor?

Turizm endüstrisi büyük bir dönüşümün içinde ve bu durumu iklim ve covid-19 krizleri hızlandırıyor.

Geçtiğimiz hafta üç önemli toplantının gerçekleştiği bir zaman dilimi oldu ve bu toplanmalar sonuçları bakımından da dikkate değer ipuçları barındırıyor.

Önce G20 ülke liderleri 30-31 Ekim’de Roma’da toplandılar. Toplantıların sonuç deklarasyonunda turizm de vardı ve sürdürülebilir, kapsayıcı turizm için seyahatin kolaylaştırılması, sektörün dijital dönüşümüne vurgu yapıldı. G20 ülkeleri dünya turizm endüstrisinin %70’ini temsil ediyor ve bu durum turizmin hedeflerine ulaşması için önemli bir motivasyonu da oluşturuyor.

Sonuç deklarasyonunda yer alan bir önemli konu da turizmi desteklemek için yaratıcı ekonomi ve inovasyonun birlikteliğine değinilmiş olmasıdır. Ülkemiz için de altı çizilmesi gereken bu konu kültür ve turizm alanlarının önümüzdeki dönemde “simbiyotik” birlikteliğinin ipucu niteliğinde anlaşılmalıdır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için de, başta OECD, UNESCO ve UNWTO gibi uluslararası kuruluşlarla  işbirliği vurgulanarak, daha çok “diplomasi” ihtiyacı tekrar edilmiştir.

Bu gelişmenin hemen ardından dünyanın merakla beklediği COP26 Glasgow (United Nations Climate Change Conferance) konferansı toplandı. UNWTO’nun öncülüğünde, One Planet Tourism Programı çerçevesinde, Travel Foundation işbirliğinde Glasgow Deklarasyonu hazırlandı ve turizmin tüm taraflarına sunuldu. Burada da amaç turizm sektörünün 2030’a kadar emisyonları yarı yarıya düşürmesi ve nihai amaç olan net sıfır emisyona da en geç  2050’ye kadar ulaşılmasıdır.

Turizm sektörünün önemli fuarlarından WTM London (World Travel Market) salgın nedeniyle iki yıl ara verdiği fuarı bu sene gerçekleştirdi. Salgın öncesi son fuar ile ilgili öne çıkan konuları ve görüşlerimi https://irfanonal.blogspot.com/2019/11/wtm-london-2019-ve-yeni-turizm-fuar.html yazımda dile getirmiştim. Hem salgın öncesi durumu tekrar değerlendirmek hem de bugünkü şartlarla köprü oluşturmak açısından tekrar hatırlamak faydalı olacaktır. Aslında ilkesel anlamda değişen pek bir şey yok ancak yaşadığımız iki önemli yılın bahsedilen hedeflerin önemini ve acilliğini vurgulaması açısından değerlendirmelerinize katkı verecektir.

WTM London fuarında bu yıl benim izlenimim, bütün destinasyonların gelecek perspektifini ortaya koyma konusunda birbirleriyle yarışlarıydı. İki önemli rakibimizden, İspanya “Quality visitation” anlayışıyla turizmin değişen yapısına vurgu yaparken Yunanistan da benzer bir şekilde “Sustainable travel” vizyonuyla turizm anlayışının merkezine sürdürülebilirliği aldığını açıklıyor. Daha pek çok destinasyonun salgını kendilerine bir milat belirleyerek bu yazının konusu olan küresel gelişmelere ilişkin strateji ve politikalara uygun olarak vizyonlarını belli etme çabalarını gördük. Bir diğer önemli konu da, hep vurguladığımız gibi, turizm diplomasisi bu fuarda, salgın nedeniyle verilen aranın da etkisiyle, çok daha yoğundu.

Geçtiğimiz hafta, yukarıdaki etkinlikler kadar dikkat çekmese de turizm için değerli iki önemli forum daha gerçekleşti. Bunlardan biri; Dünya Turizm Örgütünün düzenlediği Gastronomi Turizmi Forumunun 6.sı Belçika’nın Bruj şehrinde Flanders Bölgesi sponsorluğunda ve Bask Culinary Center işbirliğiyle yapıldı. İçeriği ve süreci ile çok verimli ve güzel bir etkinlik oldu. Bir diğeri de OECD’nin Turizm Bölümü tarafından Kore Cumhuriyeti Kültür, Spor ve Turizm Bakanlığı işbirliğinde 3-5 Kasım’da düzenlenen Turizm İstatistik, Bilgi ve Politikaları Forumuydu. Söz konusu iki forum için de bilgilendirici ve ilham verici içeriklere web sitelerinden ulaşılabilir.

Sözün özü; dünya karar aşamasını geçti ve eylem ivmeleniyor…



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo