Turizm ve seyahat sektörünün
günümüzde geldiği nokta, kazandığı popülarite ve gelişim bir anda olmadı. 1950
yılında dünyada turistik amaçlı seyahat eden insan sayısı 25 milyondu ve bugün
1.4 milyara ulaştı. Bu rakamlar bile insan yaşamındaki büyük değişimi tek
başına ifade edebilir.
Fikirler Buraya Gelir!
İşte bu sürecin son kırk yıllık
şahitlerinden biri de uluslararası turizm ve seyahat sektörünün prestijli
organizasyonlarından London World Travel Market… Etkinlik bu sene 40. yılını kutluyor.
Genel iletişim teması da son birkaç yıldır sürdürdüğü “Ideas Arrive Here”…
Gerçekten de tüm sektör, trendi
ve gelecek perspektifini bu ilk ve önemli buluşmada izler. Bu yılın üç yeni
prensibi ise; “Innovative Perspectives”, “New Possibilities” ve “Inspiring
Fresh Thinking”. Bu fuarı uzun yıllardır takip eden herkesin herhâlde bahse
konu üç prensibin WTM London Fuarı’yla birebir örtüştüğü konusunda şüpheleri
olmayacaktır. Bu etkinlik, fikirlerin buluştuğu yer olarak bende de hep ilham
verici olmuştur. Yenilikçi perspektifler, yeni olasılıklar ve ilham verici yeni
düşünme biçimleri günümüzün bilgi üretmek ve onu ürüne dönüştürme kabiliyetinin
tetikleyicileridir. Zaten etkinliğin öncesi ve sırasında ve hatta bir sonraki
etkinliğe kadar bu yaklaşımın etkilerini görmeniz mümkün.
Turizm fuarlarıyla ilgili olumlu
ya da olumsuz görüşler olabilir ancak dönüşümlerini iyi gözlemlemeliyiz. Ayrıca
yeni iş biçimine uygun davranmanın da önemli olduğunu düşünüyorum. WTM London 3
günlük bir etkinlik, süresi 1 gün kısaldı. Ancak Londra’da 1-7 Kasım haftası
Seyahat Haftası olarak icra ediliyor. Bu sürede, gelecek 12 ayı şekillendirecek
birçok etkinlik yapılıyor. Bunun öncesinde de eylül ayında yine sektörle
ilişkili, online içerik üreticilerini, sosyal medyanın etkin kişilerini seyahat
markaları ve destinasyon örgütleriyle buluşturan festival tarzında bir etkinlik
yapıldı. Borderlesslive Fuarı da alanında yeniliklere ve farklılıklara
odaklanmış ilgili herkese açık bir festival.
Başka bir etkinlik Uluslararası
Seyahat ve Turizm Ödülleri de (ITTAs) başarılı şehir, bölge veya ülke turizm
örgütlerinin, özel sektörün ve hatta bireylerin yenilikçi ve başarılı
çalışmalarının değerlendirildiği bir platform. Bir diğer bağlantılı etkinlik
Travel Forward, WTM London Fuarı ile aynı mekânda; turizm ve seyahat sektörünün gelecek
teknolojilerine odaklanmış, katılımcılarına ilham veren bir ortam.
Düşüncelere İlham
Vermek…
Kırkıncı yılını kutlayan WTM
London Fuarı’nı rakamlarla irdelersek; 3.4 milyar pound değerinde iş akdine ev
sahipliği yaptığını, 51 bin sektör temsilcisinin katılım gösterdiği, 5 bin stant
temsilinin ve 3000 gazetecinin yer aldığını görüyoruz. Kendilerini, düşüncelere
ilham veren ve bu anlamda da katılımı gerekli olan bir ortam olarak ifade
ediyorlar.
UNWTO ve WTM’nin birlikte
organizasyonu olan geleneksel “Bakanlar Zirvesi”nin konusu da kırsal kalkınma
için en yeni ve en iyi teknolojiler üzerine kurgulanmıştır.
Bütün bunlar ilk bakışta bizlere büyük,
yenilikçi, etkileşimli, sürdürülebilirliğe yatırım yapan bir fuarın varlığını
anlatıyor. Bu yüzden fuarların yeni yapılarını iyi irdelemeli ve yeni iş
tarzına kendimizi uyumlulaştırmalıyız.
WTM London Fuarı ile eş zamanlı
olarak Euromonitor İnt. Araştıma ve Değerlendirme Şirketi de sektörün
geleceğinin üzerinde yükseleceği, 2019-2024 zaman aralığını değerlendirdiği,
mega trendler araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Şöyle bir göz
gezdirdiğimizde dikkatimizden kaçmayanlar; Avrupa Birliğinin olası bir ekonomik
gerileme yaşaması durumunda İtalya ve Fransa’nın bundan negatif etkileneceği
bunun da turist sayısında 5 milyon azalmaya yol açabileceği ön görülüyor. Bu
durumdan olumsuz etkilenecek diğer Avrupa ülkeleri ise İspanya, Yunanistan ve
Türkiye olarak belirtiliyor. Yaşanacak daralma doğrudan bu üç ülkenin turist
sayılarına yansıyabilecek potansiyel taşıyor. Avrupa’da low-cost uçak firmaları
ve kısa dönemli kiralamalara olan talep artarken tüketicinin her zaman en başta
gelen davranış biçimi parasının karşılığını alabileceği ürün ve destinasyonlara
yönelik olacak. Sektörün büyümesindeki itici güç ise online seyahat
satışlarındaki artış olarak belirtilmektedir.
Brexit ile ilgili belirsizlik
devam ediyor. Eğer anlaşmasız bir
ayrılış olursa bunun İngiltere’nin yurt dışı seyahat rakamını %5
azaltabileceği, gelecek seyahat talebinden 5.1 milyon adedinin kaybolabileceği,
buna karşılık aynı dönem için İngiltere’ye yönelik 702 bin turist artışı
olabileceği ifade edilmektedir.
Yine Avrupa pazarı ile ilgili
olarak en önde gelen konulardan biri de “Çevre Konuları”; “Flight Shame” veya
“Greta Effect” artık iyiden iyiye başta Kuzey Ülkelerinde olmak üzere
hissediliyor. İnsanlar ve özellikle genç nesil, uçakla seyahate karşı bir tavır
geliştirebilir. Bu henüz çok yaygın değil ancak başta İskandinavya olmak üzere
Batı Avrupa ülkelerinde iç destinasyonlara seyahatlerin demir yolu ile
yapılması yönünde hükümetlerin de yönlendirmeleri de başladı. Avrupa’da
insanların %58’inin çevresel problemler hakkında endişeli oldukları bilgisinden
hareketle karbon hesaplanması ile ilgili olarak orta ve uzak destinasyonlara
giderken oluşan emisyon hacminin göz önünde bulundurulduğu bir anlayış
yerleşmek üzere.
Bir diğer öne çıkan konu da
erişilebilirlik… Bu dönem içinde 65 yaş üzeri ve 4 yaş altı insanların nüfusa
oranı %18 olurken, 1 milyar insan da engelli pozisyonunda olacağından sosyal
hayata katılımlarının sağlanmasını da göz önünde bulundurmak zorundayız.
Bugün okyanuslarda 5.25 trilyon
adet plastiğin yüzdüğü tahmin ediliyor. Buna dur demenin zamanı geldi de
geçiyor bile. İnsanoğlunun plastikle ilişkisini bitirmesi veya en aza çekmesi
zorunludur.
Global karbon emisyonunun %5’ini
turizm oluşturuyor. Bu sayı diğer endüstrilerle karşılaştırıldığında çok yüksek
bir oran gibi gözükmese de turizmi mercek altına almak ve bazı önlemler için
yeterli bir orandır.
Kısaca değindiğimiz bu konular ana ve doğal pazarımız konumundaki
Avrupa ülkelerinin gündemini bize anlatıyor. Bu pazarlara uçak mesafesinde
olmamız, çevre ve erişim konularında standartlarımızı yükseltme
gereksinimimizin acil olması ve daha da önemlisi kendi vatandaşlarımız için standartlarla
ilgili bir kültür oluşturma ihtiyacımız turizm sektörümüzün gelecek
stratejilerinde önemli yer edinen konular olarak öne çıkmaktadır.
Global turizm endüstrisi 2024’te
3 trilyon dolar hacmine ulaşacak ve büyümesini de yıllık %3.3 olarak
gerçekleştirecektir.
Turizm bildiğimiz
turizm değil, dünya da bildiğimiz dünya değil… Değişim her yerde! Merkezde ise
bilgi ve onun üretime dönüştürülme kabiliyeti var.
“DENEYİM” olağanüstü… Yani
tüketici deneyim yaşamak istiyor. Bunun oranı %78. İnsanlar her zaman
verdikleri paranın karşılığını en iyi şekilde almak istiyorlar ama baskın
motivasyonları deneyim yaşamak üzerine kurgulu. Bu nedenle aktivite odaklı
seyahat motivasyonu artarken yeni ekonomi unsurları Airbnb gibi markaların
büyük gelişimini görüyoruz.
Araştırmaya katılanlar tarafından
verilen cevaplardan; deneyime değer verenlerin oranı %78, günlük yaşamında
teknolojiyi kullananların oranı %72, diğer kültürleri tanımak isteyenler %70,
kendi isteklerine uygun aktivite planlaması isteyenler ise %59 olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Diğer kıtalara da kısaca
değinecek olursak; Asya’nın inovasyon kelimesiyle özdeşleştirildiğini
görüyoruz. Özellikle başta Çin olmak üzere Güney Asya ülkeleriyle özdeşleşen
deyim ise; “Değişime adapte olmak!”
Yaşadığımız yüzyıl Asya Yüzyılı! Bu bölge dünyada internet üyelerinin yarısına
ev sahipliği yapıyor. Nüfus genç ve yeniliklere çok yatkın. Yeni ürünler görmek
ve yeni yerlere gitmek için sürekli talep oluşturuyorlar ve bunu nüfusun %60’ı
hayatlarının önceliği olarak ifade ediyor. “Super Apps” olgusu çok yaygın ve
hayatı kolaylaştıran aplikasyonlar ürün çeşitliliğini her an geliştiriyor.
Afrika ise genç, dinamik ve
dijital patlama olgularıyla ön planda. Özellikle Batı Afrika ülkeleri uzun
dönemli turizm stratejileri oluşturuyorlar. Ekonomik gelişme iç seyahatleri de
hızla artırıyor. Turizm tarzı da, ürünü de hem değişim yaşamakta hem de kültüre,
insani deneyimlere ve etkileşimlere açık yaklaşımlar oluşturmaktadır.
Amerika ise her ne kadar dijital
devrimin baş aktörü olsa da tüketicinin gerçek yaşam deneyimi arzusu ön plana
çıkıyor.
Bütün bu gelişmeler ve daha fazlası ülkemiz turizm sektörünün pazar ve
ürün stratejilerinde göz önünde bulundurdukları kriterler olarak karşımızda
duruyor. Dolayısıyla turizm bildiğimiz turizm değil, dünya da bildiğimiz dünya
değil… Değişim her yerde, merkezde ise bilgi ve onun üretime dönüştürülme
kabiliyeti var.
İrfan ÖNAL
7 Kasım 2019
Yorumlar
Yorum Gönder