Tarım-Kültür-Turizm
Koronavirüs salgını
insanlığın karşı karşıya olduğu bütün tehditleri biraz daha belirginleştirdi ve
sorunlarımızı çözmek için vaktimizin azaldığını da ortaya koydu. Ülkemizin de
yaşadığı bu sorunlardan ikisi tarım ve turizm. Tarım dünyanın gündemine
“kıtlık” olarak geldi ve insanlığın varlığı için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bütün
bu konuların merkezinde ise sürdürülebilirlik var. Öncelikle sürdürülebilirliği
hayatımızın her noktasında etkinleştirip tüm canlıların varlığını tehdit eden
iklim değişikliğine ilişkin küresel hedeflerimize ulaşmalıyız. Bu noktada
üretim ve tüketim kültürümüzü değiştirip kendi yaşamımızla birlikte tüm
varlıkların yaşamını da önemseyecek ve gezegenimizi gelecek kuşaklar için de
yaşanabilir kılacağız.
Peki bunu nasıl
başaracağız? Bağlantılı konuları birlikte çalışarak ve simbiyotik (ortak yaşam)
ilişkiyi etkin kılarak. Tarım ve turizmin sorunlarına çözüm seçeneği
oluşturacak, hatta kültürü de bu ilişkiye dâhil ederek çözümü etkinleştirecek
bir programdan bahsetmek istiyorum:
GIAHS (Globally Important Agricultural Heritage Systems) Küresel Öneme Sahip
Tarımsal Miras Sistemleri; yerel toplulukların coğrafya, kültür ve tarımsal
alanlar veya sosyal çevreleriyle olan ilişkilerine odaklanmış yaşayan ve
gelişen bir sistemdir. İnsanın yaşam mücadelesi yaşadığı yer ile ilintili
olarak bilgi ve kültürü ortaya çıkarıyor. Bu durum bir süreci de kapsar. Ayrıca
bu süreci iklim değişikliği, doğal olaylar, yeni teknolojiler, değişen sosyal
ve politik olaylar da etkilemektedir. Dolayısıyla dinamik bir koruma stratejisi
ve süreci ile birlikte biyolojik çeşitlilik ve ekosistemin de devamlılığı
sağlanıyor. Bu nedenle GIAHS programı tarımsal üretimin dayandığı geleneksel
bilginin kuşaklar arası iletimini sağlamakla kalmayıp iletişimini de yaparak
yaygınlaşmasının önünü açıyor.
Böylece kültürle tarım
arasındaki bağlantı da tekrar vurgulanmaktadır. Hangisi önce gelir sorusuna
verilen cevap ise; bir önceleme yapmadan tarım ve kültürün ortak yaşamın en
somut çıktısı olarak görülmesidir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) 2002 yılında başlattığı GIAHS programında bu güne kadar 22 ülkede 63 alan belirlenmiştir. Adaylık statüsünde de pek çok alan yer alıyor. Bunlardan 6 tanesi de ülkemizde bulunuyor: Diyarbakır İlinde üç (Geleneksel boyama ve dokuma sistemleri, Karacadağ pirinç üretim sistemleri, geleneksel peynir üretimi) Kilis’te iki (Kilis Karası üzüm üretim sistemleri, zeytin üretim sistemleri) ve Mardin’de bir (Sultan Seyhmus incir üretim sistemleri). Ancak ülkemizde bu programla ilgili farkındalığın henüz yeterli seviyede olmadığı da belirtmek gerekir.
Bu sistemin yaşayan bir
sistem olduğu ve UNESCO’nun Dünya Miras Listesi programıyla karıştırılmaması gerektiğinin
de altı çizilmektedir. Müze veya koruma alanlarından çok daha fazla bir şekilde
kültürün, üretimin ve köylerin yaşatılarak korunduğu bir anlayışa sahiptir.
Ayrıca GIAHS programı sürdürülebilir gıda sistemleriyle de doğrudan
ilişkilendirilmektedir. Bu boyutuyla da çevreci bir harekettir. Kültürün iklim
değişikliği ve çevre kadar hassas olduğunu vurguluyor.
Bu arada NIAHS
(Nationally Important Agricultural Heritage Systems) Ulusal Öneme Sahip
Tarımsal Miras Sistemleri programı da mevcut. Böylece ülkelerin tarım ve
kültüre dair kendi süreçlerini yönetmelerinin de önemi hatırlatılmaktadır.
Bu açıklamalardan sonra
burada gündeme almak istediğim bir konu tarım ve turizm ilişkisi olacaktır. GIAHS
programını yörelerimiz için turizm perspektifiyle de değerlendirmenin tarım ve
turizm birlikteliğini kurumsallaştırarak toplum odaklı turizm, yerel kalkınma
ve sürdürülebilir kaynak yönetimini öne çıkaracağını söylemek mümkün.
Tarım da turizm de
problemlerimizin biriktiği ve çözüm için yeni yöntemler geliştirmemiz gereken alanlar.
GIAHS programı vesilesiyle bu iki alanın birlikteliğini ve simbiyotik
ilişkisini vurgulamak ise yerel kalkınma ve yenilenme için yeni bir bakış açısı
sunacaktır. Boşalan köyler, yaşlanan çiftçiler, kaybolan geleneksel bilgi
sadece bizim sorunumuz değil dünyanın her yerinde karşılaşılan sorunlardır. Öte
yandan turizmin sürdürülebilirliğinin sağlanması, kitle turizminin yarattığı
sorunlar ve turizmde yeni anlayış oluşturma çabaları da başta ülkemiz olmak
üzere pek çok destinasyonun çözüm aradığı problemler. Belirtilen sorunları pek
çok yazıda irdelediğimden burada derinleştirmeden ve sadece tespit düzeyinde
kalarak tarım ve turizmin birlikteliğine bir örnek oluşturacak GIAHS/NIAHS
sisteminin öncelikle ulusal düzeyde yaygınlaşmasının iki alan için de farklı
fırsatlar oluşturacağına inanıyorum. Ülkemiz turizmde kitle turizminin
sorunlarını yaşarken bu durumla çelişkili bir biçimde birkaç destinasyonun
dışında turizm potansiyelini yeterince kullanamadığımız gerçeğiyle karşı
karşıyayız. Burada “overtourism” probleminin tam tersi bir olayı; düşük turizmi "undertourism" görüyoruz. Tarım ve turizm birlikteliği ise söz konusu potansiyeli harekete geçirme ve yukarıda
belirttiğim ilkelere de uygun olarak sorunları çözme konusunda bir alternatif sunacaktır.
Bu durum bize turizm
algımızı genişletmemiz ve yeni networkler, bağlantılar, işbirlikleri
oluşturmamız gereğini bir kez daha hatırlatıyor.
Bilgi için: https://www.fao.org/giahs/en/
Yorumlar
Yorum Gönder