Turizmi yeniden tasarlamak
Turizm 4.0 paradigması turizmin bakiye sorunlarının çözümü için önemli bir fırsat sunuyor.
İnsan tarihin en erken dönemlerinden beri seyahat ediyor. Bu süreçte sosyal
ve teknolojik gelişmeler olurken seyahat endüstrisi de bu duruma ayak uyduruyor
ve insan hareketi olduğu sürece turizm endüstrisi de bu hareketi düzenliyor, ta
ki insan durana kadar; “İnsan ne zaman durur?” sorusunun gerçekleştiği bir
sürecin içindeyiz. 2020 yılının başında ortaya çıkan Covid-19 salgını insan
hareketini büyük oranda durdurdu ancak insanın salgın döneminde dahi teknolojinin
yardımıyla zihinsel/sanal seyahatlerini gerçekleştirdiğine şahit olduk.
Covid 19 salgını dijitalleşme ve inovasyonu
hayatımızda daha çok belirginleştirerek “sürdürülebilirlik” kavramının
hayatımızdaki önemini vurgulamıştır. İnsanlığın yaşamakta olduğu sağlık krizi
iklim değişikliği ve çevre sorunlarıyla birleşince sorunların ötelenemeyeceğini
bilakis hemen hareket etmemiz gereği insanoğlunun gündemine yerleşmiştir.
Bu arada turizmin çok boyutlu ve etkili bir
endüstri olması da onu doğrudan “sürdürülebilirlik” için çok önemli bir konuma
getirmektedir. Dünyanın en hızlı gelişen endüstrisi olarak yarattığı ekonomik
değer ve insan hayatındaki etkinliği turizmi mercek altına almamızı
gerektiriyor. Turizmi sürdürülebilir kılmadan hayatı da sürdürülebilir
kılamayız, hayatın birçok noktası turizmle ilişkilidir. Bu nedenle turizm
faaliyetlerini sürdürülebilir kılmak, kısa vadeli amaçlar uğruna doğal ve
kültürel çevreyi bozmamak, destinasyonu yıpratmamak zorundayız. Yaşam biçimimizde
olduğu gibi turizmde de dönüşüme ihtiyacımız var ve teknolojinin sunduğu
imkânlarla bunu başarmak mümkün. Endüstri 4.0’ın görünen teknolojik
çözümlerinin yanında çok tartışılmayan ancak söz konusu dönüşümün turizm
açısından düşünsel dayanağını oluşturan süreci incelemek konuyu daha iyi
algılamamıza yardımcı olacaktır.
Turizm insanı mutlu eden, yaşamını zenginleştiren
bir faaliyet olarak algılanırken destinasyonlar için de önemli bir gelir
kaynağıdır. Ancak bir yönüyle de turizmin olumsuz sonuçlarının olduğunu da
görüyor ve yaşıyoruz. Bu olumsuz etkileri çevresel, ekonomik ve sosyal
başlıkları altında toplayabiliriz. Söz konusu olumsuzlukların sonucunda ortaya
çıkan “overtourism” problemi ve yerel halkların düşen yaşam kalitelerinden
bahsedebiliriz. Bu nedenle Turizm 4.0’ın var olan sorunlara iş birliğiyle çözüm
getirirken yaşanan deneyimini de geliştirmesi beklenmektedir.
Yaşadığımız dijital çağda insan yeni sınamalarla karşı karşıya bulunuyor
dolayısıyla turizm endüstrisi de bu sınamalardan geçiyor ve kendisine yeni bir
paradigma oluşturuyor.
Burada bazı ana ilkeler, öncelikler ve hedefler var; yerel halk, yaşam
kalitesi, sürdürülebilirlik, işbirliği, akıllı ekosistem, yaratıcılık, deneyim,
dizayn, esenlik, veri, bilgi, network, bağlantı, ar-ge vb. Öte yandan
paradigmayla ilişkili olarak oluşturulacak model içinde de söz konusu ilke ve
hedeflerin yönetimini tasarlamalıyız. Böylece turizm 4.0 bize teknolojinin
yardımıyla turizm yönetimini nasıl tasarlayacağımızın kodlarını da sunuyor.
Bu çerçevede Turizm 4.0 anlayışında; birlikte çalışmak, sanallık,
yerelleştirme, gerçek zaman veri toplama, analiz, servis geliştirme, modülerlik
öne çıkmaktadır.
Deneyimi zenginleştirmek
Turizmle ilgili olarak yaşadığımız zamanı ve geleceğe etkilerini konuşacağız.
Aynı zamanda geçmiş süreci de irdeleyeceğiz. Buraya nereden geldik? Neydik? Bu
konulara da değinmekte fayda var.
Turizm hep bir “deneyim” olarak nitelenir, onu tarif ederken deneyime odaklandık.
Peki, turizmi bu karakterinden ayıran ne oldu? Şimdi ne oldu da tekrar “deneyim”
i keşfettik.
Günümüzde Endüstri 4.0’ın sunduğu fırsatlarla Turizm 4.0 için de gerçek bir
paradigma değişimi fırsatı önümüzde duruyor; daha çok araştırma ve teknolojik
gelişmeyle işbirliğinin yardımıyla turizmde merkezde insanın ve esenliğinin
olduğunu –yeniden- anlıyoruz. Turizm insan merkezli bir perspektifle yeniden
dizayn ediliyor. Bu anlayışta insanı çevresinden, içinde yaşadığı doğadan ayrı
düşünemeyiz.
Bu süreç aynı zamanda turizm ile ilgili akademik araştırmaların
yoğunlaştığı insanı, yerel halkı ve çevreyi yıpratan uygulamalar yerine yaşam
kalitesini merkeze alan anlayışla da paralellik göstermektedir.
Teknoloji ve turizm hep bir arada olmuştur. Özellikle
80’lerden sonra turizm süreci bu etkileşimden çok faydalanmıştır. Enformasyon
ve iletişim teknolojileri (ICT) küresel olarak turizmi etkilemiş ve
değiştirmiştir. ICT’deki değişimler hiç kuşkusuz endüstrinin yapısını olduğu
kadar iş pratiğini ve stratejilerini de etkilemiştir. (Poon,1993 Sheldon, 1997
Porteri 2001)
Önce Bilgisayar Rezervasyon Sistemlerinin
1970’lerde işletime alınmasının ardından 1980’lerde Global Dağıtım
Sistemlerinin ve 1990’larda internetteki gelişmeler turizm stratejilerini ve
operasyonlarını önemli ölçüde değiştirmiştir. (Buhalis, 2003 eBusiness w@atch,
2006 Emmer, Tauck, Wilkinson and Moore, 1993 O’conner 1999)
Bu sürece turizm tanıtımı ve pazarlama paydasını
da düşünerek 2000’li yılların ilk on yılında popüler olmaya başlayan sosyal medyadaki
gelişmeleri ve ikinci on yılda Endüstri 4.0 uygulamalarının yaygınlaşmasını da
eklediğimizde, 2000 yılını milat olarak kabul edersek enformasyona dayalı
portal yıllarından önce etkileşime dayalı sosyal medya yıllarına, hemen
ardından da yapay zekâ uygulamalarının ve diğer teknolojik gelişmelerin
etkilerini taşıyan günümüze gelebiliriz. Biz şimdi bu duruma Turizm 4.0
diyoruz. Günümüzde, özellikle Covid-19 salgınının hızlandırıcı etkisiyle
Endüstri 4.0’ın etkilerinin Turizm 4.0’ı biçimlendirdiğini ve yeni bir eşikte
olduğumuzu görebiliriz.
Turizm günümüzde en fazla işgücü istihdam eden
endüstri kolu olarak pek çok endüstriden uzak ara çok daha fazla sektörle
ilişkidedir, bu anlamda heterojen bir yapıya sahiptir. Turizmin enerjik ve çok
boyutlu etkisi ve etkileşimleri ICT’deki gelişmelerle de yansımalar taşır. Bu
artan ve sinerjik etkileşim turizmin yapısını geliştirirken turizme ilişkin
algılarımızda da temel değişimlere yol açmaktadır.
Öncelikle teknoloji ve iletişimdeki değişimler
turizm organizasyonları ve destinasyonlar arasındaki rekabette kritik rol
oynamaktadır. ((UNWTO, 2001) Arama motorları, taşıma kapasitesi ve networklerin
hızındaki gelişmeler teknolojiyi kullanan turistlerin destinasyon tercihlerini
de etkiliyor. Bu arada iletişim ve enformasyon teknolojileri turizm
organizasyonlarının etkinliğini ve etkisini de önemli ölçüde değiştirmektedir
(Buhalis, 2003) Endüstriye yeni oyuncular girmekte, piyasa ağırlıklarında
değişimler yaşanmakta, turizme karşı politik algılar değişmektedir. Sonuç olarak,
turizmin bölge ve ülke ekonomilerindeki önemi arttıkça turizme yönelik yaklaşım
da gelişmektedir.
Bu değişimlerin yaşandığı her dönemde turizmde
paradigma değişimlerinin yaşandığını söyleyebiliriz. Bu dönemler endüstriyi
bütün olarak değiştiriyor ve fırsatları ve tehditleri de beraberinde getiriyor.
Turizmin problemlerini görmek ve ortaya çıkarmak
kolaydır ancak zor olan ise çözüm önerilerini getirip buna yönelik sistem ve
model tasarlamaktır. İşte tam da bu noktada akademinin fonksiyonuna ihtiyaç bulunuyor;
gelişmeleri analiz etmek ve geleceğe yönelik tahminler yapmak: İşbirliği
esasında turizmi yeniden tasarlamak ihtiyacı doğmuştur.
Özellikle son 20 yılda Endüstri 4.0 ile birlikte küreselleşme olarak
adlandırdığımız piyasaların gelişmesi ve artan rekabeti yaşıyoruz. Bu ortam
üretim sürecinin de daha akıllı hale gelmesine neden oldu. Üretimin ve hizmetlerin
mutlak bir şekilde kişiselleşmesinden turizm de çok etkilendi.
Turizmin yapısının heterojen bir özellikte olması
turizmin yönetimini zorlaştırırken aynı zamanda büyük fırsatları da beraberinde
getirmektedir. Turizmin geleceği sosyal, ekonomik, politik, çevresel ve
teknolojik değişimlerden büyük oranda etkilenecektir. OECD’nin 2018 yılında
yayınladığı bir raporda da belirttiği gibi teknolojik
ilerleme turizmin gelişimiyle ilgili olarak büyük etkisi olacak 4 mega trendden
biri olacaktır.
Turizm 4.0
ile İlgili Örnekler
Turizm 4.0 terimini ilk kullanan ülkenin Portekiz
olduğunu biliyoruz. 2016 yılında girişimcilik ve turizm konulu bir yarışma ve programda
Turizm 4.0 terimi kullanılıyor. Aynı yıl UNWTO da turizm teknoloji ve
araştırmalarında yenilik ve mükemmellik konulu ödüllerde Turizm 4.0 gündeme
geliyor. Şarap turizmi ile ilişkili olarak da Alentejo bölgesinin tanıtımı için
Wine Tourism 4.0 terimiyle
karşılaşıyoruz. Finlandiya da 2018-2019 yıllarında Finlandiya turizmini
uluslararası alanda büyütmek ve yeniden konumlandırmak için Turizm 4.0 eylem planını hayata geçirdiğini
görüyoruz. Buna göre hükümet turizm sektörünün dijital dönüşümü ve marketing
alanında kullanılmak üzere 16 milyon Euro ayırmıştır.
Benzer şekilde İtalya’nın Pact for Tourism 4.0, İspanya’nın Touriscoin (2018) tamamen dijitale uyum sağlamış projeleriyle
karşılaşıyoruz. Türkiye de 2014 yılında Turkey
Home projesiyle marketing alanında dijital ve sosyal medya uygulamalarını
yoğunlaştırırken Amadeus, Sojern, Google, Facebook, tripadvisor, Expedia gibi
teknoloji firmalarıyla birlikte yapay zeka uygulamalarını başlatarak sektörün
yapısal ve dijital dönüşümüne ön ayak olunması amaçlanmıştır. Bu çerçevede
Antalya’da 2018 yılında yapılan bir çalışmayla ortaya çıkan Antalya 4.0 raporunun içeriğinde turizm
de irdelenmiş ve bir yol haritası açıklanmıştır. Tayland, Tourism 4.0 başlığında turizm bilgi merkezi, dijital turizm,
e-doküman sistemi, yeni organizasyon kültürü ve ar-ge’yi kapsayan 5 unsurlu bir
programı 2017 yılında başlatmıştır. Bali milenyum kuşağına hitap etmek için
2018’de Capturing Millenials programını
yürürlüğe koymuştur. Malezya Malaysia
Smart Tourism 4.0 inisiyatifini başlatmış ve bu programların belki de en
kapsamlısı olarak niteleyebileceğimiz ve ülke stratejisi olarak öne sürülen
Slovenya’nın Paradigm of Tourism 4.0 inisiyatifini
görüyoruz.
Kısaca belirtilen programların ortak özelliği tek
boyutlu olmayıp değişim ve gelişim isteğinde birleşmeleridir. Bu da bize
turizmdeki paradigma değişiminin dolayısıyla insan merkezli perspektife olan
ihtiyacın ip uçlarını vermektedir. Yeni turizm paradigması söz konusu amaçlarını
yerleştirmek için Endüstri 4.0’ın teknolojik üstünlüklerini kullanırken asıl
dönüştürmek istediği ise turizme yönelik algıyı ve bu algıdan kaynaklı iş yapış
biçimleridir.
Turizmin BM’deki uluslararası örgütü UNWTO Tourism 4.0 terimini ilk kez 2017
yılında 22. Genel Kurulunda Smart Tourism
için özel oturumunda kullanmıştır. Turizm 4.0 terimi turizmde inovasyonu
işler kılmak ve girişimcilik ekosistemini artırmak bağlamında kullanılmıştır.
UNWTO tarafından 2018 yılı Dünya Turizm Günü’nün
teması Turizm ve Dijital değişim olarak
belirlenmiş ve Budapeşte’de gerçekleştirilen konferansta Turizm 4.0 vurgusu
üzerinden Slovenya’nın Turizm 4.0 anlayışı için “yaşayan laboratuvar” vurgusu
yapılmıştır.
Turizm 4.0: Yeni paradigma
Turizm 4.0 turizmin zaman içinde gelişen negatif etkilerini azaltırken yaşam deneyimimizi geliştiren işbirliklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu anlamda inovasyon, bilgi, teknoloji ve yaratıcılık birlikte kullanılarak turizmde katma değer yaratmak hedeflenir. Endüstri 4.0 ile ilgili nesnelerin interneti (IoT), Yapay zekâ (AI), Blockchain, Sanal gerçeklik (VR), Artırılmış gerçeklik (AR) vb. akıllı (smart) ekosistemlerin kullanılarak turizmde küçük ve orta ölçekli işletmelerin adaptasyonunu sağlamak amaçlanır. Bu şekilde Turizm 4.0 teknolojiyi bir katalizör gibi kullanırken (1) insanların (yerel halkın) yaşam kalitesini korur ve (2) yerelden topladığı bilgi ve verilerle sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle de uyumlu olarak veriye dayalı stratejik planlamayı geliştirmeyi amaçlar.
Turizm 4.0 ile Endüstri 4.0 arasındaki ilişkinin temelinde ise şeffaf ve
güvenilir bilgi dayanak alınarak işbirliği esasında turizmin yeni
sürdürülebilir modelini yaratmak vardır. Bu nedenle Turizm 4.0 zihinsel bir
değişimi bünyesinde barındırır.
Turizm 4.0’ın amaçlarını gerçekleştirmek için izlediği yol ise:
1)Turizmin etki analizi
Yerelde turizmin çevresel, kültürel ve ekonomik etkilerini gerçek verilerle
ortaya koymak gereklidir. Böylece veri temelli olarak Birleşmiş Milletler
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine uygun stratejik planın belirginleşmesi de
sağlanmış olur.
2)Turist hareketliliği
Destinasyon yöneticilerine yardımcı olarak aynı zamanda araştırmacıları ve
hizmet sağlayıcıları da doğru yönlendirecek yıl içindeki turist hareketliliği izlenir.
Burada pek çok veriden yararlanılır.(trafik, cep telefonu verileri, wi-fi
networkleri, turist vergileri, su ve enerji kullanımı, sosyal medya
paylaşımları vb.)
3)İşbirliği
Turizmin etki alanındaki bütün paydaşların işbirliğini geliştirmek üzere atılacak
her türlü adımı temsil eden mekanizmaları kapsar.
4Turistin dijital izi
Kültür: Kültürel miras alanının dijitalize edilerek hem koruma ve bilinç
hem de deneyim alanlarının zenginleştirilmesini kapsar.
Böylece turizm ekosisteminde yer alan tüm
alanlardaki yenilikçi potansiyelin Endüstri 4.0 teknolojileri aracılığıyla
açığa çıkarılması ve uygulama alanına geçirilmesi olarak özetlenebilir.
Yeni paradigma ile aynı zamanda birlikte çalışmayı
mümkün kılacak işbirliği ortamının oluşturulması, yerel halkın, yerel yönetimlerin,
turistlerin, sektör paydaşlarının ve hükümetin turizm için birlikte çalışması
ve söz konusu destinasyona ilişkin deneyimi hem fiziksel hem de dijital ortamda
zenginleştirmeleri amaçlanmıştır.
Bu yeni işbirliği ortamında Endüstri 4.0
teknolojilerinin Turizm 4.0’ın yukarıda saydığımız ilke ve hedefleriyle uyumlu
olması gerekir. Turizm 4.0’ın odağında sadece turist değil yerel halk
bulunmalıdır. (Starc Pecery, 2019)
Dijital teknolojilerde son 5 yıldaki büyüme %172
oldu. Bu gelişmeye göre yapay zekâ alanında %718, büyük veri alanında %699,
bulut teknolojileri %122, otonom sistemlerde %109 ve nesnelerin interneti -%81
olarak gerçekleşti. Bir diğer önemli veri de 1973 yılındaki petrol krizinden
itibaren global temiz enerji alanındaki büyüme 2011’e kadar yıllık ortalama %6
iken bu değişimin 2012-2017 arasında %0 olarak gerçekleştiği gerçeğidir. (WIPO)
Öte yandan Endüstri 4.0 ile ilgili olarak öncü
teknolojilerden yapay zeka (AI) uygulamalarının 2030’ a gelindiğinde global
ekonomiye 13.3 trilyon Euro katkı vereceği tahmin edilmektedir (Busquets,
2019). Seyahat sektörünün dijitalleşmesi de 2025’ e kadar 305 milyar dolar değer
yaratabileceği belirtilmiştir (World Economic Forum, 2017). Bu tahminlere göre
teknolojinin turizmde ana etken olacağını söylemek mümkündür. Covid-19
salgınına rağmen 2021 yılında başta Birleşik Devletler ve Çin olmak üzere
turizm start-up şirketlerine global olarak 22 milyar dolar yatırım yapılması da
bu tahminleri destekler niteliktedir.
Türkiye turizm endüstrisi için de buradan çıkarılacak
sonuç yeni paradigmaya uygun olarak yeni bir anlayış kazanması ve turizm
yönetimini buna göre kurgulamasıdır. Yaşanan gelişmeleri sadece turizm
sektörünün dijital dönüşümü ile sınırlandırmamalıyız. Bütüncül bir stratejiyle
yaşam kalitesini artıracak şekilde merkeze sürdürülebilirliği alarak turizm
yönetimini yeniden tasarlamayı öncelikli hedef olarak belirlemeliyiz. Endüstri 4.0 turizmi etkilemiş ve yeni turizm
paradigmasının oluşma zeminini hazırlamıştır. Bunun yanında turizmle ilgili
dünyada ve ülkemizde bakiye sorunlar da bulunmaktadır. Endüstri 4.0’ın bilgi ve
veriye dayalı teknolojik çözümleri ise turizmin bakiye sorunlarının çözümünde bir
fırsat olarak değerlendirilebilir.
*Turizm 4.0 Seminerleri (BAKA, BAKKA, KUZKA) çevrim içi sunumumdan. 12 Nisan 2022
Kaynaklar:
Tourism 4.0 technologies and tourist experiences: a human‑centered design perspective, Uglješa Stankov · Ulrike Gretzel
Tourism 4.0: Challenges in Marketing a Paradigm Shift Urška Starc Peceny, Jurij Urbančič, Simon Mokorel,
Vesna Kuralt and Tomi Ilijaš
https://irfanonal.blogspot.com/2021/12/turizm-2030-vizyonu.html
https://irfanonal.blogspot.com/2022/02/manila-deklarasyonu-ne-anlatyordu-dunya.html
Yorumlar
Yorum Gönder