Ana içeriğe atla

TURİZM 4.0: YENİ GLOBAL PARADİGMA*

 


 

Turizmi yeniden tasarlamak

Turizm 4.0 paradigması turizmin bakiye sorunlarının çözümü için önemli bir fırsat sunuyor.

İnsan tarihin en erken dönemlerinden beri seyahat ediyor. Bu süreçte sosyal ve teknolojik gelişmeler olurken seyahat endüstrisi de bu duruma ayak uyduruyor ve insan hareketi olduğu sürece turizm endüstrisi de bu hareketi düzenliyor, ta ki insan durana kadar; “İnsan ne zaman durur?” sorusunun gerçekleştiği bir sürecin içindeyiz. 2020 yılının başında ortaya çıkan Covid-19 salgını insan hareketini büyük oranda durdurdu ancak insanın salgın döneminde dahi teknolojinin yardımıyla zihinsel/sanal seyahatlerini gerçekleştirdiğine şahit olduk.

Covid 19 salgını dijitalleşme ve inovasyonu hayatımızda daha çok belirginleştirerek “sürdürülebilirlik” kavramının hayatımızdaki önemini vurgulamıştır. İnsanlığın yaşamakta olduğu sağlık krizi iklim değişikliği ve çevre sorunlarıyla birleşince sorunların ötelenemeyeceğini bilakis hemen hareket etmemiz gereği insanoğlunun gündemine yerleşmiştir.

Bu arada turizmin çok boyutlu ve etkili bir endüstri olması da onu doğrudan “sürdürülebilirlik” için çok önemli bir konuma getirmektedir. Dünyanın en hızlı gelişen endüstrisi olarak yarattığı ekonomik değer ve insan hayatındaki etkinliği turizmi mercek altına almamızı gerektiriyor. Turizmi sürdürülebilir kılmadan hayatı da sürdürülebilir kılamayız, hayatın birçok noktası turizmle ilişkilidir. Bu nedenle turizm faaliyetlerini sürdürülebilir kılmak, kısa vadeli amaçlar uğruna doğal ve kültürel çevreyi bozmamak, destinasyonu yıpratmamak zorundayız. Yaşam biçimimizde olduğu gibi turizmde de dönüşüme ihtiyacımız var ve teknolojinin sunduğu imkânlarla bunu başarmak mümkün. Endüstri 4.0’ın görünen teknolojik çözümlerinin yanında çok tartışılmayan ancak söz konusu dönüşümün turizm açısından düşünsel dayanağını oluşturan süreci incelemek konuyu daha iyi algılamamıza yardımcı olacaktır.

Turizm insanı mutlu eden, yaşamını zenginleştiren bir faaliyet olarak algılanırken destinasyonlar için de önemli bir gelir kaynağıdır. Ancak bir yönüyle de turizmin olumsuz sonuçlarının olduğunu da görüyor ve yaşıyoruz. Bu olumsuz etkileri çevresel, ekonomik ve sosyal başlıkları altında toplayabiliriz. Söz konusu olumsuzlukların sonucunda ortaya çıkan “overtourism” problemi ve yerel halkların düşen yaşam kalitelerinden bahsedebiliriz. Bu nedenle Turizm 4.0’ın var olan sorunlara iş birliğiyle çözüm getirirken yaşanan deneyimini de geliştirmesi beklenmektedir.

Yaşadığımız dijital çağda insan yeni sınamalarla karşı karşıya bulunuyor dolayısıyla turizm endüstrisi de bu sınamalardan geçiyor ve kendisine yeni bir paradigma oluşturuyor.

Burada bazı ana ilkeler, öncelikler ve hedefler var; yerel halk, yaşam kalitesi, sürdürülebilirlik, işbirliği, akıllı ekosistem, yaratıcılık, deneyim, dizayn, esenlik, veri, bilgi, network, bağlantı, ar-ge vb. Öte yandan paradigmayla ilişkili olarak oluşturulacak model içinde de söz konusu ilke ve hedeflerin yönetimini tasarlamalıyız. Böylece turizm 4.0 bize teknolojinin yardımıyla turizm yönetimini nasıl tasarlayacağımızın kodlarını da sunuyor.

Bu çerçevede Turizm 4.0 anlayışında; birlikte çalışmak, sanallık, yerelleştirme, gerçek zaman veri toplama, analiz, servis geliştirme, modülerlik öne çıkmaktadır.


Deneyimi zenginleştirmek

Turizmle ilgili olarak yaşadığımız zamanı ve geleceğe etkilerini konuşacağız. Aynı zamanda geçmiş süreci de irdeleyeceğiz. Buraya nereden geldik? Neydik? Bu konulara da değinmekte fayda var.

Turizm hep bir “deneyim” olarak nitelenir, onu tarif ederken deneyime odaklandık. Peki, turizmi bu karakterinden ayıran ne oldu? Şimdi ne oldu da tekrar “deneyim” i keşfettik.

Günümüzde Endüstri 4.0’ın sunduğu fırsatlarla Turizm 4.0 için de gerçek bir paradigma değişimi fırsatı önümüzde duruyor; daha çok araştırma ve teknolojik gelişmeyle işbirliğinin yardımıyla turizmde merkezde insanın ve esenliğinin olduğunu –yeniden- anlıyoruz. Turizm insan merkezli bir perspektifle yeniden dizayn ediliyor. Bu anlayışta insanı çevresinden, içinde yaşadığı doğadan ayrı düşünemeyiz.

Bu süreç aynı zamanda turizm ile ilgili akademik araştırmaların yoğunlaştığı insanı, yerel halkı ve çevreyi yıpratan uygulamalar yerine yaşam kalitesini merkeze alan anlayışla da paralellik göstermektedir.

Teknoloji ve turizm hep bir arada olmuştur. Özellikle 80’lerden sonra turizm süreci bu etkileşimden çok faydalanmıştır. Enformasyon ve iletişim teknolojileri (ICT) küresel olarak turizmi etkilemiş ve değiştirmiştir. ICT’deki değişimler hiç kuşkusuz endüstrinin yapısını olduğu kadar iş pratiğini ve stratejilerini de etkilemiştir. (Poon,1993 Sheldon, 1997 Porteri 2001)

Önce Bilgisayar Rezervasyon Sistemlerinin 1970’lerde işletime alınmasının ardından 1980’lerde Global Dağıtım Sistemlerinin ve 1990’larda internetteki gelişmeler turizm stratejilerini ve operasyonlarını önemli ölçüde değiştirmiştir. (Buhalis, 2003 eBusiness w@atch, 2006 Emmer, Tauck, Wilkinson and Moore, 1993 O’conner 1999)

Bu sürece turizm tanıtımı ve pazarlama paydasını da düşünerek 2000’li yılların ilk on yılında popüler olmaya başlayan sosyal medyadaki gelişmeleri ve ikinci on yılda Endüstri 4.0 uygulamalarının yaygınlaşmasını da eklediğimizde, 2000 yılını milat olarak kabul edersek enformasyona dayalı portal yıllarından önce etkileşime dayalı sosyal medya yıllarına, hemen ardından da yapay zekâ uygulamalarının ve diğer teknolojik gelişmelerin etkilerini taşıyan günümüze gelebiliriz. Biz şimdi bu duruma Turizm 4.0 diyoruz. Günümüzde, özellikle Covid-19 salgınının hızlandırıcı etkisiyle Endüstri 4.0’ın etkilerinin Turizm 4.0’ı biçimlendirdiğini ve yeni bir eşikte olduğumuzu görebiliriz.

Turizm günümüzde en fazla işgücü istihdam eden endüstri kolu olarak pek çok endüstriden uzak ara çok daha fazla sektörle ilişkidedir, bu anlamda heterojen bir yapıya sahiptir. Turizmin enerjik ve çok boyutlu etkisi ve etkileşimleri ICT’deki gelişmelerle de yansımalar taşır. Bu artan ve sinerjik etkileşim turizmin yapısını geliştirirken turizme ilişkin algılarımızda da temel değişimlere yol açmaktadır.

Öncelikle teknoloji ve iletişimdeki değişimler turizm organizasyonları ve destinasyonlar arasındaki rekabette kritik rol oynamaktadır. ((UNWTO, 2001) Arama motorları, taşıma kapasitesi ve networklerin hızındaki gelişmeler teknolojiyi kullanan turistlerin destinasyon tercihlerini de etkiliyor. Bu arada iletişim ve enformasyon teknolojileri turizm organizasyonlarının etkinliğini ve etkisini de önemli ölçüde değiştirmektedir (Buhalis, 2003) Endüstriye yeni oyuncular girmekte, piyasa ağırlıklarında değişimler yaşanmakta, turizme karşı politik algılar değişmektedir. Sonuç olarak, turizmin bölge ve ülke ekonomilerindeki önemi arttıkça turizme yönelik yaklaşım da gelişmektedir.

Bu değişimlerin yaşandığı her dönemde turizmde paradigma değişimlerinin yaşandığını söyleyebiliriz. Bu dönemler endüstriyi bütün olarak değiştiriyor ve fırsatları ve tehditleri de beraberinde getiriyor.

Turizmin problemlerini görmek ve ortaya çıkarmak kolaydır ancak zor olan ise çözüm önerilerini getirip buna yönelik sistem ve model tasarlamaktır. İşte tam da bu noktada akademinin fonksiyonuna ihtiyaç bulunuyor; gelişmeleri analiz etmek ve geleceğe yönelik tahminler yapmak: İşbirliği esasında turizmi yeniden tasarlamak ihtiyacı doğmuştur.

Özellikle son 20 yılda Endüstri 4.0 ile birlikte küreselleşme olarak adlandırdığımız piyasaların gelişmesi ve artan rekabeti yaşıyoruz. Bu ortam üretim sürecinin de daha akıllı hale gelmesine neden oldu. Üretimin ve hizmetlerin mutlak bir şekilde kişiselleşmesinden turizm de çok etkilendi.

Turizmin yapısının heterojen bir özellikte olması turizmin yönetimini zorlaştırırken aynı zamanda büyük fırsatları da beraberinde getirmektedir. Turizmin geleceği sosyal, ekonomik, politik, çevresel ve teknolojik değişimlerden büyük oranda etkilenecektir. OECD’nin 2018 yılında yayınladığı bir raporda da belirttiği gibi teknolojik ilerleme turizmin gelişimiyle ilgili olarak büyük etkisi olacak 4 mega trendden biri olacaktır.

Turizm 4.0 ile İlgili Örnekler

Turizm 4.0 terimini ilk kullanan ülkenin Portekiz olduğunu biliyoruz. 2016 yılında girişimcilik ve turizm konulu bir yarışma ve programda Turizm 4.0 terimi kullanılıyor. Aynı yıl UNWTO da turizm teknoloji ve araştırmalarında yenilik ve mükemmellik konulu ödüllerde Turizm 4.0 gündeme geliyor. Şarap turizmi ile ilişkili olarak da Alentejo bölgesinin tanıtımı için Wine Tourism 4.0 terimiyle karşılaşıyoruz. Finlandiya da 2018-2019 yıllarında Finlandiya turizmini uluslararası alanda büyütmek ve yeniden konumlandırmak için Turizm 4.0 eylem planını hayata geçirdiğini görüyoruz. Buna göre hükümet turizm sektörünün dijital dönüşümü ve marketing alanında kullanılmak üzere 16 milyon Euro ayırmıştır.

Benzer şekilde İtalya’nın Pact for Tourism 4.0, İspanya’nın Touriscoin (2018) tamamen dijitale uyum sağlamış projeleriyle karşılaşıyoruz. Türkiye de 2014 yılında Turkey Home projesiyle marketing alanında dijital ve sosyal medya uygulamalarını yoğunlaştırırken Amadeus, Sojern, Google, Facebook, tripadvisor, Expedia gibi teknoloji firmalarıyla birlikte yapay zeka uygulamalarını başlatarak sektörün yapısal ve dijital dönüşümüne ön ayak olunması amaçlanmıştır. Bu çerçevede Antalya’da 2018 yılında yapılan bir çalışmayla ortaya çıkan Antalya 4.0 raporunun içeriğinde turizm de irdelenmiş ve bir yol haritası açıklanmıştır. Tayland, Tourism 4.0 başlığında turizm bilgi merkezi, dijital turizm, e-doküman sistemi, yeni organizasyon kültürü ve ar-ge’yi kapsayan 5 unsurlu bir programı 2017 yılında başlatmıştır. Bali milenyum kuşağına hitap etmek için 2018’de Capturing Millenials programını yürürlüğe koymuştur. Malezya Malaysia Smart Tourism 4.0 inisiyatifini başlatmış ve bu programların belki de en kapsamlısı olarak niteleyebileceğimiz ve ülke stratejisi olarak öne sürülen Slovenya’nın Paradigm of Tourism 4.0 inisiyatifini görüyoruz.

Kısaca belirtilen programların ortak özelliği tek boyutlu olmayıp değişim ve gelişim isteğinde birleşmeleridir. Bu da bize turizmdeki paradigma değişiminin dolayısıyla insan merkezli perspektife olan ihtiyacın ip uçlarını vermektedir. Yeni turizm paradigması söz konusu amaçlarını yerleştirmek için Endüstri 4.0’ın teknolojik üstünlüklerini kullanırken asıl dönüştürmek istediği ise turizme yönelik algıyı ve bu algıdan kaynaklı iş yapış biçimleridir.

Turizmin BM’deki uluslararası örgütü UNWTO Tourism 4.0 terimini ilk kez 2017 yılında 22. Genel Kurulunda Smart Tourism için özel oturumunda kullanmıştır. Turizm 4.0 terimi turizmde inovasyonu işler kılmak ve girişimcilik ekosistemini artırmak bağlamında kullanılmıştır.

UNWTO tarafından 2018 yılı Dünya Turizm Günü’nün teması Turizm ve Dijital değişim olarak belirlenmiş ve Budapeşte’de gerçekleştirilen konferansta Turizm 4.0 vurgusu üzerinden Slovenya’nın Turizm 4.0 anlayışı için “yaşayan laboratuvar” vurgusu yapılmıştır.

 

Turizm 4.0: Yeni paradigma

 


Turizm 4.0 turizmin zaman içinde gelişen negatif etkilerini azaltırken yaşam deneyimimizi geliştiren işbirliklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu anlamda inovasyon, bilgi, teknoloji ve yaratıcılık birlikte kullanılarak turizmde katma değer yaratmak hedeflenir. Endüstri 4.0 ile ilgili nesnelerin interneti (IoT), Yapay zekâ (AI), Blockchain, Sanal gerçeklik (VR), Artırılmış gerçeklik (AR) vb. akıllı (smart) ekosistemlerin kullanılarak turizmde küçük ve orta ölçekli işletmelerin adaptasyonunu sağlamak amaçlanır. Bu şekilde Turizm 4.0 teknolojiyi bir katalizör gibi kullanırken (1) insanların (yerel halkın) yaşam kalitesini korur ve (2) yerelden topladığı bilgi ve verilerle sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle de uyumlu olarak veriye dayalı stratejik planlamayı geliştirmeyi amaçlar.

Turizm 4.0 ile Endüstri 4.0 arasındaki ilişkinin temelinde ise şeffaf ve güvenilir bilgi dayanak alınarak işbirliği esasında turizmin yeni sürdürülebilir modelini yaratmak vardır. Bu nedenle Turizm 4.0 zihinsel bir değişimi bünyesinde barındırır.

Turizm 4.0’ın amaçlarını gerçekleştirmek için izlediği yol ise:

1)Turizmin etki analizi

Yerelde turizmin çevresel, kültürel ve ekonomik etkilerini gerçek verilerle ortaya koymak gereklidir. Böylece veri temelli olarak Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine uygun stratejik planın belirginleşmesi de sağlanmış olur.

2)Turist hareketliliği

Destinasyon yöneticilerine yardımcı olarak aynı zamanda araştırmacıları ve hizmet sağlayıcıları da doğru yönlendirecek yıl içindeki turist hareketliliği izlenir. Burada pek çok veriden yararlanılır.(trafik, cep telefonu verileri, wi-fi networkleri, turist vergileri, su ve enerji kullanımı, sosyal medya paylaşımları vb.)

3)İşbirliği

Turizmin etki alanındaki bütün paydaşların işbirliğini geliştirmek üzere atılacak her türlü adımı temsil eden mekanizmaları kapsar.

4Turistin dijital izi

Kültür: Kültürel miras alanının dijitalize edilerek hem koruma ve bilinç hem de deneyim alanlarının zenginleştirilmesini kapsar.

Böylece turizm ekosisteminde yer alan tüm alanlardaki yenilikçi potansiyelin Endüstri 4.0 teknolojileri aracılığıyla açığa çıkarılması ve uygulama alanına geçirilmesi olarak özetlenebilir.

Yeni paradigma ile aynı zamanda birlikte çalışmayı mümkün kılacak işbirliği ortamının oluşturulması, yerel halkın, yerel yönetimlerin, turistlerin, sektör paydaşlarının ve hükümetin turizm için birlikte çalışması ve söz konusu destinasyona ilişkin deneyimi hem fiziksel hem de dijital ortamda zenginleştirmeleri amaçlanmıştır.

Bu yeni işbirliği ortamında Endüstri 4.0 teknolojilerinin Turizm 4.0’ın yukarıda saydığımız ilke ve hedefleriyle uyumlu olması gerekir. Turizm 4.0’ın odağında sadece turist değil yerel halk bulunmalıdır. (Starc Pecery, 2019)

Dijital teknolojilerde son 5 yıldaki büyüme %172 oldu. Bu gelişmeye göre yapay zekâ alanında %718, büyük veri alanında %699, bulut teknolojileri %122, otonom sistemlerde %109 ve nesnelerin interneti -%81 olarak gerçekleşti. Bir diğer önemli veri de 1973 yılındaki petrol krizinden itibaren global temiz enerji alanındaki büyüme 2011’e kadar yıllık ortalama %6 iken bu değişimin 2012-2017 arasında %0 olarak gerçekleştiği gerçeğidir. (WIPO)

Öte yandan Endüstri 4.0 ile ilgili olarak öncü teknolojilerden yapay zeka (AI) uygulamalarının 2030’ a gelindiğinde global ekonomiye 13.3 trilyon Euro katkı vereceği tahmin edilmektedir (Busquets, 2019). Seyahat sektörünün dijitalleşmesi de 2025’ e kadar 305 milyar dolar değer yaratabileceği belirtilmiştir (World Economic Forum, 2017). Bu tahminlere göre teknolojinin turizmde ana etken olacağını söylemek mümkündür. Covid-19 salgınına rağmen 2021 yılında başta Birleşik Devletler ve Çin olmak üzere turizm start-up şirketlerine global olarak 22 milyar dolar yatırım yapılması da bu tahminleri destekler niteliktedir.



Türkiye turizm endüstrisi için de buradan çıkarılacak sonuç yeni paradigmaya uygun olarak yeni bir anlayış kazanması ve turizm yönetimini buna göre kurgulamasıdır. Yaşanan gelişmeleri sadece turizm sektörünün dijital dönüşümü ile sınırlandırmamalıyız. Bütüncül bir stratejiyle yaşam kalitesini artıracak şekilde merkeze sürdürülebilirliği alarak turizm yönetimini yeniden tasarlamayı öncelikli hedef olarak belirlemeliyiz.  Endüstri 4.0 turizmi etkilemiş ve yeni turizm paradigmasının oluşma zeminini hazırlamıştır. Bunun yanında turizmle ilgili dünyada ve ülkemizde bakiye sorunlar da bulunmaktadır. Endüstri 4.0’ın bilgi ve veriye dayalı teknolojik çözümleri ise turizmin bakiye sorunlarının çözümünde bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

*Turizm 4.0 Seminerleri (BAKA, BAKKA, KUZKA) çevrim içi sunumumdan. 12 Nisan 2022

 

Kaynaklar:

Tourism 4.0 technologies and tourist experiences: a human‑centered design perspective, Uglješa Stankov · Ulrike Gretzel

Tourism 4.0: Challenges in Marketing a Paradigm Shift Urška Starc Peceny, Jurij Urbančič, Simon Mokorel,

Vesna Kuralt and Tomi Ilijaš

 Progress in information technology and tourism management: 20 years on and 10 years after the Internet—The state of eTourism research Dimitrios Buhalisa,  Rob Law

 Tourism and marketing - a symbiotic relationship? Chris Ryan

 World Intellectual Property Report 2022, The Direction of Innovation

https://irfanonal.blogspot.com/2021/12/turizm-2030-vizyonu.html

https://irfanonal.blogspot.com/2022/02/manila-deklarasyonu-ne-anlatyordu-dunya.html

https://tourism4-0.org/

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo