Korona salgını insanoğlunun
hareketini kısıtlayana dek turizm ve seyahat endüstrisi hızlı yükselişini
sürdürüyordu. UNWTO verilerine göre 2019 yılında 1.5 milyar insan turist olarak
seyahat etmişti. Bu rakamın yarısını Avrupalılar, çeyreğini Asyalılar oluştururken
dünyanın en büyük iki ekonomisi ABD ve Çin en çok turizm harcaması yapanlarda
da başı çekiyorlardı.
Acaba bu böyle
olmaya devam edecek mi? Yoksa, başta çevre duyarlılığı olmak üzere, turist
olarak bazı sorumlulukları üzerimize almaya başlayacak mıyız? Dünya, son yirmi
yılda dijital devrim ve sosyal medyanın etkisiyle hızlı bir seyahat trendini
yaşadı. Neredeyse her noktaya çok ucuz ücretler vererek uçabiliyor ve gittiğimiz
yerlerdeki deneyimlerimizi de başka insanlara ilham olması için paylaşıyorduk.
Böyle olunca, o çok imrendiğimiz yerlerdeki yaşamı da olumsuz etkileyip oradaki
insanların yaşadıkları bölgeleri terk etmelerine neden olduğumuz çok örnek
oldu.
“Overtourism”, korona
salgını öncesinde de gündemde olan bir konuydu ancak bu defa dünya iklim
değişikliğini de derinden hissetmeye başlayınca bu konuda acil önlemler alınması,
yeni sorumluluklar ve uygulamaların hayata geçirilmesi öncelikli konu haline
gelmiştir. Bu gelişmeler olurken insanların kendi yakın coğrafyalarına yönelip günlük
rutinlerini de daha eğlenceli ve verimli geçirme yollarını aramaları tekrar
gündeme gelebilir. Bu durum başka yerlere seyahat isteğini de azaltacaktır.
Hele ki yönetilmeyen, plajlara ve şehirlere kontrolsüz kalabalıkların akın
ettiği “turizm” döneminin kapandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Sistem bu
davranışı artık desteklemeyecektir. Herkes çok daha "sorumlu" ve "akılcı" olmalıdır...
Yorumlar
Yorum Gönder