Ana içeriğe atla

Kayıtlar

TURİZM YAZILARI -1

  Başlarken… Yaşadığımız Covid-19 salgını insanlığın sağlığını tehdit ederken başta kendi sağlığımız olmak üzere pek çok konuda farkındalığımızı da yükseltti. Söz konusu farkındalıklarımız sosyal, kültürel ve ekonomik vb. çok çeşitlidir.   Bu alanlardan biri de hayatımızda önemli yeri olan turizm ve seyahat endüstrileridir. Bu vesileyle değerini yeniden kavradığımız turizm endüstrisinin, tecrübelerimizden de yola çıkarak, gelişiminde etkili olduğunu düşündüğüm tarihsel dönüm noktalarını değerlendirerek turizmin yapısal sürecine yönelik gözlem ve düşünceleri içeren bir yazı dizisi oluştu. Yine de bu yazılarda turizm tarihini anlatma iddiası bulunmamaktadır. Bu alanda pek çok değerli çalışma vardır ve bu çalışmaların ekseriyetinin odağında, deyim yerindeyse turizmi sıçratan gelişmenin 1982 tarihli Turizm Teşvik Yasası olduğu öne çıkmaktadır.   Bu nedenle söz konusu yaklaşımın 1982 öncesi bazı önemli gelişmelerin göz ardı edilmesi gibi bir sonucu doğurması da olasıdır. İşte burada

Coğrafi İşaretler Neden Önemlidir?

  Coğrafi İşaret insanoğlunun üretimlerinin yaşadığı coğrafya ve kültürüyle bağını tescil eder. Bu anlamda yerel kültür, yerel coğrafya ve üretim biçimleri öne çıkan konulardır. Coğrafi İşaret  “güven” ve “otantiklik” ile birlikte anlam kazanır. Bu nedenle kalite, karakteristik ve izlenebilirlik Coğrafi İşaret sisteminin merkezinde yer alan unsurlardır. Ülkemizde coğrafi işaretler alanında farkındalık oluşturmak üzere kurulmuş olan YÜciTA’nın (Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı) kurucusu ve başkanı değerli bilim insanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu’nun YÜciDergi’nin 1. Sayısında yer alan “Coğrafi İşaretlerin A,B,C’si” adlı makalesinde belirtilen Coğrafi İşaret tanımı hem çok kapsayıcı hem de çok açıktır; ‘…Coğrafi İşaretler (Cİ), tüketicilerce tanınmış ve ünlenmiş ürünlerin kökeni (menşei) ile üretim yöntemlerinin güvence altına alınmasını sağlayan ayırt edici resmi kalite işaretleridir…Günümüzde Cİ’ler; kalitesi, ünü veya diğer karakteristik özellikleri belir

🕴️Basit veya fazla basit...

🕴️  Basitlik iyidir ama aşırı basitlik değil… Basit olanı severim ve basit olmaya çalışırım. Hatta yaptığım işlerde de hep basitliği hedeflerim. Leonardo Da Vinci’nin ünlü sözünde olduğu gibi “simplicity is the ultimate sofistication” aslında basitliğin zor bir şey olduğunu vurgulamış… Basit olanın anlaşılır olduğu, iletişiminin kolay olduğu kabul edilir ve bilimsel olarak da kanıtlanır. Bütün markalar, en azından en başarılılar hep basit olmaya, basit iletişim kurmaya ve basit ürünler geliştirmeye çalışırlar. Bu çok anlaşılır bir şeydir. Örneğin hemen aklımıza gelen büyük markaların logo ve sloganları da karmaşık olmaktan uzaktır. Bakıldığında, bu yaklaşımın arkasında çok büyük araştırma ve emek olduğu da görülür. Çünkü basit olan zordur aslında… Bir de “fazla basit” kavramı vardır ki bu gerçekten emek istemeyen, ucuz ve kalitesi düşük olandır. Baktığımızda fazla basitliğin, basitliğin karşıtı olduğunu anlarız. Basit olmak ne kadar arzu edilen ve ulaşılmaya çalışılan olsa da fazlası

Covid-19’un turizmde yarattığı fırsat…

  UNCTAD’ın (United Nations Conference on Trade and Development) 30 Haziran 2021 günü yayınladığı raporda, Uluslararası turizmin Covid-19 nedeniyle yaşadığı sarsıntının 2020, 2021 yıllarında Global GDP’de toplam 4 trilyon dolar kayba neden olabileceği açıklandı. Söz konusu tahmini kayıp, salgının doğrudan turizme etkisi ve ilişkili sektörlerde yaşanan etkinin toplamından oluşmaktadır. UNCTAD’ın UNWTO (United Nations World Tourism Organization) ile birlikte sunduğu raporda turizm ve yakın ilişkili sektörlerde turist hareketinin durmasıyla birlikte 2020’de uğranan kayıp 2,4 trilyon dolar olarak tahmin edilmiştir. Benzer etkinin 2021 yılında da görülebileceğin altı çizilmiştir. Raporun göstergelerine ilişkin olarak UNCTAD Genel Sekreterinin dikkati çektiği konular ise; aşılamanın çalışanları koruyacağı, negatif sosyal etkileri azaltacağı ve turizmde yapısal değişimlere ilişkin stratejik kararların verilmesi gerekliliği olmuştur. Bu noktada, salgının başlangıcında kaleme aldığım

Turizmde “Destinasyon” ne ifade eder?

  İngilizce ve Fransızcadaki “destination” kelimesinin bir turizm terimi olarak dilimize   “destinasyon” şeklinde geçtiğini görüyoruz. Latince kökü “stenare” durdurmak, dikmek, mukavim kılmak fiilinden -de önekiyle türetilmiştir. Buna bağlı olarak, destinasyon, destinasyon tanıtımı veya destinasyon yönetimi gibi terimlerle de sıklıkla karşılaşmaktayız. İngilizce kaynaklara göre “destination” kelimesinin anlamı; 1) Önceden saptanmış amaç veya mukadder olan, 2) Belirlenmiş bir amaç, önceden saptama, 3) Seyahat edilen yer veya bir şeyin gönderildiği yer, 4) Seyahat edilmeye veya uzun süreli kalmaya değer yer. Görüldüğü gibi İngilizcede “destination” kelimesi, bize göre “destinasyon”, amacı önceden belirlenerek çıkılan seyahat anlamına gelmektedir. Bu tanım, gezme, görme, ziyaret, iş, dinlenme amaçlarıyla çıkılan seyahatlerin neticesinde varılan yerleri belirtmektedir. Kısacası bir “yer” ve "deneyim" ifade etmektedir. Söz konusu ibarenin orijinal dilindeki kullanımında tur

Kriz Yönetimine Destinasyon Yaklaşımı...

  Bu platformdaki pek çok yazımda turizmde destinasyon yönetimi yaklaşımını niçin benimsememiz gerektiğini vurgulamış, sayısız faydalarını uluslararası yaklaşımlardan da örnekler vererek belirtmiştim. Günümüzde artık turizmin çok boyutlu yapısının daha iyi kavrandığını düşünüyorum. Böylece turizmi yönetmenin zorlukları da herkesin gündemine geldi. Bu hatırlatmaların hepsi Covid-19 salgını ile birlikte daha da anlam kazandı ve öne çıktı. Salgın her şeye rağmen turizmdeki değişimi hızlandırma işlevi gördü ve görmeye de devam ediyor. Turizm  odaktaki konular arasına girse de her şeyin doğru algılanıp algılanmadığı konusu tartışılabilir. Burada, özellikle destinasyon yönetimi yaklaşımı ve kriz yönetimini birlikte ele alarak gelecek turizm politikalarına ışık tutacak tecrübeleri not edebilir ve değerlendirmelerimizi yapabiliriz. Geçtiğimiz  yıl Covid-19 salgını nedeniyle yaşanan turizm sektörünün krizini değerlendirirken özellikle dikkati çekmek istediğim konu kriz yönetiminin uluslar

Bir şehir markasını müzeler üzerinden inşa edebilir mi?

  Bu soruya hiç tereddüt etmeden “evet” cevabını verebilirim. Sonra da neden bu cevabı verdiğimi açıklayan sayısız örnek gösterebilirim. Bu örnekler genelde uluslararası alandan olurken son yıllarda ülkemizdeki müzeler ve müzecilik anlayışıyla ilgili olumlu gelişmelere şahit oldukça medeniyetler beşiği Anadolu’nun müzelerinin hak ettiği yere gelmesi ve bulunduğu yeri markalaştırması da olağan hale gelecektir. Bu anlamda 2021 yılında ülkemiz adına sevindirici gelişmeler yaşandı. Avrupa’nın en prestijli müzecilik ödüllerini veren Avrupa Müze Forumu bu yıl ülkemizden 3 müzeyi ödüllendirdi. Troya Müzesi ve Odunpazarı Modern Müzesi “2021 Yılı Avrupa Yılın Müzesi Özel Ödülü” ile onurlandırılırken Bayburt Kenan Yavuz Etnografya Müzesi de “ 2021 Silletto Ödülü”nü aldı. Üç prestijli müze ve üç prestijli ödül… Şüphesiz global anlamda, British Museum, Louvre Müzesi, Ermitaj, Metropolitan ve daha pek çok müzenin ne kadar büyük koleksiyonlara ve marka değerine sahip olduğunu biliyoruz ancak b