Ana içeriğe atla

TURİZM YAZILARI -1

 


Başlarken…

Yaşadığımız Covid-19 salgını insanlığın sağlığını tehdit ederken başta kendi sağlığımız olmak üzere pek çok konuda farkındalığımızı da yükseltti. Söz konusu farkındalıklarımız sosyal, kültürel ve ekonomik vb. çok çeşitlidir.  Bu alanlardan biri de hayatımızda önemli yeri olan turizm ve seyahat endüstrileridir.

Bu vesileyle değerini yeniden kavradığımız turizm endüstrisinin, tecrübelerimizden de yola çıkarak, gelişiminde etkili olduğunu düşündüğüm tarihsel dönüm noktalarını değerlendirerek turizmin yapısal sürecine yönelik gözlem ve düşünceleri içeren bir yazı dizisi oluştu.

Yine de bu yazılarda turizm tarihini anlatma iddiası bulunmamaktadır. Bu alanda pek çok değerli çalışma vardır ve bu çalışmaların ekseriyetinin odağında, deyim yerindeyse turizmi sıçratan gelişmenin 1982 tarihli Turizm Teşvik Yasası olduğu öne çıkmaktadır.  Bu nedenle söz konusu yaklaşımın 1982 öncesi bazı önemli gelişmelerin göz ardı edilmesi gibi bir sonucu doğurması da olasıdır. İşte burada, özellikle 1950 yılı milat alınarak, ülkemizde turizmin başlangıcı olduğuna inanılan 1982 ve sonrası gelişmelerin hazırlayıcısı bir dizi kurumsal düzenlemelere ve o günlerin yaklaşımına da değinilmeye çalışılmıştır. Böylece okuyucuya yeni bir perspektif sunmak ve turizm endüstrimizi daha iyi tahlil etmeye yardımcı olmak gayesi güdülmektedir.

Kabul edileceği gibi hiçbir gelişme geçmişi değerlendirmeden tam anlamıyla anlaşılamaz. Hele ki turizm gibi kompleks yapıda bir endüstriyi tek yönlü olarak ve geçmişinden soyutlayarak değerlendirmek turizmin geleceğine yönelik olarak eksik çıkarımlar yapmamıza ve yanlış kararlar almamıza neden olacaktır.

Turizm genç bir endüstridir ve ne olduğu veya ne olmadığı hala tartışmalıdır. Ancak şurası kesindir ki; turizm insanla ilişkisi nedeniyle kompleks yapıdadır ve diğer endüstrilerden farklı özellikler gösterir. Bu yapısı gereği akademik çalışmalarda da üzerinde “interdisipliner” bir yaklaşımla çalışılmaktadır/çalışılmalıdır. Dünya genelinde turizmle ilgili bilimsel çalışma ve değerlendirmelerin arttığı dönemi 2. Dünya savaşı sonrası olarak niteleyebiliriz. Keza 1950 yılında dünya genelinde turist sayısının 25 milyon olduğunu biliyoruz. Bugün ise 1.4 milyar insanın turist tanımına uygun olarak seyahat ettiğini düşünürsek 70 yıllık bir süreçte turist sayısında 56 kat bir artışla karşılaşmaktayız. Buna paralel olarak da büyük bir endüstriden bahsedebiliriz. Ülkemizde de turizmin gelişimine yönelik çabalar aynı yıllarda sistematik hale gelmiştir.  Tarihsel olarak değerlendirdiğimizde 150 yıllık bir turizm ve seyahat kurumsallaşma sürecimizden bahsedilebilir ancak asıl 1950’lerle birlikte dünyayla paralel bir farkındalıktan söz edebiliriz. Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte turizm ve seyahat, vatandaşın sosyo kültürel gelişimini teşvik etmenin yanı sıra genç cumhuriyetin tanıtımı ve iktisadi kalkınması için bir kaldıraç görevi oluşturması nedeniyle dikkatleri çekmiş ve devletin bu yönde politika ve kurumsallaşma çabalarında yer almıştır. Bu yazı dizisinde ise söz konusu çabaları çok değerli görerek not edecek ancak şimdilik değinmeyeceğiz.  

Özellikle 1950 sonrasında ülkemizde turizmin gelişimi açısından önemli olduğunu düşündüğümüz dönüm noktalarını değerlendirecek ve böylelikle turizm endüstrimizin yakın tarihine ışık tutarak gelecek perspektifine ilişkin yorumlar yapacağız.

Bu çerçevede, 1950 sonrasında kamu otoritesince hazırlanan (çeşitli düzeylerde olmak üzere özel sektör ve sivil kuruluşların katkılarının da olduğu) ve turizm endüstrimizin gelişiminde etkili olan başlıca düzenlemeleri şöyle sıralayabiliriz;

1950, 5647 sayılı Turizm Müesseselerini Teşvik Kanunu (30 Mart 1950 tarihli Resmi Gazete)

1953, 6086 sayılı Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu (22 Mayıs 1953 tarihli RG)

1955, Turizm İşbirliği Nizamnamesi (17 Eylül 1955 tarihli RG)

1955, Türkiye Turizm Bankası

1963, Turizm ve Tanıtma Bakanlığının kuruluşu(12 Temmuz 1963 tarihli RG)

1969 tarih 6/12209 sayılı, “Turizm Gelişmesi Esaslarına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı”

5643 sayılı Turizm Yüksek Planlama Kurulu’nun “Turistik Gelişme Politika Esasları Hakkında” Bakanlar Kurulu Kararı (18 Eylül 1969 tarihli RG)

1972, 1618 Sayılı TÜRSAB'ın kuruluşu (28/09/1972 tarihli RG)

1976, Güney Antalya Turizm Gelişim Projesi (Güney Batı Antalya Kıyı Kesimi Çevre Düzeni Planı)

1982, 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu (16/03/1982 Tarihli RG)

1998, 1. Turizm Şurası

2002, 2. Turizm Şurası

2003, Kültür ve Turizm Bakanlığının kuruluşu

2004, İkinci Turizm Hamlesi

2007, 2023 Turizm Strateji Belgesi ve Eylem Planı

2017, 3. Turizm Şurası

2019, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının Kuruluşu (15/07/2019 Tarihli RG)

2021, 7334 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (28/07/2021 Tarihli RG)

Söz konusu kurumsal düzenlemeler ve gelişmeler çeşitli yazılarda incelenerek hâkim paradigmaya etkisi irdelenecek ve süreç içinde -eğer bugün turizmle ilgili olarak övündüğümüz veya yakındığımız konular varsa- taşıdığı misyon hatırlatılarak okuyucunun bugünü değerlendirmesine katkı sunulmaya çalışılacaktır.

Ayrıca önceki yazılarımızda olduğu gibi bu yazı dizisiyle de akademik araştırma ve incelemelere ilham olmak, turizm endüstrimizle ilgili strateji üretimine katkı sunmak amaçlanmıştır.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti...

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimiz...

COĞRAFİ İŞARETLER VE YÖRE (Farklı bir hikaye)

  (Fransa Bisiklet Turundan-2024) ...Ülkemizde coğrafi işaret sistemini incelemek ve eksikleri ortaya koymak çok önemlidir çünkü tadın yansıması olan yöre kavramını içselleştirmemize coğrafi işaretler aracı olacaktır. Cİ sistemini bir sacayağı olarak simgeleştirdiğimizde tescil, yönetişim ve denetim unsurlarının gereğinin eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu görürüz...  Yöre kavramı Bu yazıda Türkiye’de son yıllarda oldukça popüler hale gelen coğrafi işaretler ve buna bağlı olarak yöre kavramının ne ifade ettiği kültürel bağlamında değerlendirilerek temsil ve iletişim aracı olarak yer, insan ve ürün ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yöre tanımı TDK’da şöyledir: Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü; havali, mahal, civar. Bir değerlendirmeye göre yöre, kendine mahsus alametleri bulunan bir bölgeciktir. Böyle bir coğrafi yöre, geçmişte olmuş ve bugün olmakta bulunan olaylar ve objelerin bileşmesidir...