Ana içeriğe atla

Kayıtlar

🕴️Basit veya fazla basit...

🕴️  Basitlik iyidir ama aşırı basitlik değil… Basit olanı severim ve basit olmaya çalışırım. Hatta yaptığım işlerde de hep basitliği hedeflerim. Leonardo Da Vinci’nin ünlü sözünde olduğu gibi “simplicity is the ultimate sofistication” aslında basitliğin zor bir şey olduğunu vurgulamış… Basit olanın anlaşılır olduğu, iletişiminin kolay olduğu kabul edilir ve bilimsel olarak da kanıtlanır. Bütün markalar, en azından en başarılılar hep basit olmaya, basit iletişim kurmaya ve basit ürünler geliştirmeye çalışırlar. Bu çok anlaşılır bir şeydir. Örneğin hemen aklımıza gelen büyük markaların logo ve sloganları da karmaşık olmaktan uzaktır. Bakıldığında, bu yaklaşımın arkasında çok büyük araştırma ve emek olduğu da görülür. Çünkü basit olan zordur aslında… Bir de “fazla basit” kavramı vardır ki bu gerçekten emek istemeyen, ucuz ve kalitesi düşük olandır. Baktığımızda fazla basitliğin, basitliğin karşıtı olduğunu anlarız. Basit olmak ne kadar arzu edilen ve ulaşılmaya çalışılan olsa da fazlası

Covid-19’un turizmde yarattığı fırsat…

  UNCTAD’ın (United Nations Conference on Trade and Development) 30 Haziran 2021 günü yayınladığı raporda, Uluslararası turizmin Covid-19 nedeniyle yaşadığı sarsıntının 2020, 2021 yıllarında Global GDP’de toplam 4 trilyon dolar kayba neden olabileceği açıklandı. Söz konusu tahmini kayıp, salgının doğrudan turizme etkisi ve ilişkili sektörlerde yaşanan etkinin toplamından oluşmaktadır. UNCTAD’ın UNWTO (United Nations World Tourism Organization) ile birlikte sunduğu raporda turizm ve yakın ilişkili sektörlerde turist hareketinin durmasıyla birlikte 2020’de uğranan kayıp 2,4 trilyon dolar olarak tahmin edilmiştir. Benzer etkinin 2021 yılında da görülebileceğin altı çizilmiştir. Raporun göstergelerine ilişkin olarak UNCTAD Genel Sekreterinin dikkati çektiği konular ise; aşılamanın çalışanları koruyacağı, negatif sosyal etkileri azaltacağı ve turizmde yapısal değişimlere ilişkin stratejik kararların verilmesi gerekliliği olmuştur. Bu noktada, salgının başlangıcında kaleme aldığım

Turizmde “Destinasyon” ne ifade eder?

  İngilizce ve Fransızcadaki “destination” kelimesinin bir turizm terimi olarak dilimize   “destinasyon” şeklinde geçtiğini görüyoruz. Latince kökü “stenare” durdurmak, dikmek, mukavim kılmak fiilinden -de önekiyle türetilmiştir. Buna bağlı olarak, destinasyon, destinasyon tanıtımı veya destinasyon yönetimi gibi terimlerle de sıklıkla karşılaşmaktayız. İngilizce kaynaklara göre “destination” kelimesinin anlamı; 1) Önceden saptanmış amaç veya mukadder olan, 2) Belirlenmiş bir amaç, önceden saptama, 3) Seyahat edilen yer veya bir şeyin gönderildiği yer, 4) Seyahat edilmeye veya uzun süreli kalmaya değer yer. Görüldüğü gibi İngilizcede “destination” kelimesi, bize göre “destinasyon”, amacı önceden belirlenerek çıkılan seyahat anlamına gelmektedir. Bu tanım, gezme, görme, ziyaret, iş, dinlenme amaçlarıyla çıkılan seyahatlerin neticesinde varılan yerleri belirtmektedir. Kısacası bir “yer” ve "deneyim" ifade etmektedir. Söz konusu ibarenin orijinal dilindeki kullanımında tur

Kriz Yönetimine Destinasyon Yaklaşımı...

  Bu platformdaki pek çok yazımda turizmde destinasyon yönetimi yaklaşımını niçin benimsememiz gerektiğini vurgulamış, sayısız faydalarını uluslararası yaklaşımlardan da örnekler vererek belirtmiştim. Günümüzde artık turizmin çok boyutlu yapısının daha iyi kavrandığını düşünüyorum. Böylece turizmi yönetmenin zorlukları da herkesin gündemine geldi. Bu hatırlatmaların hepsi Covid-19 salgını ile birlikte daha da anlam kazandı ve öne çıktı. Salgın her şeye rağmen turizmdeki değişimi hızlandırma işlevi gördü ve görmeye de devam ediyor. Turizm  odaktaki konular arasına girse de her şeyin doğru algılanıp algılanmadığı konusu tartışılabilir. Burada, özellikle destinasyon yönetimi yaklaşımı ve kriz yönetimini birlikte ele alarak gelecek turizm politikalarına ışık tutacak tecrübeleri not edebilir ve değerlendirmelerimizi yapabiliriz. Geçtiğimiz  yıl Covid-19 salgını nedeniyle yaşanan turizm sektörünün krizini değerlendirirken özellikle dikkati çekmek istediğim konu kriz yönetiminin uluslar

Bir şehir markasını müzeler üzerinden inşa edebilir mi?

  Bu soruya hiç tereddüt etmeden “evet” cevabını verebilirim. Sonra da neden bu cevabı verdiğimi açıklayan sayısız örnek gösterebilirim. Bu örnekler genelde uluslararası alandan olurken son yıllarda ülkemizdeki müzeler ve müzecilik anlayışıyla ilgili olumlu gelişmelere şahit oldukça medeniyetler beşiği Anadolu’nun müzelerinin hak ettiği yere gelmesi ve bulunduğu yeri markalaştırması da olağan hale gelecektir. Bu anlamda 2021 yılında ülkemiz adına sevindirici gelişmeler yaşandı. Avrupa’nın en prestijli müzecilik ödüllerini veren Avrupa Müze Forumu bu yıl ülkemizden 3 müzeyi ödüllendirdi. Troya Müzesi ve Odunpazarı Modern Müzesi “2021 Yılı Avrupa Yılın Müzesi Özel Ödülü” ile onurlandırılırken Bayburt Kenan Yavuz Etnografya Müzesi de “ 2021 Silletto Ödülü”nü aldı. Üç prestijli müze ve üç prestijli ödül… Şüphesiz global anlamda, British Museum, Louvre Müzesi, Ermitaj, Metropolitan ve daha pek çok müzenin ne kadar büyük koleksiyonlara ve marka değerine sahip olduğunu biliyoruz ancak b

(Bugünlerde) Turizm İletişim Stratejisine Yaklaşım Örneği

  Nostalji... Yaşadığımız şu zor günlerde nostalji duygumuzun arttığına şahit oluyoruz. Son zamanlarda yapılan araştırmaların sonuçlarına göre seyahatin kısıtlı olduğu salgın günlerinde insanların eski anılarını belgeleyen video ve fotoğraflara ilgilerinin arttığı anlaşılmış. Bunu kendi davranışlarımızda da görebiliriz. En basit deyimiyle “özlem” duyuyoruz; sevdiklerimizle birlikte olmayı, seyahat etmeyi, güzel anlar yaşamayı özledik… İnsan alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemeyen bir varlık. Bir önemli özelliği de “deneyim” arayışı ve bunu tetikleyen “merak” güdüsü. Bu durumu turizm ve seyahat ile ilişkilendirdiğimizde, bilhassa turizm iletişimi açısından bakarsak, şu anda nasıl bir iletişim stratejisi izlememiz gerektiğini belirleyebiliriz. En azından stratejiye katkı sağlanabilir. Belirttiğim gibi insan alışkanlıkları ve merakının dürtüsüyle hareket etme eğilimindedir. Nostalji duygusunun da yaşadığımız şartlarda çok yoğun olduğunu düşündüğümüzde şu anda insanların belleklerinde

Markalara Çağrı! (Brand Finance 2021 Değerli Markalar Raporu üzerine…)

  Londra merkezli marka strateji ve danışmanlık firması Brand Finance Global 500, 2021 raporunu açıkladı. Raporda öne çıkanlar, 5 yıl aradan sonra Apple en değerli markalar sıralamasında birinci sırada gözüküyor. Buna göre; “yeni teknolojiler” marka değerini belirleyen faktör olarak belirtiliyor. Tesla’nın geleneksel otomobil markalarını geride bırakarak %158 ile en yüksek değer artışı oranını gerçekleştirdiğini görüyoruz. “Yeni normal” zamanında e-ticaret firmaları öne çıkmış durumda. Alibaba.com marka değerini ikiye katlamış görünüyor. Zincir marketler de eve dağıtım servisleri nedeniyle yükselişteler. Geleneksel medya markalarının listede gerilemesi devam ederken dijital yayımcılar listede tırmanışta. Bu dönemde en hızlı marka değeri kaybeden sektörlerden bir diğeri de havayolları şirketleri oldu. Doğal olarak salgın şartlarında konaklama markaları da negatif etkilendi ve Marriott ve Airbnb yaşadıkları kayıpla listeden çıkmış oldular. Pandemiyle birlikte teknoloji markalarının ü