Ana içeriğe atla

UNWTO GASTRONOMİ TURİZMİ FORUMUNUN ARDINDAN…‘KÖKLERE DÖNMEK’

 



Bu yıl sekizincisi gerçekleştirilen UNWTO Gastronomi Turizmi Forumu 5-7 Ekim tarihlerinde İspanya’nın San Sebastian şehrindeydi. Geçen yıl Japonya/Nara, evvelki yıl da Belçika/Bruges’de gerçekleşen forumlarla ilgili yazılarımın devamı niteliğinde bu yıl da San Sebastian Forumunu yorumlamayı, gastronomi turizmine ilişkin iyi strateji ve uygulamalara dikkat çekmeyi amaçlıyorum.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki UNWTO’nun odak konularından biri olan gastronomi turizmiyle ilgili olarak Basque Culinary Centre (BCC) iş birliğiyle gerçekleşen forumların gastronomi ve turizm alanlarında değer zincirinde yer alan tüm paydaşlar için yol gösterici bir işlevi olmaktadır. 

Gelelim bu yılki temaya; “Köklere dönüş”. Turistlerle (tarımın) üreticilerin etkileşimini sağlayarak yerel kalkınma, kültürel mirasın korunması, sürdürülebilirlik, inovasyon ve dijitalleşme alanlarında ilerleme kaydederek turizm deneyimini zenginleştirmek odağa yerleştirilmiş. Bu tema çerçevesinde gastronomi ile turizmin etkileşimini sağlamak için turizm deneyimi, gastronomi, dijital teknolojiler ve üreticiler arasında SİNERJİ oluşturacak yaklaşım ve pratikler anlatıldı. Üretim ve üreticinin adeta kutsandığı sinerjik ilişkide coğrafi işaretler de kültürün ve kimliğin en güçlü ifadeleri olarak belirtiliyor.

Üreticiler yörelerimizin bekçileridir; ürünlerimizi, üretim geleneklerimizi, kültürümüzü yani KİMLİĞİMİZİ korurlar, coğrafi işaretler de bunun tapusudur.

Burada dikkatimi çeken ve hayati olarak niteleyeceğim konu ise; birlikler/ittifaklar. Her başarı hikâyesinin arkasında yatan unsurun yönetim ve yönetişim konusu olduğu anlaşılıyor. Birlikler, üreticilerin sürecin en önemli parçası ve koruyucu olması bakımından çok önemli. Bu nedenle ülkemizde üretimin yeniden tasarımında üreticilerin birliği ve üretimin garantisi olarak işlevsel kooperatifçiliği ele almamız gereğini notlarımız arasına almalıyız. Burada coğrafi işaretler için bir küçük parantez açmam gerekirse; tescilin sonrasında yönetim ve yönetişim konularına önem vererek üreticilerin inisiyatiflerini artırmasını sağlayacak yapılar kurulması yararlı olacaktır.

Forum sırasında gerçekleştirilen online ankette üreticilerle şefler arasındaki ilişkide öne çıkan konular; üreticilerin kazanç beklentisindeki azalış, lokantaların mevsimselliğe saygı duymaması, üreticilerin konsantrasyon eksikliği, yerinden ve az miktarda tedarikin pahalılığı oldu. Gastronomi turizminin geleceği ile ilgili problemler; çevresel sürdürülebilirlik, otantik ürünlerin azalışı, paydaşlar arası koordinasyonsuzluk, kalabalıklar, personel yetersizliği olarak sıralandı.

Bu seneki forum’da olumsuz olarak bahsedebileceğim tek şey ise, geçen yıl Nara’da yapılan forum için çok üst seviyede bir web sitesi hazırlanmış ve çevrimiçi katılımcıların etkileşimi de çok iyi tasarlanmıştı; katılımın yoğunluğunu da olumlu etkileyen bu durum San Sebastian için maalesef geçerli değildi.

Foruma ev sahipliği yapan Bask Bölgesi, San Sebastian şehri dünyaca ünlü bir gastronomi turizmi destinasyonudur. Bununla ilgili felsefe açıklanırken; topraklarını, denizlerini ve hayvanlarını korumanın önemi vurgulanıyor, böylece otantik ürünleri elde ederek eşsiz gastronomi deneyimini yaratıyorlar. Başarıyı ise kolektif hareket ve bunu sağlayacak örgütlenmeye bağlıyorlar.

Forumun başlıca çıktıları:

1)     Gastronomi turizmi yükselişte ve gastronominin prestiji artıyor.

2)     Her alanda sürdürülebilirlik, özellikle yiyecek israfını önlemek gerekli.

3)     Ziyaretçilerin şehir merkezlerinin dışına, kırsal alana çıkması teşvik ediliyor.

4)     Afrika için gastronomi turizmiyle ilgili yol haritası hazırlanıyor.

5)     Tarım turizmi canlandırılmalı.

6)     Yönetim ve koordinasyon; Hedef birliği oluşmalı.

7)     Gelenekleri korumalı, mirasa sahip çıkarak özellikle köklerle bağlar güçlenmeli.

8)     Eğitim; her alanda ve her kademede şart.

9)     Güçlü hikâye anlatımı; abartmadan ve yanıltmadan.

10    Köklere saygı; ÜRETİCİLER HAYATIN KORUYUCULARIDIR.

Gelecek sene forum Manama, Bahreyn’de yapılacak, böylece ilk defa Ortadoğu’ya taşınacak. Buradan ilgili destinasyonlarımıza çağrı yaparak ülkemizdeki gastronomi festivallerinin uluslararası iş birliği boyutunu derinleştirmek, iyi strateji ve uygulamalardan faydalanmak için UNWTO Dünya Gastronomi Turizmi Forumuna ev sahipliği yapmak konusunda istekli olmalarını önerebilirim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi