WTTC (World Travel & Tourism Council) Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi’nin global zirve toplantıları Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde 28 Kasım- 1 Aralık 2022 tarihlerinde yapıldı. Turizm endüstrisinin önce gelen uluslararası kuruluşunun bu zirvesini 3000 civarında katılımcı ve daha fazla çevrim içi izleyici takip etti. Ben de çevrim içi olarak izlemeye çalıştığım bu önemli zirve toplantılarında öne çıkan konuları derleyerek turizm sektörümüz için bir yorumda bulunmak istedim: Değişmeyen bir şey varsa o da seyahat severlerin değişen talepleridir. İnsanların deneyim talebindeki değişimin turizm ve seyahat endüstrisine yeni formunu vermeye başladığını söyleyebiliriz. Hepimizin hissettiği gibi satın alma davranışlarında, otantik ve yerel deneyimlere doğru değişim son yıllarda hız kazandı. Böylece turizm üzerinde önemli değişimler tetikleniyor ancak bu yeni bir durum değil! Turizm nispeten yeni bir endüstri olarak insana ve buna bağlı olarak toplumsal değişimlere çok hassas ve buradaki değişimlere kendini uyarlayan bir olgudur.
Turizmi ulaşılabilir ve küresel yapan itici güç
bizzat inovasyondur, yani değişimdir, yeniliktir. Buharın gücünün ulaşımı
kolaylaştırdığı 18. yüzyıldan beri yaşadığımız tüm inovasyonlar insan
davranışlarında ve toplumda değişimi getirmiş ve buna bağlı olarak da turizm değişmiştir.
Şimdi de, Endüstri 4.0 döneminde bir bakıma Turizm 4.0’ı yaşıyoruz ve dijital
teknolojilere bağlı olarak turizmi yeniden düşünüyoruz. Artık insanlığın global
hedeflerini yönelttiği 2030’a doğru “güçlü tüketici”, emtialaşan “bağlantı” ve “kişiselleşen”
deneyimden bahsediyoruz.
Bu çerçevede WTTC
panellerinde öne çıkan açıklamalarda: Turizm ve seyahatin global ekonomideki
önemi artarak devam ediyor. (Bilindiği gibi pandemi öncesinde bu sektörlerin
büyüme hızı diğer sektörlerin neredeyse iki katı idi) İnsanlar gelirlerinden
giderek daha fazla bir oranı aktivite ve deneyim odaklı olarak harcıyorlar. Bu
durumda artık karar verilen şey; nereye gidileceği değil, ne yapılacağı
olmaktadır. Örneğin, uçurtma sörfü yapmak isteyen biri bu deneyimi en iyi yaşayacağı
destinasyona gitmektedir.
Turizm yaşadığı değişim
sürecinde çok daha kişiselleşmiş, yerelleşmiş ve deneyime odaklanmıştır, diğer
bir deyişle küçülmüştür. Buna göre de turizm algımızı oluşturan düşünce yapımızı
kalite ve sürdürülebilirliğe doğru değiştirmemiz gerekmektedir. Endonezya’nın
Bakanı bu durumu şöyle izah etti; 3 S algımız artık başka bir 3 S algısına
evriliyor: Huzur, dinginlik ve sürdürülebilirlik (serenity, spirituality, sustainability).
Sektörün anlaması beklenen durum ise değişen bir müşterinin olduğu ve değişik
şeyler sunulması gerektiği.
Yaşananları Accor
Grubunun CEO’su, son 50 yıldır “Yeni
Dünya”ya göre yaptığımız işlerimizi artık “Daha iyi Dünya” için tasarlamalıyız
diye yorumluyor.
Turizmde “network”
anlayışının önemi bir kez daha vurgulanarak kamu-özel sektör işbirliğinin altı
çizildi. Bu arada içinde bulunulan ekonomik durağanlığın turizm sektörünü
pandemi kadar derin etkilemeyeceği de belirtildi.
Toplantılara ev sahipliği
yapan Bakanın belirttiği konu ise bence çok dikkat çekiciydi; turizmin ulusal
bir uzlaşıyla yönetilmesi gerektiği, odaklanma vurgusu yapılarak herkesin aynı
amaç, aynı plan üzerinde çalışarak krizlerin atlatılabileceğini söyledi.
Aslında toplantılarda öne çıkan konu dijital dünyanın değiştirdiği insan davranışları ve buna bağlı endüstri reaksiyonları olsa da odaklanılması gereken konu turizm yönetimidir. Ben de bu konuyu Daha iyi bir turizm endüstrisini nasıl tasarlarız? sorusuna cevap aradığım bu ay çıkacak ikinci kitabım Turizm 2030'da irdelemeye çalışıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder