Ana içeriğe atla

2023'ü karşılarken Turizm için Yeni Tasarım

 


Bu yılın son yazısını geleneksel bir şekilde yeni yılın umutlarına adamak uygun olacaktır.

Turizm sektörü olarak son üç yıldır hem global hem de yerel anlamda oldukça sıkıntılı yeni bir dönemi yaşıyoruz. Bu döneme Covid-19 pandemisi ve süregelen sonuçları damga vurdu. Öncelikle, 2020 yılında beklenmedik ve eşi görülmedik –en azından yaşayan neslin görmediği- bir pandemi sonucunda aniden duran ve %80’lere varan ekonomik kayıplar yaşayan global turizm endüstrisinin 2021 yılının belirsizliği içinde direncini, 2022 yılında da temkinli bir iyimserlik içinde yeniden başlayan turizm hareketini yaşadık.

Bugün itibariyle global turizm endüstrisi 1 milyar turist rakamına ulaşmış olsa da 2019 yılında erişilen 1.4 milyar seviyesine henüz ulaşamadı. Benzer bir şekilde havacılık sektörü de 2022 yılında yoğun bir yıl yaşamakla beraber otorite kurumlarca pandemi öncesi seviyelere önce 2024 ve sonra revize edilen öngörülerde 2026 yılında ulaşabileceği belirtiliyor.

Ülkemiz açısından değerlendirecek olursak, beklendiği gibi kaliteli bir hizmet ve ürün denklemini uygun fiyatla sunma avantajı 2022 yılında 50 milyon yabancı turistin ağırlanması ile sonuçlandı. Otellerimizin kısa vadeli kriz yönetimi işledi ve benzer krizlere alışkın olan sektör kendi idamesini sağlayabildi. Bu durumun ülke olarak sürdürülebilirliği ise üzerinde düşünülmesi gereken önemli konular arasında yer alıyor. Adeta belirsizlik içinde yaşamaya alışmış turizm sektörümüzü tarif eden en yerinde niteleme ise survivor olmalı diye düşünüyorum, büyük bir felaketi atlatıp hayatta kalmayı başardılar. Bir bakıma hepimiz öyleyiz...

Peki, bu durum daha ne kadar sürer? Hayatta kalma durumu…

İyimser olmak lazım ancak yine de tedbiri elden bırakmadan yeni tasarımlara çalışmak gerektiğini düşünüyorum. Turizm sektörümüze dair problemlerimizi ve ihtiyaçlarımızı tartıştığım ve bunlardan yola çıkarak turizm yönetimimize ilişkin yeni bir tasarım önerisi yaptığım Turizm 2030 kitabını tam da bu nedenle yazdım. Bu kitap Cumhuriyetin 100. yılında, aynı zamanda Turizm ve Tanıtma Bakanlığının 60. kuruluş yıldönümü ve tabi ki sektörün sivil toplum kurumsallığının da 50. yılında bahsettiğim kaygılarla ortak bir çabayı başlatma fikrinin altını çiziyor

Tüm iyi niyetler ve iyimserlikle 2023 yılının güzellikler getirmesini dilerim.

https://play.google.com/store/books/details?id=Fx6gEAAAQBAJ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo