Günümüzde her destinasyon
daha iyiye ulaşmak ve rakiplerinin arasından sıyrılmak için uğraş veriyor. Bu
amacı elde etmek için gastronomi turizmini araç olarak kullanan
destinasyonların başarı hikâyeleri ise diğer destinasyonlara ilham verecektir.
Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve Bask Culinary Centre (BCC) işbirliği ile 7. Gastronomi Turizmi Forumu 13-15 Aralık 2022 tarihleri arasında Japonya’nın Nara şehrinde gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl Belçika’nın Brugge kentinde gerçekleşen 6. Foruma sanal katılım sağlamış ve bu yılki forumu da sabırsızlıkla bekliyordum. Beklentim boşa çıkmadı ve mükemmele yakın bir organizasyonla (sanal izleme olanakları) forum gerçekleşti.
https://www.unwto.org/7-unwto-world-forum-on-gastronomy-tourism
Forumun ana teması insanlık
ve gezegenimiz için gastronomi turizmi; yenilik, güçlendirme ve koruma olarak
belirlenmiş. Alt temalar ise turizmde kadının, gençlerin ve sürdürülebilirliğin
desteklenmesi olarak ifade edildi.
Nara, Japonya’ya bir
dönem (8. y.y.) başkentlik yapmış tarihi, kültürü ve doğası ile öne çıkan 367
bin nüfuslu bir şehir. Eski Nara olarak bilinen merkez ise UNESCO Dünya Mirası
Listesinde yer alıyor. Japonya’nın 5. en çok ziyaret edilen destinayonu.
Dünya 7. Gastronomi
Turizmi Forumu programının geniş özetine UNWTO’nun web sitesinden
ulaşılabilir. Ben bu yazıda özellikle dikkatimi çeken iki olaydan bahsetmek
istiyorum. Birincisi Nara Valisinin sunumu, ikincisi ise bizi de ilgilendiren
bir başarı hikâyesi.
Nara şehrini yönetenler kendilerine
bir soru sormuşlar; turistlerin Nara’da daha uzun kalmasını nasıl
sağlayabiliriz? Bu soru yeni bir soru değil, hemen hemen her destinasyonun
kendine sorduğu bir soru ancak başarılı sonuca ulaşmak için farklılık
yaratılması gerekiyor. Şimdi Nara’nın yarattığı farklılığı görelim:
Kendilerine sordukları soruya verdikleri cevap gastronomi turizmi olmuş. Bu
cevabın ardından deyim yerindeyse kolları sıvamışlar ve oluşturdukları
stratejiyi izleyerek planlarını gerçeğe dönüştürmeye başlamışlar. Kendi hikayelerini
6A diye özetledikleri araçlarla açıklıyorlar. APPETİTE, ACCOMMODATION,
AMUSEMENT, ATTRACTION, ACCESS ve ACHAT (fr.) Altı tane İngilizce terimin içine
neden Fransızca bir terim yerleştirdiklerini anlamadım ama onun da ACQUSITION
olduğu anlaşılıyor. Stratejilerini gerçekleştirmek için araçlarını
netleştirdikten sonra tıpkı bir takım oyununu yönetir gibi dengeli bir şekilde
bütün sürecin sağlıklı işlemesini sağlayacak YÖNETİM kavramına vurgu yapılıyor.
Projeler;
EĞİTİM: topraktan tabağa
inisiyatifi geliştirerek tarım ve aşçılık eğitimine önem veriliyor. Ürünlerin
yetiştirilmesi ve gastronomi konusunda gelecek kuşakların eğitimi en önemli
konu olarak görülmekte. Tarım yönetimi de bu yaklaşımda önem verilen konular
arasında sayılıyor. Mutfak liderleri belirlenerek gastronomi değer zincirindeki
herkesin eğitilmesi için çaba gösteriyorlar.
SEBZE-MEYVE HALİ’NİN
YENİDEN TASARIMI: Tasarım yönetimi çalışmalarımdan dolayı benim en fazla
dikkatimi çeken konu bu oldu. Merkezinde insanın olduğu her tasarım çalışır ve
maksimum faydayı sağlar. Bu amaçla şehrin merkez halinin sadece ürünlerin
olduğu bir yer olmaktan çıkarılıp kültür ve spor merkezine de dönüştürülmesi
gerçekten iyi bir fikir. Sadece toptan satışların yanında perakende satışların
da olması insanların buraya gelmelerini özendirecektir. Yiyecek ürünleriyle
birlikte kültür ve sporun birlikte düşünüldüğü bir merkez yaratılmış.
MICHELIN REHBERİ: Şehirde
çeşitli kategorilerde toplam 101 restoranın Mıchelın Rehberinde yer alması
iletişim ve pazarlama için ayrıca vurgulanıyor.
GASTRONOMİ TURLARI:
İnsanların Nara’nın yemekleriyle birlikte doğal güzelliklerini ve yaşam tarzını
da deneyimleyebilecekleri ve görebilecekleri farklı turlar planlanmış.
Evet kısaca, bir
gastronomi destinasyonun insanların ilgisini çekebilmek ve deneyimini
özelleştirebilmek için yönetim vurgusu yaparak basit, yenilikçi, korumacı,
istikrarlı ve kapsayıcı bir yol haritasını görmüş olduk.
Gelelim bahsedeceğim
ikinci başarı hikâyesine; UNWTO yeni bir inisiyatif ile son üç yıldır
Global Gastronomy Startup Competition adı altında bir yarışma düzenliyor. Forum
sırasında, finale kalan altı projenin sunumları da yapılarak birinci ilan
edildi. Bu yılki yarışmanın birincisi Japonya’dan Byfood girişimi oldu. Japonya’ya
2015 yılında e- business management alanında yüksek lisans yapmak için gelen
Serkan Toso adlı Boğazaiçi mezunu bir gencimizin Japonya’daki güçlü gastronomi
kültürünü görüp sistemdeki bariyerlerin de farkına varmasıyla –dil bariyeri ve
restoranların eski rezervasyon geleneklerini sürdürmeleri vb.- 2018 yılında
önce Tokyo by food adlı rezervasyon platformunu kuruyor ve ardından bu
inisiyatif büyüyerek milyonlarca dolarlık iş hacmi yaratan byfood’a dönüşmüş.
Bu inisiyatif güçlü bir sosyal platform da oluşturmuş ve şu ana kadar dünyanın
başka bölgelerinde verilmek üzere 380 bin okul yemeğini de finanse etmiş. Japonya’da
uzun Covid salgın dönemini de değerlendirerek restoranlara danışmanlık ve
dijital pazarlama hizmetleri sunmuşlar. Güçlü yemek kültürü ve bu konuda kamu destekleri
olan ülkeleri de genişleme hedeflerinin içine dâhil etmişler. Ne diyelim!
Tebrikler… https://www.byfood.com/
Ülkemiz de birçok değerin anavatanı olarak köklü bir gastronomi geleneğine sahip ve bu alanda pek çok iyi proje de gerçekleşiyor. Çabalarımızın yerini bulması açısından, önceki yazılarımda belirttiğim gibi, stratejik yaklaşımı ve tasarım yönetimini önemsemeliyiz.
Bu yıl da pek çok şehrimizin gastronomi turizmi ile ilgili festival vb. faaliyetlerine şahit olduk. Genellikle “copy-paste” etkinlikleri görmek bu alanın geleceği ile ilgili ikaz niteliğindedir diye düşünüyorum. Burada konuyu derinleştirmeden belki bir önerim olabilir. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağında gastronomi alanında yer alan şehirlerimiz başta olmak bu alanda kendisine bir hedef belirleyen şehirlerimizin gelecek yıllarda –mümkün olan en kısa zamanda- UNWTO ve BCC ile işbirliğini geliştirerek Dünya Gastronomi Turizmi Forumuna ev sahipliği yapması destinasyonlarımızın gastronomi turizminin tasarımına katkı sunacaktır.
https://youtu.be/fLjYFC6VXPM
Yorumlar
Yorum Gönder