Ana içeriğe atla

Coğrafi İşaretler ve Blok Zinciri


 



Coğrafi İşaretler (Cİ) tüketicilerce tanınmış ve ünlenmiş ürünlerin kökeni (menşei) ile üretim yöntemlerinin güvence altına alınmasını sağlayan ayırt edici resmi kalite işaretleridir. İnsanoğlunun üretimlerini yaşadığı coğrafya ve kültürüyle bağını tescil ederler. Bu anlamda yerel kültür, yerel coğrafya ve üretim biçimleri öne çıkan konulardır. “güven” ve “otantiklik” ile birlikte anlam kazanırlar. Bu nedenle kalite, karakteristik ve izlenebilirlik Coğrafi İşaret sisteminin olmazsa olmazlarıdır.

Diğer yandan blockchain ise günümüz dijital çözümlerinden olup internetin “bilgi” için gördüğü işlevi “işlemler” için üstlenir. Blockchain en basit anlatımıyla paylaşılan hayali bir defter olarak teknolojik bir çözümdür: İş sürecindeki “işlemleri” ve “değerleri” kayıt altına alan şeffaf, kesin bir ortamdır.

Sistem içindeki bütün taraflar için “güven” oluşturur. Süreç içinde yapılan her işlemi sakladığı ve sonraki işlemlere veri oluşturduğu için bir zincir gibi algılanır.

Blockchain sistemi ile Coğrafi İşaret sisteminin buluştuğu ortak nokta ise her iki sistemin de merkezinde yer alan gereklilik ve değerlerdir: Menşe, otantiklik ve kalite

Coğrafi İşaret sistemi de tüketicinin güveni üzerine kuruludur. Bu da sadece yetkin bir belgelendirme ve kontrol –denetim- ile mümkün olur. Böylece Coğrafi İşaret tescilinin doğası ve anlamı güven ve otantiklik ile oluşur. Ayrıca “izlenebilirlik” de bu sisteminin tamamlayıcı unsurudur.

Bu noktada Cİ için vazgeçilmez bir unsur olan denetim ve izlenebilirlik gerekliliği Blockchain uygulamaları tarafından zaman, para ve işgücü tasarrufu yapılarak bir yönetişim çözümü olarak sunulmaktadır.

Cİ sisteminin üç sac ayağını tescil, yönetişim ve denetim olarak belirtirsek, Türkiye’de özellikle yönetişim ve denetim kısımlarında büyük problemler olduğu görülmektedir. Ülkede 990 ürün tescil edilmesine rağmen -özellikle üretici tarafında Cİ bilincinin oluşmadığı görülmektedir. Bu durum yönetişim ve denetim unsurlarının da yerine getirilememesinde önemli rol oynamaktadır. Yani tescil edilen bir Cİ ürün sistemin aksayan unsurları nedeniyle iç ve dış pazarda yeterli değerlemeyi görmeyip beklenen katma değeri oluşturamamaktadır. Halbuki başta fındık, incir, kayısı, kiraz, zeytinyağı, antepfıstığı, kestane, mandalina vb. dünya üretiminde ilk sıralarda olduğumuz pek çok ürünümüz bulunmaktadır ve Cİ tescilleri konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Ancak Cİ yönetişimi ve denetimi ülkemizde henüz yerleşmediğinden söz konusu ürünlerin markalaşma, pazarda tutunma ve sürdürülebilirlik problemleri çözüm beklemektedir.

Blockchain uygulaması Cİ sisteminde teknolojik bir çözüm olarak yukarıda bahsedilen problemleri çözecek ve bu konuda hem yönetişim ve denetim sistemini garanti ederek hem de ürünlerin değerlenmesini sağlayarak ürünlerin ekonomik getirisini artıracak Blockchain - Cİ Yönetim Sistemini oluşturacaktır.

Bir öneri: Ülkemizde Coğrafi İşaretlere ilişkin farkındalığın artması için çok önemli çalışmalar yapan sivil toplumun öncü kuruluşu YÜciTA’nın (Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı) ısrarla önerdiği Türkiye Cİ Enstitüsünün kurulması coğrafi işaretler alanının sorunlarının çözümüne büyük katkı sağlayacaktır. Bu noktada blockchain vb. teknolojik çözümler ise söz konusu farkındalığa katkı sunabilir.

Kaynakça:

Blockchain and Geographical Indications; A naturel fit. S. Aronzon

Study on economic value of EU quality schemes, geographical indications (GIs) and traditional specialities guaranteed (TSGs) final report. EU Commission, AND Int.

Kayısı ürün raporu, 2017. Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü

Blockchain for dummies 3rd. Limited edition IBM, M. Gupta

Marketing cheese tourism in global tçmes. Jomat. F. Fuste Forne

Coğrafi İşaretlerin A,B,C'si, YÜciDERGİ 1. Sayı, Prof.Dr. Y. Tekelioğlu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi