Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bilbao nasıl başardı?

  Geçmiş yüzyılda kasvetli, işi olmayanın uğramadığı bir endüstri şehri olan Bilbao’nun son çeyrek yüzyılda yaşadığı dönüşüm kültür endüstrisine yapılan yatırımların turizmi de nasıl beslediğinin –dönüştürdüğünün ispatını gözler önüne seriyor. Tasarımıyla ünlü Guggenheim Çağdaş Sanat Müzesi, bir şehrin kendini yeniden konumlandırmasının ve böylece markalaşmasının (kalkınma çabalarının) bir anıtı niteliğindedir. Müze aynı zamanda Bilbao’nun endüstri 1.0’dan modern zamanlara evriminin en önemli itici gücü; turizmin de kültür endüstrisi etkisiyle deneyim ekonomisini yakaladığı bir seviyeyi gösteriyor. Bilbao’nun hikayesi incelendiğinde; başarısında kurumlar arası iş birliği ve yatırımların yükseldiği bir ortamda kolektif hareket edilerek kültürel alt yapı yatırımlarının sadece kültürel sonuçlar doğurmadığını görüyoruz. Müze’nin de; geçen süre zarfında toplam 25 milyon ziyaretçi aldığı, şehrine 6.5 milyar Euro gelir yaratarak bölge ekonomisinin %6.5’ine denk gelen bir ekonomik büyükl

Cİ* Ürünleri gizli hazine olmaktan çıkartın!

  Coğrafi işaretli ürünler, adından da anlaşılacağı gibi coğrafyaya özgü ürünlerdir. Yöre ’ye hastır ve kimliği yansıtırlar; coğrafi, tarihi ve geleneksel, doğal ve tabi ki beşeri boyutlara sahiptir. Son yıllarda ülkemizde oldukça popüler olan coğrafi işaretli ürünler her yörenin kendini keşfetmesinin de bir bakıma aracı oldu. Yörelerimiz adeta bir yarışın içinde ve ürünlerinin coğrafi işaret tescilini gerçekleştirmek için çalışıyorlar. Türk Patent verilerine göre şu an 1456 adet tescil edilmiş ürünümüz bulunmaktadır, ayrıca Avrupa Birliği nezdinde 13 tescilli coğrafi işaretimiz var ve ilan aşamasında 5, inceleme aşamasında da 39 ürünümüz sırada. Kısaca söylemek gerekirse biz coğrafi işareti çok sevmiş görünüyoruz. AB’de bir yıl içinde gerçekleşen tescil sayısına biz neredeyse 1 ayda ulaşıyoruz. Peki, yöre kalkınmasında önemli işlev gören, sosyal, kültürel, ekonomik pek çok fayda sağlayan coğrafi işaretleri sevmenin yanında doğru anlayabildik mi? Bu soruya cevap verebilmek için coğ

2030’a DOĞRU TURİZMİ YENİDEN TASARLAMAK

  Tur izm globalleşmeye, barışa, ekonomik ve sosyal gelişmeye katkı veren bir endüstri kolu olarak kabul edilmektedir. Böyle olunca dünya değişirken, yeni paradigmalar kurulurken turizmi yeniden düşünmek ve tasarlamak gündemimizde yer almalıdır. Bildiğimiz ve yaşadığımız turizm olgusunun sandığımızın ötesinde etkileşimi ve sonuçları bulunuyor. Bu nedenle global olarak BM’nin 2030 amaçları uyarınca belirlenen hedeflere ulaşmak ve ülkemiz açısından da potansiyelimizi değerlendirmek ile ilgili olarak turizm endüstrisinin yeni tasarıma ihtiyacı olduğunu düşünmekteyiz. Öncelikle turizm endüstrisinin kısa tarihini ve gelişimini hatırlamakta fayda var: Endüstri devriminin başladığı ülke olan İngiltere’de bilimsel gelişme ve icatlara paralel olarak ulaşımda da bir devrim yaşanmış ve 1830 yılında Liverpool-Manchester arasında işleyen trenler yolcu taşımaya da başlamıştır. Bu gelişmenin ardından Thomas Cook adlı bir girişimci insanları gezi amacıyla önce İngiltere ve İskoçya içinde, sonra da

Kültür Yolu Festivalleri Başladı.

  Turizm endüstrisinin en büyük partneri konumunda bulunan kültür ve kültür endüstrileri Kültür ve Turizm Bakanlığının da ana faaliyet alanıdır. Bakanlığın kuruluş stratejisi, bir yönüyle, dünyadaki örnekleri gibi kültür ve turizm sinerjisini oluşturma ve turizmin olası problemlerini sorumluluk ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun biçimde yönetebilmeyi amaçlamıştır. Bu yönde başarı ve başarısızlık detaylı araştırma ve değerlendirmeler neticesinde ortaya çıkar ancak global anlamda turizmin zaman zaman içine düştüğü kavramsal ve yapısal problemler günümüzde de en önemli tartışma konusu olmaya devam ediyor. Söz konusu güçlükleri aşmanın önemli bir yolu da yerel kültüre değer vererek, çevreye karşı sorumlulukları göz ardı etmeden disiplinler arası bir çalışma ve faaliyet alanında iş birliği ilkesiyle hareket edebilmeyi içselleştirmektir. Bu amaç ancak iyi yönetişim ortamında tasarlanan bir yönetim anlayışıyla gerçekleşebilir.  Kültür ve turizmin iş birliği alanlarının en önemlilerinde

ÖNCE LİVERPOOL, ŞİMDİ VENEDİK!

  Liverpool ve Venedik şehirlerinin pek çok ortak özelliğini sıralamak mümkündür; orta çağdan itibaren önemli ticaret ve liman şehirleri oluşları en başta gelen ortak özellikleri olarak belirtilebilir. Bu konumlarının yarattığı zenginlik, özellikle Liverpool’un, Manchester ile beraber endüstri devriminin başladığı yer olması, Venedik’in ise İpek Yolu’nun Avrupa’daki kavşak noktası olması ve daha pek çok tarihi, kültürel, ekonomik alanda öne çıkan özellikleri iki şehri dünyanın en bilinen destinasyonları yapmıştır. Bu önemli miras günümüz şartlarında da devam etmektedir. Liverpool bir kültür şehri olarak öne çıkarken, Venedik ise dünyanın en çok ziyaret edilen şehirleri arasındadır. Kültür ve turizm endüstrileri bu iki şehir için çok önemlidir. Liverpool ve Venedik’in bir diğer önemli ortak özelliği ise UNESCO Dünya Miras Listesinde olmalarıdır. Daha doğrusu 2021 yılına kadar öyleydi. UNESCO DML’ye 2004 yılında “Deniz Ticaret Şehri” özelliği ile giren Liverpool’un yeni yapılaşmaları

Pazarlama ile Markalaşma Arasındaki STRATEJİK Fark

  Pazarlama ile markalaşma (markalaşmayı itibar yönetimi ve yönetişim kavramlarına yakınlaştırıyorum) arasında stratejik bir fark var. Birbirinin yerine kolaylıkla kullanılan, çoğu zaman karıştırılan ancak aralarında önemli farklar bulunan iki kavram; markalaşma mı? pazarlama mı? Siz hangisini tercih edersiniz? Aralarındaki fark nedir? Destinasyon örgütlerinin odağı hangisine yoğunlaşmalıdır? Bu kavramlar ülkemizde nasıl algılanmaktadır? Bütün bu sorular çok önemli ve açıklama ihtiyacı bulunmaktadır. Ancak bir önemli konu var ki, başta onu belirtmekte fayda var: Markalaşma stratejiyi öncelerken ve ona odaklanırken, pazarlamanın önceliği taktikler olmaktadır. Bir nevi kısa dönem, uzun dönem ikilemi. Burada biri iyidir, diğeri kötüdür demek istemem ancak stratejik yaklaşımdan yana olduğumu da belirtmeliyim. Yine de ihtiyaçlara göre nasıl kullanılmaları gerektiği üzerine düşünmeli ve çalışmalıyız. “Kim olduğunu ve nereye gittiğini bilirsen, hedefine ulaşırsın.” Önceden de üzerinde sık

Ayçiçeklerinin Etkisi

Bisikletseverlerin her yıl temmuz ayı boyunca heyecanla izledikleri dünyanın en prestijli bisiklet turu olan Fransa Bisiklet Turu bütün heyecanıyla sürüyor. İtalya ve İspanya turlarıyla birlikte üç klasik turdan en önemlisi olarak kabul edilen, çok etaplı bir yol bisikleti yarışıdır. Bu yıl 120. yılını kutlayan tur, Pirene ve Alp’leri geçip Champ-Elysees’de son bulur, tüm etapların toplam mesafesi yaklaşık 3500 km.’ye ulaşır. Bu yıl tur İspanya'nın doğal güzellikleri, kültürü ve gastronomisi ile ünlü Bask bölgesinden başladı. Bilbao ve San Sebastian'dan sonra da Fransa'nın Bask Bölgesine geçildi ve etaplar her yıl olduğu gibi bir turizm ve kültür elçisi görevini de üstlenerek devam ediyor.  Peki, nedir bu turu özel kılan? Öncelikle Fransız kültürünün bir parçasıdır. Turun simgesi meşhur “sarı mayo” tüm dünyaca bilinir. Fransız halkı turu çok sever ve sahiplenir, etaplar esnasında en ücra köylerden bile geçilirken yol kenarları 7’den 70’e insanlarla doludur. Kısacası bu tur