Geçmiş yüzyılda kasvetli, işi olmayanın
uğramadığı bir endüstri şehri olan Bilbao’nun son çeyrek yüzyılda yaşadığı dönüşüm
kültür endüstrisine yapılan yatırımların turizmi de nasıl beslediğinin
–dönüştürdüğünün ispatını gözler önüne seriyor.
Tasarımıyla ünlü
Guggenheim Çağdaş Sanat Müzesi, bir şehrin kendini yeniden konumlandırmasının ve böylece
markalaşmasının (kalkınma çabalarının) bir anıtı niteliğindedir. Müze aynı
zamanda Bilbao’nun endüstri 1.0’dan modern zamanlara evriminin en önemli itici
gücü; turizmin de kültür endüstrisi etkisiyle deneyim ekonomisini yakaladığı
bir seviyeyi gösteriyor.
Bilbao’nun hikayesi incelendiğinde; başarısında kurumlar
arası iş birliği ve yatırımların yükseldiği bir ortamda kolektif hareket
edilerek kültürel alt yapı yatırımlarının sadece kültürel sonuçlar
doğurmadığını görüyoruz. Müze’nin de; geçen süre zarfında toplam 25 milyon
ziyaretçi aldığı, şehrine 6.5 milyar Euro gelir yaratarak bölge ekonomisinin
%6.5’ine denk gelen bir ekonomik büyüklük oluşturduğu anlaşılıyor. Hangi şehir
böyle bir etkiyi arzu etmek ki?
Literatürde Guggenheim
etkisi veya Bilbao etkisi olarak adlandırılan ve çarpıcı bir örnek oluşturan Bilbao
şehrinin dönüşümü aslında kolektif hareket eden ve markasını yöneten şehir paydaşlarının
bir kalkınma yönetimi başarısından ibarettir. Doğru bir tasarım yönetimi süreci
25 yılda bir şehri ve bölgesini
dönüştürerek orada yaşayan insanların sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamlarını
olumlu etkilemiş; yaşanılacak, gezilecek ve hatta yatırım yapılacak bir şehrin doğmasına
neden olmuştur. Geçmiş yüzyılın paradigmasına takılı kalmayan Bilbao şehri yeni
yüzyılda yeni paradigmaya uygun bir şekilde kendisine yeni bir ortam yaratarak var
olmaya devam etmektedir.
Bilbao örneği sayesinde kültürü veya turizmi sadece bu alanlarla sınırlı saymanın bizi dar bir çerçeveye koyacağını da görmüş oluyoruz. Akademide pek çok araştırmanın sonuçları kültüre yapılan yatırımların
ve desteklenen kültür istihdamının turizmi dönüştürerek sürdürülebilirliğine ve
sorumluluk anlayışına önemli katkı verdiğini kanıtlıyor.
Ülkemizde de pek çok yöre markalaşma ve kalkınma amacıyla hareket etmektedir. Bu çabaların ne kadarı kolektif bir anlayışa sahip, iyi stratejilerle desteleniyor veya sürekliliği bulunuyor? Bu sorulara verilecek olumlu cevaplar o yörelerin başarısına etki edecektir. Bu aşamada her yörenin kendi değerlerini keşfetmesi ve koruması atılacak ilk adım olmalı. Bu değerler pek çok olabilir ancak yönetimlerinin kolektif bir anlayışa sahip olması, paydaşlar arası iş birliğinin etkinliği ve tabi ki süreklilik göz ardı edilmemesi gereken unsurlardan.
Sonuç olarak iyi tasarım yönetiminin etkisiyle turizm ve kültür endüstrilerinin gelişmesi ise yöredeki herkesin yaşam kalitesini artıran bir etken olmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder