Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Pazarlama ile Markalaşma Arasındaki STRATEJİK Fark

  Pazarlama ile markalaşma (markalaşmayı itibar yönetimi ve yönetişim kavramlarına yakınlaştırıyorum) arasında stratejik bir fark var. Birbirinin yerine kolaylıkla kullanılan, çoğu zaman karıştırılan ancak aralarında önemli farklar bulunan iki kavram; markalaşma mı? pazarlama mı? Siz hangisini tercih edersiniz? Aralarındaki fark nedir? Destinasyon örgütlerinin odağı hangisine yoğunlaşmalıdır? Bu kavramlar ülkemizde nasıl algılanmaktadır? Bütün bu sorular çok önemli ve açıklama ihtiyacı bulunmaktadır. Ancak bir önemli konu var ki, başta onu belirtmekte fayda var: Markalaşma stratejiyi öncelerken ve ona odaklanırken, pazarlamanın önceliği taktikler olmaktadır. Bir nevi kısa dönem, uzun dönem ikilemi. Burada biri iyidir, diğeri kötüdür demek istemem ancak stratejik yaklaşımdan yana olduğumu da belirtmeliyim. Yine de ihtiyaçlara göre nasıl kullanılmaları gerektiği üzerine düşünmeli ve çalışmalıyız. “Kim olduğunu ve nereye gittiğini bilirsen, hedefine ulaşırsın.” Önceden de üzerinde sık

Ayçiçeklerinin Etkisi

Bisikletseverlerin her yıl temmuz ayı boyunca heyecanla izledikleri dünyanın en prestijli bisiklet turu olan Fransa Bisiklet Turu bütün heyecanıyla sürüyor. İtalya ve İspanya turlarıyla birlikte üç klasik turdan en önemlisi olarak kabul edilen, çok etaplı bir yol bisikleti yarışıdır. Bu yıl 120. yılını kutlayan tur, Pirene ve Alp’leri geçip Champ-Elysees’de son bulur, tüm etapların toplam mesafesi yaklaşık 3500 km.’ye ulaşır. Bu yıl tur İspanya'nın doğal güzellikleri, kültürü ve gastronomisi ile ünlü Bask bölgesinden başladı. Bilbao ve San Sebastian'dan sonra da Fransa'nın Bask Bölgesine geçildi ve etaplar her yıl olduğu gibi bir turizm ve kültür elçisi görevini de üstlenerek devam ediyor.  Peki, nedir bu turu özel kılan? Öncelikle Fransız kültürünün bir parçasıdır. Turun simgesi meşhur “sarı mayo” tüm dünyaca bilinir. Fransız halkı turu çok sever ve sahiplenir, etaplar esnasında en ücra köylerden bile geçilirken yol kenarları 7’den 70’e insanlarla doludur. Kısacası bu tur

BİR TURİZM STRATEJİ BELGESİNİN ANLATTIKLARI…

Kanada, dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden biri, 2,2 trilyon US dolar GDP’ye sahip, en büyük ikinci ülke, 37 milyon nüfusu var. Bu denli gelişmiş bir ülkenin ziyaret ekonomisi de haliyle gelişmiş oluyor. Bu durumu daha da geliştirmek için yeni Federal Turizm Büyüme Stratejisi’ni ilan ettiler. (Bknz. https://ised-isde.canada.ca/site/canadian-tourism-sector/en/canada-365-welcoming-world-every-day-federal-tourism-growth-strategy ) Burada, dikkatimi çeken konuları sizlerle paylaşacak, yorumlarımı yapacağım. Stratejinin detayı ve yöntemi hakkındaki geniş bilgiye ise yukarıda paylaştığım linkten erişim mümkün. Canada 365: Welcoming the World. Every Day.   Kanada Hükümeti yeni stratejisini, kapsayıcılık ve yılın her günü iletişim üzerine inşa etmiş. Strateji tanıtımı için Başbakan’ın mesajı ise ülkenin ziyaret ekonomisi hakkındaki konumlanması ve gelecek hedefleri hakkında önemli ipuçlarını barındırıyor. Bir destinasyon olarak Kanada’yı çeşitlilik ve kapsayıcılık değerleriyle açık v

MÜZE MÜDÜRÜNÜN GİZLİ İRAN GÖREVİ*

  Müze deyip geçmemek gerek! Günümüzde kültürel diplomasinin merkezinde yer alan bu kurumların toplumdaki yerlerinin giderek farkına varılıyor. “Çoklu iletişim”in gözde kurumları olarak müzeler bulundukları yerlerdeki insanlara ve dışarıdan ziyarete gelenlere hayatları için çok önemli hizmetler sunuyorlar. Müzelerin pek çok görev ve hizmetinin önemli örneklerinden biri olarak gördüğüm bir alanla ilgili olarak da 5 yılı aşkın bir süre önce okuduğum bir haberin çevirisini burada sizlerle paylaşmak istedim: İngiltere ile İran arasında ortak bir tarih ve gerginlik mevcuttur. Ayrıca, dünyanın en gizemli sanat koleksiyonlarından birinin sergilenmesi konusunda bu iki ülkenin ortak bir uğraşısı olduğu ifade edilmektedir. British Museum Müdürü, geçtiğimiz ayın son günlerinde gerçekleştirdiği gizli bir ziyaret kapsamında, İran Şahının eşi tarafından devrimden önce bir araya getirilen batı sanatının paha biçilmez bir koleksiyonunu gördü. Hartwig Fisher, ayaklanmaların ülkeyi kasıp kavur

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo

İçimizdeki Cevher*

  Bir organizasyonun en önemli işlevi bilgi üretmek ve onu kullanmak, harekete geçirmek olmalıdır. Bu nedenle herhangi bir organizasyonu (şirket, kurum v.b.) bilgiyi işleme mekanizması olarak da görebiliriz. Böyle organizasyonlar “yeni bilgi” üretme sürecini iyi yöneten, buna göre tasarlanmış yapıdadırlar. Japon şirketlerinin organizasyon yapısı, kültürle de ilişkili olarak, bilgi üretme sürecine dayanmaktadır. Her birey yeni bilgi üretme sürecinin bir parçası olarak düşünülür. Adeta varoluşun bir kanıtı olarak bilgi ve buna bağlı olarak girişimciliği teşvik eden yaşam ve iş kültürü bulunmaktadır. Söz konusu süreç soyut bilginin somut bilgiye dönüşmesi sürecidir. İnsanların bilgisinde, yeteneğinde olan ve özümsedikleri ancak teori ve sistematik hale gelmemiş, hayatın içinde oluşan soyut bilginin somut bilgiye dönüşmesi, herkes için anlaşılır ve kullanılır hale gelmesi yeni bilginin ve gelişmenin temelini oluşturmaktadır. Bu süreci bir bilgi spiraline benzetebiliriz; Filozof M. Po

Bir Bakanlık Kurulmuştur!

  “Turizm ve Tanıtma Bakanlığı adı ile bir bakanlık kurulmuştur.” Bu cümle, 12 Temmuz 1963 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Kanununun 1. Maddesidir. Tam 60 yıl önce, turizmi verimli bir sektör haline getirmek için turizme elverişli bütün imkânları değerlendirecek, yurdu ve ulusunu tanıtmaya yarayacak hizmetleri görecek bir bakanlık kurulmuştur. Bu kanunda dikkati çeken ilk husus, sade, anlaşılır ve konuya tam odaklı olmasıdır. Ülkenin turizmle ilgili amaçlarını gerçekleştirmesine yardımcı olacak, yeni bir sektörün kuruluşuna öncülük edecek İdare Hukuku sistemimizde yer alan tipik kamu yönetimi unsuru. Turizm yönetiminin en önemli özelliği olan “iş birliği”ne o yıllarda vurgu yapılmış olması da bu kanunu yılların ötesine taşıyor. Turizm Danışma Kurulu’nun varlığı ve yerel yönetimin önemini kavrayarak İl ve İlçe Komiteleri’nin getirilmesi turizmi yıllar sonra odağına almış gelişmiş bir ülke olan Japonya’nın bile 2008 yılında başlatmış olduğu turizmde