Ana içeriğe atla

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

 


Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur.

Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir.

Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor.

Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir.

Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki

Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyonları “iyi” yönetmeliyiz.

Gezginler, sürdürülebilirliğin öneminin giderek daha fazla farkına varıyor. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, "A world in motion", gezginlerin %69'unun aktif olarak sürdürülebilir seyahat seçenekleri aradığını ortaya koydu. Neredeyse %60'ı, ya karbon emisyonlarını dengelemek için para ödediklerini ya da bunu yapmak için gereken fiyat bütçeleri dahilindeyse şu anda bunu düşündüklerini belirtmiş.

Bu istatistikler ve daha birçokları, sürdürülebilir seçeneklere olan talebin giderek arttığını gösteriyor ve destinasyonlar rekabet avantajlarını sürdürmek ve gelecekte ziyaretçi çekmeye devam etmek istiyorlarsa bu paradigma değişimine uyum sağlamaları gerekiyor.

Verilerden yararlanmak, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmanın en etkili ve verimli yolu olarak gözüküyor. Birçok uluslararası şirket ve turizm destinasyonu "veri odaklı" olduğunu iddia etse de bunların çoğu, özellikle sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık ile ilgili olarak verilerin sunabileceği somut faydaları henüz kavrayabilmiş değil. Burada yönetimin ve yönetim yaklaşımlarının rolü göz ardı edilmektedir.

Veriler, sürdürülebilir geçiş stratejisi sürecinin her aşamasında destinasyon yönetimi organizasyonları (DMO'lar) için 360 derecelik bir sürdürülebilir geçiş stratejisi geliştirmek için sağlam ve güvenilir bir temel sağlayabilir ayrıca bu verileri tasarım yönetimi teknikleri ile buluşturabilirsek konuyu çok boyutlu olarak ele almanın gereğini de yerine getirmiş oluruz:

Anlama

-Veri kolektifi temsil eder; gezginlerin sesi ve içinde yaşadığımız dinamik dünyanın güçlü bir yansımasıdır.

-Kullanıcı tarafından oluşturulan içerik, tüketici davranışları, harcama kapasitesi, hareketlilik, güvenlik, tercihler ve ziyaretçilerin sosyo-demografik kompozisyonu hakkındaki verilerin yanı sıra gerçekliğimizin doğru bir resmini sunar.

-Doğal olarak bu içerik, sürdürülebilir seçeneklere yönelik artan talebi yansıtıyor ve bu dijital izleri analiz ederek hem işletmeler hem de destinasyonlar, gezginlerin sürdürülebilirlik açısından ne aradığını tam olarak anlayabilir.

-Bu nedenle destinasyonların, ziyaretçilerin ihtiyaçları ve tercihleri ​​doğrultusunda sürdürülebilir eylemler ve yatırımlar için sorunları, temaları ve çözümleri belirlemek için verilerin ne söylediğini toplaması, kullanması ve dinlemesi gerekiyor.

Harekete geçme (Anlamlandırma)

-Büyük miktarda veriyi analiz ederek, daha sürdürülebilir altyapı, toplu hareketlilik, hizmetler ve ziyaretçi deneyimleri oluşturmak için karar verme sürecini bilgilendirebilecek ve yeni, somut çözümlerin geliştirilmesine rehberlik edebilecek kalıpları ve eğilimleri belirlemek mümkündür.

Ölçümleme (Yorumlama)

-Destinasyonlara sunulan geniş veri yelpazesi, yeni sürdürülebilirlik temel performans göstergeleri geliştirmek ve her bir eylem, yatırım ve pazarlama kampanyasının sonuçlarını takip etmek için tartışmasız bir temel sağlar.

Uygulama ve Geliştirme

Verileri ölçmek, eylemlerin ve girişimlerin sonuçlarını test etmenize, sonuçları karşılaştırmanıza, diğer hedeflerle kıyaslama yapmanıza ve zaman içinde stratejiyi ayarlamanıza olanak tanır.

Bilgilendirme ve Eğitim (Alternatifler geliştirme, modelleme, değerlendirme)

-İşletmeler ve paydaşlar sürdürülebilir veri analizini ve trendleri yerel operatörlerle paylaşarak belirli bir destinasyona ilişkin kapsamlı bir genel bakışa sahip olabilir. Tüm tedarik zinciri, gezginlerin deneyimlerini ve destinasyonun itibarını yansıtan, daha sürdürülebilir ortak stratejiler için farkındalık kazanmalı ve zemin hazırlamalıdır.

Tüm büyük küresel turizm kurumları, AB Kalkınma için Sürdürülebilir Turizm Rehberi gibi verilere dayalı sürdürülebilir eylemler gerçekleştirmeleri için destinasyonları şimdiden teşvik ediyor.

Sidney, Amsterdam, Singapur ve San Francisco gibi akıllı şehirler, farklı kentsel veri türlerine dayalı hizmetleri entegre etmede başarılı olmuştur.

Veriye dayalı karar alma sürecinde lider olan İtalya'nın Veneto Bölgesi, veriye dayalı bir sürdürülebilirlik stratejisinin temellerini şimdiden attı.Veneto Bölgesel Turizm Gözlemevi, şu anda operatörler, medya ve gezginler için mevcut olan ve kapsamlı bir yönetişim sistemi tarafından düzenlenen birkaç halka açık, dinamik çevrimiçi panodan biridir. Platform, duygu, konukseverlik ve daha fazlasıyla ilgili destinasyon hakkında gerçek zamanlı verilerin her yönüyle genel bir bakışını sunuyor.

Sürdürülebilirlik değerlendirmesini desteklemek için, Turizm Gözlemevi aracılığıyla Veneto Bölgesi, turizm destinasyonlarının etkili ve sürdürülebilir yönetişimini kolaylaştırmak için sürdürülebilir endeksler (sosyal, ekonomik, çevresel) geliştiriyor.

Sürdürülebilir turizmin dört ayağı

Sürdürülebilirliği genellikle çevresel bir sorun olarak düşünürüz.

Ancak sürdürülebilirlik bundan çok daha fazlasıdır. Birleşmiş Milletler Dünya Seyahat Örgütü, sürdürülebilirlik ilkelerini "turizm gelişiminin çevresel, ekonomik ve sosyo-kültürel yönleri ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini garanti altına almak için bu üç boyut arasında uygun bir dengenin kurulması" olarak tanımlamaktadır.

Bir destinasyonun mevcut sürdürülebilirlik seviyesini ölçmek için dört ana konuyla ilgili verileri dikkate almalıyız:

1-Çevre: yeşil alanların, doğal ortamların, deniz kirliliği seviyesinin ve hava kalitesinin varlığının analizi.

2-Toplum: kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi, destinasyonun kentsel yeşil alanlarından memnuniyet düzeyi, yaşam kalitesi, erişilebilirlik, eğitim ve kapsayıcılık.

3-Yönetişim ve yönetim: kurumların sürdürülebilir sorunları nasıl yönettiği.

4-Ekonomi ve aşırı turizm: turist akışlarının destinasyonun sosyoekonomik senaryosu ve turistlerin yerel nüfusla bir arada yaşama derecesi üzerindeki etkisi.

Sürdürülebilirliği kapsamlı bir şekilde değerlendirmek için DMO'lar, tüm alandaki oteller, müzeler veya restoranlar gibi bireysel bölgesel faaliyetler hakkında veri toplamalı ve analiz etmelidir. Hem dahili hem de üçüncü taraf tedarikçiler aracılığıyla edinilen çok çeşitli veriler vardır ve bir hedef kendi avantajına kullanabilir. Buna itibar ve duyarlılık verileri, çevresel veriler, turist akışları ve tahminleri, kapsayıcılık ve erişilebilirlik verileri, yönetim ve aşırı turizm verileri ve turist akışlarının yerel yaşamla nasıl entegre edileceğine ilişkin veriler dahildir.

Tüm bu verilere aynı anda erişmek zor olabilir. Yine de DMO'lar, sürdürülebilir stratejilerinde tanımlanan hedeflere göre zaman içinde onu seçmek ve izlemek için ellerinden gelenin en iyisini yapmalıdır.

İlerlemenizi ölçmeden, herhangi bir ilerleme kaydedip kaydetmediğinizi bilmek zor.

Veriler, yeni KPI'lar (Key Performance Indıcator) ve yapay zekanın yolunu açıyor:

Yapay zeka gibi teknolojiye dayalı yazılımlar, veri kullanımını optimize etmek için temel araçlar haline geldi. Veriler, dahili ve lojistik süreçlerin, tedarik zincirinin ve destinasyonun çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğinin tüm yönlerinin verimliliğini artırmak için eyleme geçirilebilir içgörülere dönüştürülebilir.

Sürdürülebilir Destinasyon Endeksinin (Destination Sustainability Index) referans noktası, turizm sürdürülebilirliğini bir destinasyon düzeyinde ölçmek için en iyi bilinen ve en çok alıntı yapılan araçlardan biri olan Avrupa Komisyonu tarafından geliştirilen Avrupa Turizm Gösterge Sistemidir (ETIS).

Endeks, turizm sürdürülebilirliğinin tüm temel yönlerini kapsar; çevre, ekonomi ve aşırı turizm, toplum ve yönetişim ve destinasyon yönetimi.

Destinasyonlar, anketlere veya kendi kendine değerlendirmeye güvenmek zorunda kalmadan sürdürülebilirlik seviyelerini doğru ve otomatik olarak belirlemek için teknoloji ve yapay zeka ile desteklenen veri odaklı araçlarla donatılmalıdır. Bu nedenle turizm destinasyonları, sadece sürdürülebilirliğin ötesinde, veriye dayalı sürdürülebilirliği hedeflemelidir.

UNWTO, 2015 yılında UN İstatistik Birimi ile (UNSD) birlikte geliştirdiği inisiyatif ile MST  sürdürülebilir turizme ilişkin ölçümleme üzerine odağını geliştiriyor. Öncelikle 2017’de Sürdürülebilir Turizm Yılı ilan ediliyor[1]; 2016 ile yoğunlaşan çalışmalar 2017’de de artarak devam ediyor. Amaç; turizm istatistikleri TSA (Tourism Satellite Account) ile Çevresel ve Ekonomik Ölçümleme SEEA (System of Environmental-Economic Accounting) arasında bağ kurulmasıdır. Böylece ekonomik ve çevresel bilgilerin birlikte değerledirilmesi amaçlanmıştır.[2]

UNWTO (United Nations World Tourism Organization) ve UNEP (United Nations Environment Programme) birlikte 2005 yılında turizmi daha sürdürülebilir kılmak için politika yapıcılar için bir klavuz yayınlıyorlar. Buna göre sürdürülebilir turizmin çevresel, ekonomik, kültürel ve başlıca 12 adet politika ve tema bağlantıları sayılmıştır.[3]

Sürdürülebilir Kalkınma Gelişim Süreci:

BM’nin 1987’de Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu raporunda belirtilen tanımına göre; sürdürülebilir kalkınma, gelecek nesillerin yaşam hakkını tehlikeye atmadan bugünkü nesillerin ihtiyaçlarının karşılandığı bir anlayış olarak belirlenmiştir. Bu anlayış ve oluşturulan planı, BM’nin 1992’de Rio’da gerçekleşen Çevre ve Kalkınma toplantılarında Ajanda 21 ile harekete geçirecek kararlar alınmıştır. 2002 yılında Johannesburg’da yapılan Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesinde de uygulama planı belirlenmiştir. Buna göre; sürdürülebilir kalkınmanın 3 önemli etkeni vurgulanmıştır: Ekonomik sürdürülebilirlik, sosyal sürdürülebilirlik ve çevresel sürdürülebilirlik. Sürdürülebilir kalkınma sayılan üç unsur arasındaki dengeye bağlıdır.[4]

Bu yaklaşıma göre turizm’de de ziyaretçiler, endüstri paydaşları, çevre ve yerel halk arasında özel bir ilişkinin tesis edilmesi vurgulanmaktadır. (Bknz. UNWTO’s International Network of Sustainable Tourism Observatories/INSTO).

UNWTO’nun  2004 yılında yayınladığı, Turizm destinasyonları için sürdürülebilir kalkınma göstergeleri klavuzunda (Guidebook for Indicators of Sustainable Development for Tourism Destinations) 13 başlık altında 700’ün üzerinde gösterge sayılmıştır. Bütün bu göstergeler ve uygulamaları sürdürülebilir turizm gelişiminin yapısını oluşturmaktadır.

Bu süreçte EUROSTAD, OECD; EU European Tourism Indicators System (ETIS) gibi diğer uluslararası organizasyon ve kuruluşlar da sürdürülebilir destinayon yönetimi için turizmin sürdürülebilirliğine ilişkin ölçümlerin yapılmasıyla ilgili önemli katkı veren çalışmalar yapmışlardır ve yapmaya devam etmektedirler.

Sürdürülebilir Turizm (UNWTO): Sürdürülebilirlik prensipleri, turizm gelişiminin çevresel, ekonomik ve sosyo-kültürel yönlerine ve bu üç unsur arasında kurulan dengenin uzun dönemli sürdürülebilirliği de sağlayacak etken olduğuna işaret etmektedir.

Buna göre, sürdürülebilir turizm:

1)Turizmin gelişmesinde ana etken olan çevresel kaynakların optimum kullanımı, doğal kaynakların ve bio çeşitliliğin korunmasına yardımcı olmak için vazgeçilmez ekolojik süreçlerin sağlanmasıdır.

2)Yerel halkın sosyo-kültürel otantikliğine saygı duymak, onların geleneksel değerlerine, kültürel mirasını korumak ve kültürler arası diyalog ve anlayışa katkı vermek.

3)Uzun dönemli ekonomik katkıları sağlayabilmek, sosyo-ekonomik katkıların bütün paydaş ve sosyal kesimler arasında eşit dağılımını sağlayarak is gücünün istikrarının korunmasına, yerel halkın gelir yaratma fırsatlarının ve sosyal kazanımlarının güvenceye alınması, yoksulluğun azaltılmasıdır.

Sürdürülebilir turizm yönetiminde öne çıkan en önemli konular ise; turizm değer zincirinin her unsurunun etkin katılımı, güçlü bir politik liderlik ve iş birliğidir. Sürdürülebilir turizm amacının başarısı büyük oranda sürekli etki-değerlendirmeler yapılarak ölçümlemeleri izlemek ve ona göre gerekli politika veya uygulama değişimlerini yapabilmektir.

Ayrıca ziyaretçi açısından bakıldığında da sürdürülebilir turizm yüksek seviyede ziyaretçi memnuniyeti ve deneyimini sağlarken sürdürülebilirlik hakkındaki duyarlılıklarını da artırarak ziyaretçiler arasında da sürdürülebilir turizm uygulamalarının tanıtımını yapmaktır.

Sürdürülebilir turizm politika uygulamaları ajandasında yer alan konular (Policy implications of a sustainable tourism agenda-UNEP/UNWTO 2005, Making Tourism More Sustainable: A Guide for Policy Makers Box 1.1): Ekonomik verimlilik, yerel kalkınma, işgücü kalitesi, sosyal eşitlik, ziyaretçi memnuniyeti, yerel kontrol, yerel halk memnuniyeti, kültürel zenginlik, fiziki esenlik, biyolojik çeşitlilik, kaynak kullanımı ve  çevre bütünlüğü.

Yaşanan süreçte turizm ve sürdürülebilirlik konularının küçük ölçekte ele alındığı (destinasyon, bölge) ancak ulusal ve daha büyük çapta politikalar ve uygulamalara ihtiyaç olduğu görülerek 2008 yılında, Birleşmiş Milletler (UN, International Recommendation on Tourism Statistics) turizm istatistiklerine ilişkin tavsiyeler raporunda, özellikle 8. Bölümde turizmin özellikle diğer makro ekonomik alanlarla ilişkisi vurgulanarak turizm ve sürdürülebilirlik için söz konusu bağlantı ve iş birliklerinin üzerinde durulmuş ve gelecek çalışmalara atıf yapılmıştır.

Sonuç olarak MTS inisiyatifi sürdürülebilir turizmin çoklu yapısını/etkileşimini vurgulayarak (1) Bilgilerin toplanması için standart bir çerçeve oluşturmak. (2) Turizm istatistiklerini ekonomik, sosyal ve çevresel bilgilerle entegre etmek. (3) Sürdürülebilir turizmi gözlemlemek ve analiz edebilmek için standart bir bilgi ve gösterge çerçevesi oluşturmak amaçlarını taşımaktadır.

Tüm  bu çalışmaların öncelikli odağında ise; TSA (Tourism Satellite Accounts) Turizm istatistikleri ile SEEA (System of Environmental Economic Accounting) Çevresel Ekonomik istatistikleri bir araya getiren bir istatistik çerçevesi oluşturmak bulunuyor.

 

Kaynaklar:

https://sustainabletravel.org/

https://www.datappeal.io/the-veneto-tourism-observatory-the-journey-to-become-a-data-driven-destination/

https://wttc.org/consumer-trends

https://www.unwto.org/EU-guidebook-on-sustainable-tourism-for-development

https://single-market-economy.ec.europa.eu/sectors/tourism/eu-funding-and-businesses/funded-projects/sustainable/indicators_en

https://wedocs.unep.org/handle/20.500.11822/8741;jsessionid=A8A01B3039154935924C882D78E1E2B1

https://www.unwto.org/tourism-statistics/measuring-sustainability-tourism

 

 

 

 



[1] The Year of Sustainable Tourism, UNWTO

[2] Measuring the Sustainability of Tourism, UNWTO

 

[3] Making Tourism More Sustainable, UNEP

[4] M.O.İlban, Her Yönüyle Turizmde Destinasyon Yönetimi, Ankara,2022, s.220-222

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi