Ana içeriğe atla

Kayıtlar

DEPREM VE TURİZM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

  Ülkemizde yaşadığımız son depremler bize önceden de eksikliğini hissettiğimiz ancak şu anda yüksek sesle dile getirdiğimiz depreme dirençli mekânlar ve şehirler kurma zorunluluğunu gündemimize taşıdı. Bu amaç için uzmanlarınca çok boyutlu çalışmalar yapılacaktır ancak hayatımızı yeniden tasarlarken yapacağımız çalışmaların bir unsurunun da turizm olduğu unutulmamalıdır. Günümüzde insanla yer ilişkisinin en önemli çıktılarından biri turizmdir. Söz konusu yeniden tasarım çalışmaları aynı zamanda kalkınma ve markalaşma kavramlarının da kapsamındadır. Bu yazı depremden etkilenen şehirlerimizin yeniden canlanma ve kalkınma çalışmaları sırasında turizm ile ilgili gündeme gelebilecek konulara katkı sunmak için kaleme alınmıştır. Turizm sektörü yapısı gereği krizlere açık ve edilgendir. Bir başka deyişle turizm krizlere karşı pasif konumdadır. Krizler hayatımızın bir parçasıdır, öte yandan kriz yönetimi de “iyi yönetim” olgusunun en önemli unsurlarındandır. Bu nedenle stratejik kriz yöneti

Nerede ve Nasıl İnşa Etmeliyiz?

  Bugünlerde ülkemizde depremin yıkıcı etkilerinin acısını yaşarken, 12 Şubat’ta Yeni Zelanda’da da Gabrielle Kasırgası oldu. Başbakan Hipkins, bu durumu yüzyılın en büyük doğal felaketi olarak nitelendirdi. Şu anda Yeni Zelanda'da gündemdeki soru: Tekrar nasıl ve nerede inşa etmeliyiz? Vadi yerleşiminde bulunan kasabalar kasırganın etkisiyle oluşan tusunami ile su ve çamur birikintisinin altında kalarak 10’un üzerinde insan hayatını kaybetti. Pek çok kamu yatırımı yol ve bina kullanılamaz hale geldi. Ülke iklim krizi nedeniyle yaşadığı ve gelecekte karşılaşacağı zararlı etkileri en aza indirmek için seferber olmuş durumda. Sürekli tekrar ettikleri cümle “Topluma yeni ayar vermeliyiz” Bu cümle iklim krizi ve onun etkilerine karşı yeni bir kültür oluşması gerektiğini vurguluyor. Hükümetin resmi planlarına göre ülkede 7 kişiden 1’i sel baskınlarına uğrayabilecek bölgelerde yaşarken, 72 bin insan da deniz seviyesi yükselmesinden etkilenecek alanlarda yaşıyor. Resmi ağızlardan yapı

DENİZ İSTİKLAL YOLU* “Alemdar’ın Yolculuğu”

  Fırtınalı bir havada, İstanbul Bağazı’ndan Kuvayi Milliye’ye katılmak üzere Alemdar Gemisini kaçıran sekiz mangal yürekli denizci ile Ereğli’den Alemdar’a gönüllü katılan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın 12 sıra neferi için deniz üzerinde yaşadıkları savaş, sıradan bir olaydı. Anadolu topraklarında, ulusun kurtuluşu doğrultusunda emperyalizme karşı mücadele vermek üzere Ankara’da kurulan Büyük Millet Meclisi içinse daha derin anlamlar taşıyordu. Bu küçük deniz savaşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin işgal güçleri tarafından bir devlet olarak tanınıp ilk resmi anlaşmayı imzalamasına vesile olmuştu. Üstelik bu anlaşma, devletlerarası hukuk kurallarına uygundu ve sadece işgal güçleriyle Ankara Hükümeti arasındaki sorunu çözmekle kalmamış, Ankara Hükümeti’nin diğer devletler nezdinde de tanınmasına sebep olmuştu. [1] Evet, Alemdar Vapuru insanların kahramanlıklarıyla adeta destansı bir mücadeleye tanık olmuş ve bir ulusun hürriyet ve gelecek hayallerinin gerçekleşmesinde önemli görev yapmıştır.

DENEYİMİ KORUMAK

  Turizmin sadece görünen meselelerini konuştukça onu anlamak, hatta yönetmekten uzaklaştığımızı düşünüyorum. Nasıl mı? Tahmin edebileceğiniz gibi turizm denince akla ilk gelen şeyler; oteller, seyahat acenteleri, ulaşım araçları, hatta şimdilerde sosyal medya, rezervasyon siteleri v.s. Ayrıca günümüzde “deneyim” kavramı turizmi anlatırken sıkça başvurulan “başucu” kelimesi oluverdi. Evet, turizm deneyim demektir; bir yeri, iletişimi, yaşamı anlamak isteriz. Sevdiğim bir tanımla; turizm insanın kendine yolculuğudur. Bir yeri ziyaret ettiğimizde orada yaşadıklarımız bizi mutlu ediyor ve hayatımıza yeni şeyler katıyorsa o yerle bir bağlantı kurarız ve hayatımız boyunca o bağlantıyı ilk günkü tazeliğinde ve güzelliğinde yaşamak isteriz. İşte bir yerin insanla kurmak isteyeceği en özel ilişki de budur. Bu nedenle söz konusu deneyimin korunması ve oraya tekrar tekrar gidildiğinde benzer duygular yaşanması için adına “yönetim” veya “destinasyon yönetimi” diyebileceğimiz kavram önem kazan

Dünyanın Hali ve Turizm...Kısaca

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Davos toplantılarının bu yılki teması ve içeriğinden turizm için yapabileceğim çıkarım: Yaşadığımız ekonomik, çevresel, sosyal ve jeopolitik krizler toplanıp üzerimize gelirken dünyanın içinde bulunduğu anti-globalleşme ve ayrışmalar karşısında turizm sektörünün “taktik” düşünce yapısından sıyrılıp daha geniş perspektifte "stratejik" düşünerek birbiriyle bağlantılı konulara ilişkin olarak tüm paydaşlarıyla “birlikte” hareket edip yeni tasarımlar ve  çözümler üretecek “işbirliği” yaklaşımını kurumsallaştırması gerekiyor.  #Turizm2030  https://play.google.com/store/books/details?id=Fx6gEAAAQBAJ

The New York Times’ın 2023’te Gidilecek 52 Yer Listesi* Üzerine…

    Seyahat ve turizmin popüler ve etkili listeleri arasında görülen The New York Times’ın gidilecek 52 yer listesini turizm anlayışına ilişkin eğilimleri vermesi bakımından önemli buluyorum. Bazılarına göre niş bir liste olarak görülebilir ancak kitle turizminin dışında geniş bir yelpazeyi kapsadığından turizm ve seyahat algısının güncel durumunu yansıttığını belirtmeliyim. Geçmiş yıllarda olduğu gibi öncelikle listeyi inceleyip bu yılki “ana fikri” belirtip sonrasında da listenin turizm anlayışına değineceğim. Bu yıl listeye hakim olan düşünceyi YENİ KEŞİFLER! NİŞ ÜRÜNLER olarak belirtmeliyim. Bunun yanında bilinen destinasyonların yeni bakış açısıyla değerlendirilerek   farklı ürünlerinin öne çıktığını görüyoruz. YENİ YERLER listenin genelinde vurgulanan bir yaklaşım olmuş. Şimdi de 52 destinasyonun öne çıkardığı ürünler ve anlayıştan bahsedersek; yenilikler, kalabalık destinasyonların çeperinde yer alan “gizli” “sakin” yerler, ulusal parklar, ikonik doğal oluşumlar, m

Sosyal Medya Fenomeni mi, Seyahat Yazarı mı?

  Turizm destinasyonları ve markaların insanlara ulaşmalarına yardımcı olan çeşitli araçlar arasından çok önemli iki tanesinin sosyal medya fenomenleri ve seyahat yazarları olduğunu söylemek yanlış olmaz. Sosyal medyanın hayatımızdaki yerini ve iletişim gücünü düşündüğümüz zaman turizm ve seyahat ile ilgili pazarlama çabalarındaki ağırlığını da anlayabiliriz. Günümüzde turizm endüstrisinin etkilemeye çalıştığı insanların büyük çoğunluğunun sosyal medya kullanıcısı olduğunu göz önüne aldığımızda çabuk üretilen sosyal medya içerikleri insanların karar verme sürecini etkileme gücüne sahiptir. Öte yandan bu mecranın hızı kendi içinde çabuk tüketimi ve sıradanlığı da içerdiğinden bundan kaçınmak için güçlü bir sosyal medya stratejisi önem taşır. Bunu bir anda patlayan ve kaybolan “havai fişek” etkisine benzetebiliriz. Kaybolmamak için stratejiye ve tasarıma önem vermelisiniz, tercih sizin. Son yapılan araştırmalar kısa videoların sosyal medyadaki etkinliklerini artırdığı ve özellikle