Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Türkiye turizmde kum, deniz, güneş ülkesi algısını kırabilecek mi?

Ülkemiz ana pazarımız Avrupalıların algısında kum-deniz -güneş tatili ülkesi olarak görülüyor. Zaman zaman Mısır, Tunus, Fas çizgisinde zaman zaman da İspanya ve Yunanistan...Bu iki küme arasında ülke görünümü, krizler, jeopolitik, ekonomik vb. Nedenlerle gidip geliyor...Bu arada kendi dinamiklerinde gelişen farklı turizm ürün ve destinasyonlarımız da bulunmakla beraber İspanya’nın 90’ların başından itibaren yaşadığı dönüşüm bizde henüz tamamlanmadığından başlangıçtaki algıyı geliştirmiş değiliz...Dünyada Kum-deniz-güneş turizm çeşidi hala ana seyahat motivasyonları arasında olup sektörün bel kemiği olmaya devam edecektir. Ancak Ülkemizin bu algıyı değiştirmesi, yanına kültür turizmi ve benzerlerini eklemesi, farklı alanlardaki turizm çeşitlerini de geliştirmesi öncelikle turizm alanında bu gelişimi destekleyecek kurumsal dönüşüm, kültür ve turizmin birlikteliğinin yaratacağı sinerjinin sağlanmasına bağlı olacaktır. Türkiye yaşadığı deneyimlerle turizmdeki potansiyelini doğru değe

Kapadokya’nın Başkenti Neresidir?

Geçtiğimiz günlerde turizmcilerimizin gündemine gelen “Kapadokya’nın başkenti neresidir?” tartışması bence ardından çok önemli bir soruyu getirdi: “ Turizm destinasyonu coğrafi sınırların oluşturduğu bir yer midir?” Konuyu incelemeden önce güncel tartışmaya geri dönelim: Ülkemizin dünyaca tanınan turizm destinasyonu Kapadokya ile ilgili olarak Kayserililer tanıtımlarında “Kapadokya’nın başkenti Kayseri” ibaresini kullanınca ortalık bir anda alevlendi ve doğal olarak Nevşehirli turizmciler buna karşı çıktılar ve “Kapadokya’nın başkenti Nevşehir’dir.” diyerek düşüncelerini savundular. Neyse ki ünlü bir turizmcimizin sosyal medya hesabından yaptığı mini bir anket tartışmaya şimdilik noktayı koydu ve sonuca göre Nevşehir büyük ara Kapadokya’nın başkenti olarak ilan edildi. J Konu aslında eğlenceli ve naif bir üslupla tartışıldı ancak bir de meselenin ciddi tarafı var ki onu da gündeme taşımakta fayda var: Turizm destinasyonu coğrafi sınırların oluşturduğu bir yer değildir. Sı

İLETİŞİMİN GÜÇLÜ DİLİ; MÜZELER VE SERGİLER III

Günümüzde müzelerin ve müzecilik faaliyetlerinin işlevi çok daha önemli hale geldi. Önceki iki yazımızda da bu konuya değinmiştik. İletişim, eğitim ve tanıtım faaliyetlerinin merkezindeki konular arasında müzeleri ve tematik sergileri görmekteyiz. Bu açıdan özellikle dünyaca ünlü müzelerin programlarına aldıkları sergi konuları da dikkatle izleniyor. Bu konular çoğu zaman uluslararası ilişkileri bile belirlemekte, etkilemektedir. Bu müzeler başta kendi toplumlarına olmak üzere dünyaya anlatılmak istenen konularla ilgili önemli sergi programları gerçekleştirmektedirler. Bu işi en iyi yapan kurumlardan biri de British Museum’dur. Bu yılki sergi programlarını incelediğimizde iki sergi dikkatimizi çekiyor. Bunlardan biri; Inspired by the east, how the Islamic World influenced western art 10 Ekim 2019 – 26 Ocak 2020 tarihleri arasında gerçekleşecek. Bu sergide İslam dünyasının batı sanatına etkileri dolayısıyla oryantalizm yorumlarını göreceğimiz anlaşılıyor. Bir diğer serginin adı da

Turizmi Nasıl Yöneteceğiz?

Günümüzde turizm birçok ülkede stratejik sektör veya özel önem verilen bir alan konumunda. Neden? Çünkü Dünya’da turist olarak seyahat edenlerin sayısı 1,4 milyarı geçti, Her 10 istihdamdan 1’ini bu sektörde çalışanlar oluşturuyor, doğrudan yarattığı ekonomik büyüklük 2,3 trilyon dolar, toplam hizmet ihracatının %30’u, genel ihracat rakamlarının %7’si, Dünya GSYH’nin %10’u ve bu rakamlar hızla büyüyor, 2030’da en çarpıcı örneğiyle turist sayısı 1,8 milyar olacak ve ekonomik büyüklükler de başka hiçbir sektörde olmayan ivmeyle artma eğiliminde. Turizmin bir de diplomasi ve yumuşak güç olarak niteleyebileceğimiz sosyal-kültürel çıktıları var ki bu alan da çok önemli. Turizm dünya barışının, karşılıklı anlayış ve ifadenin, iletişimin, birlikte iş yapma verimi ve kültürel gelişmenin en önemli destekleyicisi. Ayrıca turizmin kültürle birlikte oluşturduğu sinerji yine dünyanın önem verdiği konular arasında. Bu kadar etkili bir alanın yönetimi de çok önemli hale geldi. UNWTO’nun da destek

100% Welcome - 100% Pure New Zealand (Bir Ülke Kampanyasının Hikayesine Dair...)

Yeni Zelanda, Okyanusya’da yüz ölçümü ülkemizin 1/3’ü kadar, 4,8 milyon nüfusu olan bir ülke. Dünyanın neredeyse her yerinden çok uzaklardaki bu ülke maalesef terörist bir eylem sonucunda 15 Mart 2019 günü tarihinin en karanlık gününü yaşadı. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern ve halkı ise olayla ilgili ilk demeçler ve tepkilerden itibaren bütün dünyaya: ‘bir krizle nasıl mücadele edilmelidir ve gelecek nasıl teminat altına alınır?’ noktasında önemli dersler verdiler. Bu konunun başlı başına irdelenmesi, incelenmesi gereken özellikleri bulunuyor. Biz ise burada bu ülkenin kendi konularımızla ilgili olan bölümlerini, yani turizmi, kültürü ve iletişimi içeren bir başka başarısına kısaca değineceğiz. Dünyanın en uzun soluklu ve bilinen kampanyası olarak gösterilen 100% Pure New Zealand kampanyası hedef ülkelerdeki ölçümleri ve sonrasında yapılan çalışmaları kapsayan 18 aylık bir araştırma ve değerlendirme neticesinde Haziran 2019’da yeni bir global kampanya başlattı: “100% Pure Welc

Ulusal Turizm Örgütleri ve Yurt Dışı Turizm Tanıtım Ofisleri

Geçtiğimiz günlerde Meksika Hükümetinin yurt dışı turizm tanıtım ofislerini kapatma kararı yabancı sektör medyasında epey yer aldı. Yeni Hükümet önce büyük kısmını, sonrasında da tüm yurt dışı turizm tanıtım ofislerini kapatacağını duyurdu. Tüm gelişmeler 7-8 aydır çeşitli sektör yayınlarında tartışılıyor. Konuyla ilgili bilgi vermeden önce, bu gelişmeyi de fırsat bilerek, turizm diplomasisi açısından tanıtım ve pazarlamadan sorumlu örgütlerin yapısına, işlevlerine ve gelişimlerine kısaca göz atmak faydalı olacaktır. Çünkü konu pek çok ülkenin gündeminde yer alıyor. Nedeni ise turizmin dünyada hızla büyüyen bir endüstri olması ve tüm ülkelerin bu ekonomiden ve turizmin sağladığı iletişim ortamından azami yararlanma isteği. Yurt dışı turizm tanıtım ofisleri de “Turizm Yönetimi Politikaları”nın ve “Ulusal Turizm Örgütleri”nin önemli bir parçası konumundadır. Konu doğrudan turizm yönetimini ilgilendiriyor ancak turizm yönetimi ise hemen öyle yönetiyoruz denilebilecek türden bir iş de

Turizm bildiğimiz turizm değil…

Turizmde oyunun kuralları değişiyor ve bu bir anda olmadı… “Turizm bildiğimiz turizm değil” burada maksadımız turizm endüstrisinin değişimine işaret etmek tabiki…”Edilgen Turizm” yapan ülkemizin bir an önce turizmini yöneten “Etkin Turizm” yönetim anlayışına geçmesi gerekiyor. Turizm yönetim anlayışımızı, yeni gelişmeleri ve insanlığın gelecek vizyonunu karşılayacak noktaya taşımalıyız. Geçmiş turizm anlayışının merkezinde yer alan ve bizim çok yakın iş ortaklarımız, büyük tur operatörleri, ardısıra zararlar açıklıyorlar. Büyük kütlelerin dönüşümü de zor olur, her ne kadar değişim görülse de dönüşümünüz o denli hızlı olamıyor. Özellikle en büyük ve istikrarlı turist kaynağımız Avrupa’nın ekonomik ve siyasi belirsizliği, Brexit süreci tüm bu gelişmeleri olumsuz yönde daha da hızlandırdı. Thomas Cook, TUİ, Easy Jet, Rynair gibi turizmin devlerinin milyar dolar büyüklüğündeki zarar açıklamaları bizim gibi turizmi dönüştürme ve yönetme sancıları içindeki bir ülkeyi çok yakında