Neoliberal politikaların etkisiyle dünyayı saran küreselleşme dalgasının yarattığı ivmenin en belirgin ürünlerinden biri turizm ya da ziyaret ekonomisi oldu. ‘Refah Devleti’ politikalarının krize girdiği 70’ler ve onu takip eden 80’ler sonrası değişen paradigma neticesinde sürekli büyüyen bir turizm endüstrisi ile karşılaşıyoruz. Turizm açısından bu hızlı popülerleşme beraberinde bir takım zorlukları da getirmedi değil. Kimi görüşlere göre turizm, hakim sistemin şımarık çocuğu ifadesiyle nitelendirilmiştir. Uygun bir tabir kullanmak gerekirse bu süreçte turizmin en belirgin “sınama” alanı ‘turizm yönetimi’ olmuştur. ‘Turizm nasıl yönetilmelidir?’ sorusu turizm yöneliminden pay almak isteyen her ülkenin, bölgenin, şehrin hatta köyün gündeminin ilk sıralarında yer almıştır ve almaya da devam etmektedir. Merkezi yönetim? Yerel Yönetim?: Hangi yaklaşım ön planda olmalıdır? Birlikte yönetim (yönetişim) nasıl tesis edilmelidir? Kamu yönetimi ve sivil toplum nasıl bir işbirliği oluşturmalıd...
Turizm ve kültür üzerine izlenimler, görüşler...TURİZMİN YAKIN TARİHİNDEN NOTLAR