Ana içeriğe atla

HOLLANDA TURİZM 2030 VİZYONUNA BAKIŞ

 



Turizm endüstrisi, yaşama ayak uydurma, yani dayanıklılık konusunda mahir olmalıdır. Turist bu değişimi takip eder, böylece sektör ve turist arasında değişime endeksli bir ilişki kurulur. Aslında turizm edilgen yapıda, yaşadığımız dünyanın bir yansımasıdır. Bu yüzden günümüzde turist profili anılarda yer edecek düzeyde bir deneyim ve macera yaşama isteğini temsil ediyor. Bu istek nedeniyle de turizmin algısı seyahat edenler, yerel halk, iş ortamı ve hükümet kurumları arasında değişiyor/değişmeli. Kısacası bütün hikaye değişim üzerine kurulmuş…Bu değişimi anlayan ve turizm endüstrisini ona göre yeniden tasarlamak isteyen küçük! bir ülkenin turizm vizyonuna göz atalım; HOLLANDA.

Hollanda, Batı Avrupa’da, önemli sayıda Türk’ün de yaşadığı ve etkin olduğu, turizm bakımından da önde gelen pazarlarımızdan biridir. (Hatta “Düşünün Antalya’da mutlu bir Hollandalı” diye sözleri olan, 80’li yıllardaki turizm hamlesine eşlik eden bir şarkımız dahi vardır.) Konya kadar toprağı İstanbul kadar da nüfusu olan Hollanda kalkınmış ülkeler kategorisinde yer alır. Bir ticaret ve inovasyon ülkesi olarak da anılır ve özellikle eğitim sistemi ve çocuk refahına imrenilen referanslar verilir. Shell, KLM, Philips, ING Bank, TomTom, Ajax, Femke Bol ve Karsu gibi hayatımıza girmiş markaları olan Hollanda ile 400 yılı aşkın diplomatik ilişkilerimiz var (2012 yılında 400. yıl kutlamaları yapılmıştır), hatta bu yıl da Türkiye Cumhuriyeti ile Felemenk Kraliyeti arasında imzalanan dostluk anlaşmasının 100. , iş gücü anlaşmasının da 60 yıldönümleri idrak ediliyor. Hollanda, Türkiye’ye en fazla yabancı yatırım yapan ülkeler sıralamasında da birinci konumda. Konumuz turizm olduğundan iki ülkenin ortak bir değeri olan Corendon’u da ayrıca anmalıyız.

Hollanda Turizm Ofisi (NTBC/Netherlands Board of Tourism and Convetion) bir nevi Turizm Şurası yerine geçecek çok taraflı toplantılar neticesinde profesyonel bir çalışmanın ardından 2018 yılında Hollanda Turizm 2030 Stratejisi’ni hazırladı ve yürürlüğe koydu (Bu konuda geniş bilgiye NTBC web sitesinden ulaşılabilir). Vizyon değişimini temsil eden bu belgede turizm ile ilgilenen herkesin dikkatini çekecek ve not edilecek hususlar mevcut.

Hollanda turizm endüstrisindeki harcamaların büyüklüğü 2019’da 91.2 milyar Euro’ya ulaşmış, turizm toplam gayri safi yurt içi hasılanın %4,4'ünü oluştururken, 830.000 iş imkanı yarattığı belirtilmiştir. Pandemi öncesi yürürlüğe konulan bu yeni vizyonun gerekçesi ise çok bileşenli ve etkin turizm sektörünün 2030’a yaklaştıkça değerinin ve etkisinin daha da artacağı beklentisidir.

“Amacımız, 2030 yılına kadar her Hollandalının turizmden faydalanmasını sağlamaktır.”

Yeni vizyon “yenilenebilir ekonomi”, “döngüsel ekonomi” gibi kavramlar eşliğinde sürdürülebilirliği temel almaktadır; belirli kesimlerin çıkarları yerine ortak çıkarlara odaklanan bir anlayışı temsil ediyor. Toplumun ortak faydasına odaklanırken fark yaratan anlayış ise turizmin başlı başına bir amaç değil, amaca yönelik bir araç olduğudur.

Turizm vizyonunun bir diğer temel yaklaşımı, günümüzün kompleks meselelerine karşı multi disipliner ve birlikte, çoklu yapılarla iş birliğinde çözüm aramaktır. Bunun zor bir konu olduğu belirtilmekle birlikte  kompleks yapıda olan turizm endüstrisinin sorunlarına ancak bu şekilde çözüm geliştirilebileceği  anlaşılmış.

Bu arada çoğunluğun içine düştüğü bir sorunu da dile getirmişler: Turizmde sürdürülebilirlik sadece bir pazarlama konusu mudur?

Bir başka ana politika; turizmi sadece işletme ve turist düzleminden değerlendiren bakış açısı değiştirilerek yerel halk da denkleme ilave edilmiş.

Özü itibariyle, tüm Hollandalıların faydalanması için Hollanda'yı hedef alan yeni bir vizyon geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuş…

Belirttiğim gibi ilgili web sayfasından detaylıca incelenebilir ancak fikir edinmek için vizyona ilişkin bazı noktaların altını çizmem gerekirse:



Turizmin fırsatları ve zorlukları

Artık biliyoruz ki daha fazlası her zaman daha iyi değildir!

Destinasyon tanıtımından destinasyon yönetimine

Amaca ulaşmak için bir araç olarak turizm

Turizmi, refah ve yaşam kalitemizi etkileyen önemli toplumsal sorunların ve zorlukların çözümüne katkıda bulunan bir faktör olarak görüyoruz. Amacımız, 2030 yılına kadar her Hollandalının turizmden faydalanmasını sağlamaktır. Bu hedef doğrultusunda en önemli temalar şunlardır:

- Hollanda kimliğini güçlendirmek,

- Yaşam kalitesini artırmak,

- Sürdürülebilirlik hedeflerimizi gerçekleştirmek,

- İstihdam fırsatları yaratmak.

Odak noktamız, ortak çıkarlar ve yerel halkı ön planda tutmaktır.

Bu temalarda, ziyaretçiler, yerel halk ve işletmeler gibi tüm paydaşların çıkarları bir araya getirildi. Hollanda'yı geleceğe dayanıklı bir destinasyon haline getirmek için, bu grupların ortak çıkarlarına katkı sağlayan faaliyetler yürütmeliyiz. Daha önce turizmin geliştirilmesinde yerel halkın çıkarları göz ardı edildiği için, artık bu çıkarların öncelikli hale getirilmesi gerekmektedir…

Beş stratejik temel

Turizm, Hollanda'nın kamu çıkarına ve ortak refahına katkıda bulunan büyük sosyal sorunların çözümünde bir araçtır.

1.     Avantajlar ve dezavantajları dengelemek.

2. Hollanda'nın tüm bölgeleri çekicidir.

3. Erişilebilirlik

4. Sürdürülebilirlik bir zorunluluktur.

5. Misafirperver bir sektör.

Başarı için üç koşul

A.     Turizmin bir politika önceliği olarak belirlenmesi

Turizmin bir politika önceliği olmalıdır. Ziyaretçi ekonomisindeki tüm aktörlerin perspektifini genişletmek amacıyla harekete geçmesi gereken bir sektörler arası turizm anlaşması gerekmektedir. Ayrıca hükümetlerin de açık bir rolü vardır. Karşılaşılan zorlukların karmaşıklığı ve büyüklüğü, politika alanlarının birbirleriyle ilişkili olmasını gerektirir. Taraf, bağımsızlık, ulusal koordinasyon ve kararlılığın gerekliliğini ve değerini kabul etmektedir.

B.     Ortak eylem ve yatırım gündemi

Bölge gelişimine, yeniliğe, ortaklıklar ve politikalara yatırım yapmamız gerekiyor. Bu, belirli projelere bağlı kamu-özel sektör yatırımlarını gerektirir. Ayrıca, ulusal hükümetin, eyaletlerin, girişimcilerin ve pazarlama organizasyonlarının birlikte gerçekleştireceği ve genel olarak destekleyeceği ulusal bir eylem ve yatırım gündemi gereklidir.

C.    Ulusal Veri İttifakı

Güncel, eksiksiz ve yeni verilere ihtiyaç var. Turizm için bağımsız bir veri ittifakı geliştirmemiz gerekiyor. Bu veri tabanını, mevcut verileri ve bilgileri hem bölgesel hem de ulusal düzeyde paylaşmak için kullanabiliriz. Eksik verileri ise ek araştırmalar yoluyla toplayabiliriz.

 

Dünya değişiyor…

Paylaşım ekonomisi

Yeni jeopolitik durum/Güvenlik kaygıları

Dijitalleşme ve Teknoloji

Otantiklik ve şeffaflık

Kişisel gelişim ve tatmin için seyahat

 

Fırsatlar…

 

Önem verdiğimiz hedeflere katkıda bulunacak bir stratejiyi proaktif olarak geliştirmeliyiz. Bu hedefler ekonomik olabilir, ancak aynı zamanda bir bölgenin yaşanabilirliği, ekolojisi veya kimliği de hesaba katılmalıdır.

Bu strateji belgesinde bir vizyon değişimi sergilenmiş; sayısal hedefler yerine ekonomik, sosyal ve çevresel hedefler önceliklendirilmiş. Taktikler  olması gereken yerde bırakılmış. OECD’nin yeni tarihli Turizm Eğilim ve Politikaları Raporunun da öne çıkardığı iki konu; turizmin ekonomik, sosyal ve çevresel bir dengeye ihtiyacı olduğu ve  turizmin yönetilmeye ihtiyacının bulunduğuydu...Belge teyit ediyor...

NBTC söz konusu vizyon değişimini tam zamanında yaparak yenilenme sürecindeki ekonomik sisteme turizm faaliyetlerinin adapte olmasının önünü açmış. Bugünlerde iyice görünür olan iklim değişikliği, çevresel güvenlik, aşırı turizm, turist vergileri, turist sorumlulukları, yerellik, pahalılık, destinasyon yönetim problemleri vb. pek çok soruna ilişkin yerinde bir öngörüyü de temsil ediyorlar. Covid-19 sınamasından geçen bu vizyonun etkilerini ilk sonuçlarıyla beraber değerlendirmek de mümkün; Amsterdam şehrinin Koronavirüs salgınıyla beraber Doughnut Ekonomi stratejisini yürürlüğe koyması, Hollanda Hükümetinin yeşil ekonomi yaklaşımı tamamen turizmi de bütüncül bir bakış açısıyla ülkenin ana stratejisine entegre etmiş. Ülkenin DNA’sının temsilinde en önemli görevlerden biri de turizme verilmiş...Buradan turizmin herkes için ve tüm ülke için var olması gerektiğini anlamalıyız.



 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi