Ana içeriğe atla

Ulusların ve Destinasyonların Dijital Kimlikleri Markalarını Nasıl Etkiler?

 


Dijital dünyadaki içeriklerin konusu değilsek varlığımızın da sorgulandığı bir dönemdeyiz.

Günümüzde tanıtım ve iletişimin erişim kanalları değişti ve bu değişim geçmişte olduğundan daha hızlı bir şekilde ilerliyor. Ülkelerin dijital dünyadaki varlıkları büyük önem kazandığından bu kanalları takip etmek ve iletişimi bu kanallar üzerinden sürekli kılmak oldukça önemli.  Kısacası; dijital dünyadaki içeriklerin konusu değilsek varlığımızın da sorgulandığı bir dönemdeyiz. Dolayısıyla günümüzde hikâyeleri paylaşmak ve bunu kitlelere ulaştırmak değerli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. (1)

Bir ülkenin Dijital Marka Kimliği büyük oranda Ulusal Turizm Örgütlerinin dijital ve online faaliyetlerinin sonucu oluşur.

Ulus veya destinasyon marka stratejileri sürekli ve pozitif uluslararası algı ve itibar oluşturmak için Dijital Marka Kimliği ile (Varlığı) uyumlu olmalıdır. Bir ülkenin Dijital Marka Kimliği büyük oranda Ulusal Turizm Örgütlerinin dijital ve online faaliyetlerinin sonucu oluşur. Bu örgütler adeta o ülkenin markasına açılan kapı görevi üstlenirler. Ulusal Turizm Örgütlerinin web siteleri ve diğer online platformlardaki varlığı ülke markasının başarısına büyük katkı yaparlar. (2)

Bağımsız bir şirket tarafından (3) dünya genelinde 100 ulusal turizm örgütünün tanıtım-pazarlama faaliyetlerinin değerlendirildiği bir çalışmada (3) dokuz veri incelenmiştir. Buna göre: Tanıtım ve markalaşma çalışmalarının etkinliği (%35); tanıtım alanında alınan ödüller (%2.5); turist sayıları (2016-2021) öngörüler (%10); turizmin GSMH’ye katkısının hükümetin turizm harcamalarına oranı (%10); skift en iyi turizm web sitesi ödülleri (%2.5); sosyal medya takipçileri (%10); sosyal medya takipçileri ve turist sayıları rasyosu –oranı- (%20); Bloom Digital Counrty Ranking Index (%5) ve Blomm Country Brand Index –Turizm- (%5) ağırlık oranlarında değerlendirilmiştir.  

Bu raporda Türkiye’nin Global Top 25 listesindeki yeri 100 üzerinden alınan 46,8 puanla 18. sıradadır. Bu listeye bölgemizdeki rakip destinasyonlardan  Hırvatistan 16. ve İspanya 17. sıradan girmişlerdir. Hırvatistan, İspanya ve Türkiye’nin puanları arasında göz ardı edilebilecek farklar görülmektedir. 

 1 New Zealand 74.0

2 United Arab Emirates 64.8

3 Mauritius 62.8

4 Iceland 56.6

5 Australia 55.7

6 United States 55.3

7 Malta 54.6

8 Jamaica 53.4

9 Peru 53.2

10 Mexico 53.1

11 Hong Kong 53.0

12 Ireland 52.9

13 Costa Rica 50.5

14 Malaysia 50.4

15 Thailand 48.0

16 Croatia 47.2

17 Spain 46.9

18 Turkey 46.8

19 Switzerland 45.3

20 Portugal 45.2

21 Norway 45.0

22 Japan 44.9

23 United Kingdom 44.6

24 Philippines 44.1

25 Singapore 43.6

 Ülkemizde turizm ile ilgili olarak doğrudan ve dolaylı etkenlerle 2015-2016 yıllarını kriz yılları olarak niteleyebiliriz. Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2014 yılında başlatılan ve turizmle ilgili olarak tanıtımda bir marka oluşturmak maksadıyla gerçekleştirilen stratejik yaklaşım ve buna bağlı uygulanan politikaları; bireyle iletişim, sosyal ve dijital medya, stratejik işbirlikleri, kendi medyasını oluşturmak, kültür-sanat-spor etkinlikleri ve tematik tanıtım ülkemizin bu listede yer almasını sağlayan başlıca unsurlar olmuştur. Bu yaklaşım “Turkey Home” projesiyle somutlaştırılmıştır. (4)

 Raporun Avrupa listesini incelediğimizde, Türkiye’yi önemli rakibimiz İspanya’nın binde 2 puan gerisinde 6. sırada görmekteyiz. Bu durum bize şunu göstermektedir; bu sıralamayı etkileyen pek çok dış etken olmakla birlikte raporda esas alınan 9 veriden 5’i –sıralama puanının %70’i- doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığının “Turkey Home” çatısı altında gerçekleştirdiği tanıtım ve pazarlama çalışmalarının etkinliğini değerlendirmiştir.

 “Turkey Home” projesi dijital varlık oluşturmak için stratejik bir yaklaşımla bu alandaki çalışmaları birbiriyle ilişkilendirerek sürekli kılmış ve ülkemiz adına uluslararası alanda referans oluşturarak iletişim ve tanıtımda örnek bir çalışma olmuştur.

 “Turkey Home” projesi dijital varlık oluşturmak için stratejik bir yaklaşımla bu alandaki çalışmaları birbiriyle ilişkilendirerek sürekli kılmış ve ülkemiz adına uluslararası alanda referans oluşturarak iletişim ve tanıtımda örnek bir çalışma olmuştur. Projede Türkiye adına sürekli bir iletişim kampanyasının ilk defa sosyal ve dijital medyayı kullandığını ve yenilikçi projelerle etkin olduğu 5 yıl boyunca önemli bir görünürlük ve bilinirlik kazandığı görülebilir. Söz konusu projeyle geliştirilen dijital ve sosyal medya yaklaşımı günümüzde https://goturkiye.com/  platformunda devam etmektedir.

 Ülkemiz turizm sektörünün genel görünümü ve bununla ilişkili alt konulardan iletişim ve tanıtım faaliyetlerinin değerlendirmesini yaparken uluslararası örgütlerce veya bu alanda güvenilir araştırma şirketlerince yayınlanan raporları ve yorumları irdelemek hem kendimizi izlemek hem de geliştirmek açısından önem arz eder.

 Bu nedenle pandemi öncesinde yayınlanan iki raporu inceleyerek ülkemizin turizm sektörünün uluslararası görünümünü değerlendirmek faydalı olacaktır: World Economic Forum “The Travel and Tourism Competitiveness Report 2019” (TTCI 2019) ve Bloom Consulting Country Brand Ranking 2019/20 Tourism Edition. Bu iki rapor hem turizm sektörümüzün yapısının uluslararası arenadaki durumunu görmek hem de iletişim ve tanıtım konularında kıyaslama yapabilmek açısından önemli veri ve yorumlar içeriyor.

 Öncelikle birinci raporu inceleyecek olursak: Dünya Ekonomik Forumu tarafından 140 Ülke baz alınarak iki yılda bir yayınlanan Turizm ve Seyahat Rekabet Raporu (TTCI) 2019 yılı yayını olarak kamuoyu ile paylaşıldı. Bu rapor; Dünyada turizm ve seyahat sektöründe izlenen politikaları değerlendirerek bu sektörün sürdürülebilir büyümesini göz önünde tutar ve ülkelerin kalkınma ve rekabet ortamına katkısını değerlendirir. Bunun yanında turizm politikalarının doğruluğu, alt yapı ve turizm yönetim sistemleri ile kültürel ve doğal değerlerin korunması kıstasları da irdelenmiş olur.

 Günümüzde dünyada turist varışları rakamı 1.5 milyar’ı bulmuştur. Covid-19 pandemisine kadar küresel turizm büyüme rakamı (%4), küresel ihracat büyüme rakamını (%3) geçmektedir. 2030 yılında ise turist sayısının 1.8 milyar olacağı ön görülmektedir.

                                             “Travel and Tourism at a Tipping Point”

 TTCI 2019 sonuçları, hava ulaşımı, dijital erişim ve uluslararası açıklık politikalarının, artan ticaret savaşları ve yükselen milliyetçilik akımına karşı durumunu da ortaya koymakta, turizm ve seyahat sektörünün yükselişini İngilizce deyimiyle Travel and Tourism at a Tipping Point yani turizmin etkisini hızla göstermeye başlayacağı bir noktaya gelindiği şeklinde yorumlanmaktadır. (Bu durum çok kısa bir süre sonra pandemi nedeniyle daha iyi anlaşılacaktır.)

 Raporun içeriğinde; gelecekte hava yolu taşımacılığına talebin daha da artacağı ve bununla birlikte altyapı eksikliğinin ortaya çıkacağı, doğal ve kültürel değerlerin, çevrenin korunmasının ön planda olacağı, bütün bu konuların çözümüne yönelik süreçte de politikalarla bunların uygulama pratikleri arasında bir dengesizliğin olabileceği tehlikesine dikkat çekilmektedir.

 Raporun genelinde ortaya çıkan tablolarda ülkelerin turizm yönetim sistemleri ve etkinliği, hükümetlerin sektöre verdikleri önem dereceleri değerlendirilmektedir.

 Raporda yer alan sonuç tablolarını incelediğimizde küresel sıralamada İspanya’nın üst üste 3. kez listenin başında olduğunu görüyoruz. Bu ülkeyi sırasıyla; Fransa, Almanya, Japonya, ABD, İngiltere, Avustralya, İtalya, Kanada ve İsviçre izlemektedir. Yunanistan 25. , Meksika 19. , Hırvatistan 27. , Malezya 29.  sırada olup, en rekabetçi bölgenin Avrupa ve Avrasya bölgesi olduğu belirtiliyor ve tablolar detaylı bir şekilde sıralanıyor.

 Turizm ve Seyahat Sektörü Rekabet İndeksi 2019 sonuçlarına etki eden değerlendirme ölçütlerini incelediğimizde; değerlendirme çerçevesinin 4 ana başlıkta (%25 etki değerlendirme oranlarıyla) 14 kritere göre oluştuğunu görmekteyiz. Bunlar: Etkinlik (İş ortamı, emniyet ve güvenlik, sağlık ve hijyen, insan kaynakları ve iş piyasası, bilgi ve iletişim teknolojileri), Turizm ve Seyahat Politikaları ve Etkinliği (Turizm ve seyahat sektörünün önceliği, uluslararası açıklık, fiyat rekabeti, çevresel sürdürülebilirlik), Altyapı (Hava ulaşımı ve alt yapısı, yer hizmetleri ve limanlar alt yapısı, turist hizmetleri alt yapısı) ve Doğal ve Kültürel Kaynaklar (Doğal kaynaklar, Kültürel kaynaklar ve iş seyahatleri) ana başlıkları ve alt kriterler olarak sıralanmıştır. Yukarıdaki ana kriterler ve alt başlıklar değerlendirildiğinde 43. sırada yer almıştır. 2017 raporuna göre bir sıra yükselmişiz. Türkiye bölgesinde ise (Avrupa ve Avrasya) Turizm ve Seyahat Sektörünü önceleme ana kriterinde kendini en çok geliştiren ülke olarak belirtilmektedir.

 Raporun içeriğinde küresel olarak ve bölge bazında ayrıntılı tablolar yer almaktadır ancak buradaki yorumlara ışık tutması açısından değerlendirmeye esas ana kriterler ve alt girdiler sıralanarak Akdeniz çanağındaki üç ülkeyi (İspanya, Yunanistan ve Türkiye’yi) mercek altına almakta yarar var:

Etkinlik Ortamı

İspanya (1)

Yunanistan (25)

Türkiye (43)

İş ortamı

4.5

3.9

4.4

Emniyet ve Güvenlik

6.1

5.6

4.3

Sağlık ve Hijyen

6.2

6.5

5.5

İnsan Kaynakları ve İş Piyasası

4.9

4.7

4.2

Bilgi ve İletişim Teknolojilerine Hazırlık

5.8

5.2

4.6

Turizm ve Seyahat Sektörü Politikaları ve Etkinliği

Turizm ve Seyahat Sektörünün Önceliği

5.9

5.6

5.1

Uluslararası Açıklık

3.9

4.1

3.8

Fiyat Rekabeti

5.0

4.9

5.6

Çevresel Sürdürebilirlik

4.7

4.5

3.7

Altyapı

Hava Ulaşımı ve Altyapısı

5.0

4.8

4.7

Yer Hizmetleri ve Liman Altyapıları

5.2

3.8

3.6

Turist Hizmetleri Altyapısı

6.6

5.8

5.0

Doğal ve Kültürel Kaynaklar

Doğal Kaynaklar

4.8

3.5

2.8

Kültürel Kaynaklar ve İş seyahatleri

6.7

3.3

3.8

 

Turizm sadece turist, gelir ve tanıtım meselesi olarak algılanmamalıdır.

 Tabloda özetlenen bilgiler göz önüne alındığında, ülke olarak turizm adına neler yapılması gerektiği net bir şekilde görülmektedir. Kısacası, turizm ülkesi olmak adına alınması gereken mesafe ve tedbirler çok açık bir şekilde önümüzde durmaktadır. Burada tekrar vurgulamak gerekirse; turizm yönetimi konusunun önemi ortaya çıkmaktadır. Bütün bu başlıklar ve kriterler turizmi stratejik bir sektör olarak algılayıp topyekûn bir yaklaşım gerektiğini göstermektedir. Böylece atılacak her adımın turizme etkisi değerlendirilip ilerlemekte fayda var.  Turizm sadece turist, gelir ve tanıtım meselesi olarak algılanmamalıdır.

 Bloom Consulting Brand Ranking 2019/2020 Tourism Edition.  

Bu raporda ülkelerin turizm marka değerlendirmeleri yapılmakta olup daha çok tanıtım, iletişim ve ekonomik performans (turizm gelirleri) değerlendirilmektedir. Raporun girişinde raporun hazırlanışı ile ilgili izlenen yöntem detaylı bir şekilde anlatılmakta olup burada çok fazla üzerinde durulmayacaktır. Ancak değerlendirme kategorilerini sıralamakta fayda var: Ekonomik Performans (Turizm Gelirleri), Dijital Talep, Online Performans (Sosyal Medya) ve Ülke Marka Stratejisi. Bu kriterlerden online performans ve ülke marka stratejisi alanlarının etkin kuruluşları olarak Ulusal Turizm Örgütlerinin faaliyetleri göz önünde bulundurulmuştur.(5)

 Rapora göre ilk 25 listesinde ABD 1. , Hong Kong 2. , İspanya 3. , İngiltere 4.  ve Türkiye 12. sıradadır (Ülkemiz geçen yılki sıralamaya göre 1 sıra gerilemiştir). Avrupa sıralamasına baktığımızda ise; İspanya 1. , İngiltere 2. , İtalya 3. , Fransa 4. , Almanya 5. ve Türkiye 6. (geçen yıl ile aynı sırada) konumdadır.

 Peki bu ne anlama gelmektedir?

 Raporun 2017/2018 yayınının (6) Türkiye ile ilgili kısmında ülkenin marka stratejisi ve sosyal medya performansının tanıtım ve pazarlama faaliyetleriyle ilgili olarak yoğun ve etkin olduğu vurgulanmış ve küresel sıralamada 5 sıra yükselerek 11. sırada yer bulduğu belirtilmiştir. Bu bölümde turizm gelirlerindeki pozitif performans da etkili olmuştur. Bu yılki rapordan da anlaşıldığı kadarıyla Türkiye yerini korumaktadır. Sadece Meksika’nın performansı nedeniyle global sıralamada 1 sıra geriye düşmüştür.

 Bu iki rapor birlikte değerlendirildiğinde Ülkemizin turizm ile ilgili olarak uluslararası görünümü, eksiklerimiz ve gelecek planlamalarımızla ilgili önemli ipuçları verdiğini söyleyebiliriz.

 Ülkemizde son yıllardaki çeşitli gelişmeler turizm sektörünü toplumumuz gündemine taşımış ve gerek ekonomimiz gerekse iletişimimiz açısından ne kadar önemli olduğu herkesçe malum hale gelmiştir. Bu noktada da tarihi bir eşikte olduğumuzu belirtmek gerekir. Dolayısıyla turizm alanında kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları olarak yönetişim ve faaliyetlerimiz çok önemli hale gelmiştir. Türkiye’ye yardımcı olacak en önemli değeri ise biriktirdiği tecrübe ve edindiği kazanımlar olacaktır.

 Yeri gelmişken en değerli destinasyon markalarında ilk 4 sıranın Yeni Zelanda, Hindistan, İspanya ve Avustralya olduğunu belirtmekte fayda var. Söz konusu 4 ülkenin destinasyon kampanyalarının ortak özelliği sağlam stratejilere sahip olmaları ve istikrarlı bir şekilde 20 yılı aşkın süredir devam etmeleridir. 2005 yılında Yeni Zelanda’nın turizm marka değerinin 13.6 milyar dolar olarak ifade edildiğini de belirtmek gerekir. Yeni Zelanda’nın başarısının ana nedenlerinden biri de dijital ve sosyal medyayı etkin kullanmasıdır. (7) Böylece güçlü bir destinasyon markası projesinin başlıca özelliklerinin;

stratejik yaklaşım,

ana fikir,

kreatif üretim ve

süreklilik

olduğunu belirtebiliriz. Türkiye markasını temsil eden dijital kimliği de, doğru fikirlerin üzerine inşa edilen güçlü stratejilerin süreklilik kazanmış yaratıcı üretimlerin hayata geçirilmesi sayesinde mümkün olacaktır.

             Türkiye dijital varlığını son yıllardaki çalışmalarıyla oluşturmaya başlamıştır. Bu durum ülkemizin                                                             marka bilinirliğine olumlu katkı yapacaktır.

Son söz olarak; Türkiye dijital varlığını son yıllardaki çalışmalarıyla oluşturmaya başlamıştır. Bu durum ülkemizin marka bilinirliğine olumlu katkı yapacaktır. İlk defa 2014 yılında “Turkey Home” projesiyle kabul edilen yaklaşımla sosyal ve dijital medyada ülkemizin hikâyesi anlatılmaya başlanmış ve bu alanda görünüm ve bilinirlik sağlanmıştır. Benzer projelerde en önemli konulardan biri de devamlılıktır. Proje 5 yıl boyunca devam ettirilerek istikrarlı bir şekilde dijital kimliğimiz turizm, kültür, sanat, spor gibi diplomasinin en güçlü araçlarıyla inşa edilmiştir. Söz konusu projeyle elde edilen dijital kimlik varlığı 2019 yılından itibaren “goTurkey” ve 2021 yılından beri de “goTurkiye” projeleriyle devam ettirilmektedir. Bu noktada 8 yıldır ülkemizin ulusal turizm örgütünün (Kültür ve Turizm Bakanlığı) dijital varlığımızı büyük oranda temsil ettiğini ve ülke markasına hizmet ettiğini söylemek mümkün ancak böyle projelerde istikrarın da önemli olduğunu, ana fikri temsil eden şemsiye yaklaşımda sık değişikliklerine gitmenin elde edilmiş dijital varlığa ve marka değerine zarar vereceğini görmek ve günün şartlarına uygun alt kampanyalarda yeniliklere gitmenin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.

 

 

EK-1: https://youtu.be/DvZ9x6lOPCQ (%100 Pure New Zealand kampanyasının hikâyesi)

 (1)https://irfanonal.blogspot.com/2018/05/bir-tanitim-markasi-projesi-turkey-home.html

(2)https://www.bloom-consulting.com/journal/how-the-digital-identity-of-nations-and-places-reflects-on-place-brands/

(3) Globaldata, Tourism Board Marketing Index, Published July 2017

(4)https://www.academia.edu/36689307/TURKEY_HOME_KAMPANYASI_%C3%96RNE%C4%9E%C4%B0NDE_SOSYAL_VE_D%C4%B0J%C4%B0TAL_MEDYANIN_TUR%C4%B0ZMDEK%C4%B0_ROL%C3%9C

(5)https://www.bloomconsulting.com/en/pdf/rankings/Bloom_Consulting_Country_Brand_Ranking_Tourism.pdf

(6)https://www.bloomconsulting.com/pdf/rankings/Bloom_Consulting_Country_Brand_Ranking_Tourism.pdf

(7) https://placebrandobserver.com/interview-andrea-insch/

EK-2 Turizm Örgütleri Sosyal Medya Rekabet Tablosu 2015



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo