Turizmde rekabeti sadece
operasyonel üstünlüğümüze dayandırmak yıllar içinde turist başına düşen
gelirimizi azaltan etkenlerden biri oldu. Bu yaklaşımımızı değiştirmeli ve
stratejik konumlanma becerisini göstererek “iyi” olmayı değil, rakiplerimizden
“daha iyi” olmayı tercih etmeliyiz. Bu tercih turizm yönetimi ile ilgili bir
kültür değişimini gerekli kılmaktadır. Böylece ülkemizin rakip destinasyonlar
arasından sıyrılmasını da sağlayabiliriz.
Turizm endüstrimizi
stratejik değil, operasyonel üstünlüğe göre konumlandırdığımız sürece çok daha
fazla çaba sarf etmemiz gerekecek ve bu durum sadece düşen turizm gelirlerinde
kendini göstermekle kalmayıp ortalama turist gelirlerinde dünya ortalaması ile ülkemiz
arasında aleyhimize oluşan fark turizmin sosyal, ekonomik ve çevresel yükü
olarak bize yansıyacaktır.
Turist profilinin ve teknolojinin
hızla değiştiği, sürdürülebilir kalkınmanın acil gerekliliklerle yeni bir
kültür oluşturduğu bu ortamda turizmdeki pozisyonumuzu aynı yerde tutmak stratejik
bir yoksunluk anlamına da gelir. Bu noktada, geçmişte turizmle alakalı
aldığımız stratejik karara ilişkin geliştirdiğimiz operasyonel becerimizi
stratejik yoksunlukla yeni paradigmalara dayatmak yerine stratejimizi
güncelleyerek; öncelikle turizmde nerede olmak istediğimizle ilgili bir karar
vermeliyiz. Aksi durumda geçmiş paradigmaya dayalı operasyonel üstünlüğümüzü de
kaybedeceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder