Thomas
Cook, 178 yıllık bir turizm geleneği, 23
Eylül 2019’da işlerini durdurduğunu açıkladı ve kayyuma devredildi. Peki bir
zamanlar “Britishness” Britanyalılığın simgelerinden biri olan ve dünyaya
turizm faaliyetlerinde öncülük etmiş bu şirketi iflasın eşiğine ne getirdi?
Hızlıca üzerinde hemfikir olabileceğimiz konular: İnternet, değişen tatil
alışkanlıkları ve kötü yönetim, Thomas Cook’un iflas sürecinin özeti olarak
belirtilebilir. Bu çağda büyük ve karmaşık yapıların dönüşümü neredeyse imkânsız
oluyor…
Bu
konunun etkilerini ülkemiz açısından değerlendirebilmek için İngiltere’deki
turizm pazarını incelemek, değişen turist davranışlarını görmek faydalı olacaktır.
İngiliz turistin tatil alışkanlıkları nelerdir?
İngiltere
turizm pazarı ile ilgili önemli notları sıralayacak olursak: 2018 yılında 71.7
milyon İngiliz yurtdışı seyahati yapmış ve 45.4 milyar pound harcamışlar. İlk 5 destinasyon; İspanya (15.6 m.), Fransa
(8.5 m.), İtalya (4.1 m.), ABD (3.5 m.), İrlanda (3.4m.) Türkiye ise bizim
istatistiklerimize göre 2.2 milyon turist sayısı ile 11. sırada yer
bulmaktadır.
Ülkemiz
destinasyonları İspanya’nın ardından İngiltere’de en çok her şey dahil tur paketi
satışı yapılan destinasyonlardır. Türkiye’nin İngiltere pazarındaki son 10
yıllık durumu incelendiğinde de turist sayısının, 2007’de 1.9 milyon, 2010’da
2.7 milyona ulaştığını bu artış eğiliminde ülkemizin yükselen turizm destinasyonu
olarak genel pozitif imajı, konjonktüre dayalı sebeplerden dolayı rakiplerin
gerilemesi, ekonomik sebepler, İstanbul’un şehir ve kültür destinasyonu olarak
artan popülaritesi ve ülkemizde gerçekleşen önemli uluslararası festival ve
organizasyonlar ile tanıtım faaliyetlerini sıralayabiliriz. 2010-16 döneminde
de 2.5 milyon civarında yoğunlaşan İngiliz Turist sayısı 2016’daki keskin
düşüşün ardından 2018 yılında 2.2 milyon bandına çıkmıştır.
Ülkemizin
İngiltere’deki deniz tatili tur paketi pazarındaki gücü nedeniyle pazara TUİ ve
Thomas Cook gibi büyük tur operatörleri hâkimdi. Bu durumun yarattığı riskleri
azaltmak adına 2009 yılında üçüncü oyuncu olarak Jet2 havayolu ve Jet2 Holidays
tur operatörünün Türkiye pazarına girişi Bakanlığımızca da desteklenmiş ve
geçmiş 10 yılda önce Dalaman ve Bodrum, ardından Antalya ve İzmir
destinasyonlarımıza yönelik tur paketi satışları ve uçuşlar desteklenmiştir.
Ayrıca İngilizleri, başta kültür ürünlerimiz olmak üzere, farklı
destinasyonlarımızla buluşturmak için de bir süreç hep olmuştur. İstanbul
önemli city break destinasyonları arasına girmiştir. Yapılan pazar
araştırmalarında da Türkiye’nin kültür ve coğrafyasının sunduğu ürünlere
ilginin arttığını görmekteyiz.
İngiltere
turizm pazarını incelemeye devam edersek (ABTA 2018 İngiltere Tatil Alışkanlıkları
Raporu) : Birleşik Krallık vatandaşlarının tatile gitme isteklerinin
temelinde yatan motivasyonun en önde geleninin “daha sıcak bir iklime gitmek” “aile ile vakit geçirmek” olması
nedeniyle bu pazarda paket tatil hep önemli olmuştur. Bunu izleyen tatil
motivasyonları ise; yeni yerler görmek,
farklı etkinlikler gerçekleştirmek, farklı kültürleri tanımak, kısa tatiller,
hobilerini başka coğrafyalarda gerçekleştirmek, hayatın rutininden çıkıp farklı
şehir ve ülkelerdeki festival ve müzik etkinliklerine katılmak (özellikle
gençler) olarak sıralanıyor.
En
çok tercih edilen tatil türleri ise, son 10 yılda gelişen durumun neticesi
olarak, %53 ile şehir turları başı
çekmektedir. Bunu %41 ile deniz tatili, %25 ile kırsal turlar, %17 ile her şey dâhil
tatiller, %9 ile müzik etkinliği turları, %9 doğa turları, %9 özel ev kiralama,
%7 aktivite turları, %7 gemi turları ve %6 otobüs turları oluşturmaktadır.
Buradaki
iki önemli veri grubu bize şunu anlatmaktadır; yukarıda belirtilen motivasyonlara ve tatil türlerine yönelik ürünler
geliştirmemiz gereklidir. Evet, azalan bir ivme de olsa deniz tatili önemli bir
motivasyon olmaya devam edecektir ancak yukarıdaki tatil motivasyonları ile
ilgili olarak bizim destinasyonlarımızın farklılığını ortaya koyacak yeni
ürünler geliştirmemiz zor olmayacaktır çünkü bütün bunları destekleyecek ürün
çeşitliliğine sahibiz.
İngilizlerin
yurtdışı tatil alışkanlıklarında 65 yaş üstü grubun yüksek oranı ve yüksek
harcama alışkanlıkları da dikkat çekmektedir. Bu gruba yönelik, sağlık, termal,
doğa, şehir, hobi vb. ürünlerin geliştirilmesi ve hedeflemeli tanıtımlar
yapılması bu pazardaki payımızı artıracaktır.
İngiltere
pazarında kişi başına düşen tatil sayısı ailelerde daha yüksektir bu da bir
aile destinasyonu olarak görülen ülkemiz açısından önemli bir avantajdır.
Tanıtım
planlamalarımız açısından önemli bir başka veri de yurtdışına tatile çıkanların
kiminle tatile gittikleri bilgisidir: Sadece arkadaşıyla %50, ailesiyle %40,
yetişkin grubuyla %21, geniş ailesiyle %21, tek başına %12, çocukları da içerecek
şekilde arkadaşlarıyla %6’lık kesim tatile çıkmaktadır.
Bunun
yanında İngiltere’de 25-34 yaş grubu
insanlar yurtdışı tatil satın almalarını en yaygın olarak %57 oranıyla genel seyahat rezervasyon sitelerinden
yapmaktadır. 45-54 yaş grubu ve 65 yaş üstü de %49 oranıyla doğrudan hizmet
sağlayıcılardan (havayolu şirketi, otel, villa vb.) tatil satın almayı tercih
etmektedir.
Mobil telefondan
tatil satın alma alışkanlığı yükselmektedir (%20). Özellikle 18-24 yaş grubunda
bu oran %37’dir. Kişisel bilgisayarlardan tatil satın alma oranı ise %85’dir.
Bütün bu oranlar bize
İngiltere’de hangi yaş gruplarına yönelik nasıl ürünler geliştireceğimiz ve
nasıl tanıtım yapacağımız hakkında önemli ipuçları vermektedir.
Nasıl davranmalıyız?
Ülkemizin
genel imaj kampanyası, yani görünürlük ve bilinirlik çok önemlidir.
İngiltere’deki gerek yayın kuruluşları gerekse kültür sanat kuruluşlarının hem
kendi toplumlarını hem de dünyayı etkileme gücü çok yüksektir. Bu nedenle
İngiltere’de yapılacak faaliyetlerin veya daha da önemlisi İngiltere’deki
kültür, sanat vb. kuruluşlarla yapılacak birlikte faaliyetlerin karşılıklı
olarak sempati oluşmasına ve toplumlarımıza pozitif yansıması da güçlü
olacaktır. Ayrıca ürünlerimizi doğru hedef gruplarla buluşturacak yeni
teknolojilerle desteklenen tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin de önemli
katkılar sağlayacağı açıktır. Buradaki temel nokta yüksek görünüm ve doğrudan
iletişimdir. Yeni düzenlemelerle Bakanlığımızın ve sektörümüzün turizm
yönetimine, tanıtım ve pazarlama konularına birlikte yaklaşımı artık
kurumsallaşmıştır. Bu yeni oluşumun da başta İngiltere olmak üzere diğer bütün
hedef ülkelerde yukarıda açıklanan beklentileri karşılama kabiliyeti yüksek
olacaktır.
Bütün
bu değerlendirmeler ve rakamlar bize şunu ifade etmektedir: İngiltere’de, şehir
turizminin hemen ardından deniz turizmi önemini korumaktadır. Dijitalleşme
önemli bir olgudur. Seyahat motivasyonları ve tatil türleri dikkatle
incelenmeli, buna göre günün şartlarına uygun tanıtım ve pazarlama yapılmalı, en
önemlisi ise ülke iletişiminin sürekli yüksek tutulmasını sağlayacak,
karşılıklı olarak iki ülkede de, kültür,
sanat, bilim, spor vb. etkinlikler gerçekleştirilmeli veya katılım
sağlanmalıdır. Bu noktada kültür kurumlarının iletişimi öne çıkmaktadır.
İngiltere
turizm pazarında yakın gelecekte öne çıkacak konular ise şöyle sıralanabilir:
Brexit belirsizliği ve toplumdaki güvensizlik Türkiye’nin de aralarında olduğu bazı
destinasyonlara talep artışını yaratacaktır, şehir turizmi ve deniz turizminin hâkim
durumu devam edecektir, “overtourism” ve “environment” konularının insanların
akıllarında olacağı göz ardı edilmemelidir. Hedef grubun alışkanlıkları,
sadelik, doğa, kültür, hobi, deneyim, aktivite vb. alanlarda yoğunlaşmaktadır. LCC uçuşların etkisi artarak devam
edeceğinden bütün bunlar göz önünde bulundurularak planlamaların yapılmasında
yarar bulunmaktadır.
Güncel
soruya dönecek olursak; Thomas Cook’un iflası aslında orta ve uzun vadede
Türkiye açısından pozitife dönüştürülebilecek bir fırsatı içinde barındırıyor.
Thomas Cook zaten büyük oranda bilindik tarzda oluşan tur paketi satış
sayılarını düşürmüştü. Sonbahar ile ilgili kapasiteler kaybolmuştur ancak turist ve talep yerinde durmaktadır. Kısa
vadede gelemeyecek turistler bir kayıp oluşturacaktır. Şunu da göz önünde bulundurmalıyız ki; Thomas
Cook 16 ülkede operasyon yapan bir tur operatörüydü. Batı ve Orta Avrupa’dan
ülkeler bazında düşünüldüğünde ilk etapta sonbaharda ülkemize gelecek turist
sayısı önemli bir kayıptır. İngiltere,
Almanya ve hatta Rusya başta olmak üzere 2020 sezonu dâhil olacak şekilde bazı
hızlı oyuncular bu yatak kapasitesini uçak koltuğu ile buluşturup tüketiciye
sunabilecektir. Tur operatörlerinin bu boşluğu doldurmasını beklemek aslında
edilgen bir durumdur ancak kısa vadede olması gereken budur. Orta ve uzun vadede ise edilgen kalınması
yerine etkin bir şekilde turizm yönetim ve planlamamızda başladığımız dönüşümün
destinasyonlarımızda hızlanmasını sağlayacak tedbirleri almamız gerekiyor.
Ülkemiz, turizmi yönetmekle ilgili önemli kararlarını almıştır ve bunları
harekete geçirme noktasında da zaman kaybetmeden ilerlemektedir.
İngiltere’ye
dönecek olursak şartların uygunluğu çerçevesinde, Jet2, Easyjet, Rynair gibi hemen aksiyon
alabilecek şirketlerin Türkiye özelinde bu kapasiteyi önemli ölçüde karşılama imkânı
bulunmaktadır.
Özellikle
Orta ve Kuzey İngiltere’den ülkemize yönelik önemli operasyonlar yapan Jet2
Holidays’in bu yeni durumda planlarını yenilemesi kesindir. Anılan tur
operatörü rakiplerinin yanında daha düşük maliyetlerle çalışma ve agresif iş
yapma kabiliyeti yüksek bir özellik göstermektedir. TUİ de hemen ilave
planlamalar yapacaktır. Her zamanki gibi uçak konusu en önemli konudur.
Bakanlığımızın, geçen yıl başlattığı, THY ile birlikte bazı destinasyonlara
direkt sefer koyma projesi imkânlar elverdiği ölçüde İngiltere merkezli uçuşlar
olarak planlanabilir. Bu noktada otellerimiz dijital alt yapı yatırımlarını
yaptıkları varsayımıyla –bir nevi bağımsızlaştıkları ölçüde- dinamik paketlerle
ve doğrudan satışlarla İngiltere’den turist sayımızı artırmamız mümkün
olacaktır.
Türkiye
özellikle son 20 yılda kültür ve turizmin birlikte yaratması beklenen sinerjiyi
yakalamak adına önemli mesafe almıştır. İstanbul bir kültür merkezidir. Bu
şehrimizdeki kültür sanat ajandası artık dünyanın dikkatini çekmektedir.
Anadolu’da çok sayıda önemli müzelerimiz mevcut. Türk gastronomisi işlendiği
takdirde çok önemli bir ivmenin eşiğine geldi. Kültür yolları, spor, termal,
sağlık, golf, mavi yolculuk ve daha pek çok ürünümüz gelişti. Antik Antalya,
kum, deniz ve güneş konseptinin yanında bütün dünyanın ilgisini çekebilecek
potansiyeli barındırıyor. Kapadokya, Erciyes, Göbeklitepe, Frigya Vadileri,
Troya, Kaçkarlar, Dalyan, Fethiye, Marmaris, Bodrum, göller, nehirler, dağlar… Kısacası
her yönüyle kıtasal ölçekte bir ülke…
Bütün
bu yaşananlardan Türk turizmi açısından ana meselenin içinde olduğumuz dönüşüm
sürecinin en doğru şekilde tamamlanması sonucu çıkarılabilir. Bu takdirde dış
etkenlere açıklık oranımız düşecek ve kendi oyun planımızı kurgulayıp yürütmek
kolay olacaktır. Doğal olarak çevremizdeki ve ana pazarlarımızdaki gelişmeler
yine bizi etkileyecektir ancak olumsuz değişimlere olan direncimiz arttığında
sektörümüzün gücü de artmış olacaktır. Bu açıdan değerlendirildiğinde
önümüzdeki süreçte Rusya’nın ekonomik durumu, İran’ın etkilere açık pozisyonu
veya Batı Avrupa pazarlarındaki beklenen ivmenin gecikmesi karşısında bu ve
benzeri pazarlarımızın sürdürülebilir gelişimi ancak turizmle ilişkimizi
edilgen olmaktan çıkarıp etkinleştirdiğimizde mümkün olabilecektir. Bu nedenle
yaşadığımız dönüşüm sürecinde Bakanlığımız başta olmak üzere sektörümüzün ve
tüm paydaşlarımızın koordine çabalarının desteklenmesi önem taşımaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder