Ana içeriğe atla

Bir turizm kampanyası sadece bir turizm kampanyası değildir…



Ülkelerin turizm kampanyaları, o ülkenin imajını güçlendirmek için yürütülür. Bu kampanyaların içeriklerinde ait oldukları ülkelerin, çağdaş bir perspektifle, kültüre, kültürel mirasa ve tarihe yönelik vizyonlarını görebilirsiniz.

Turizm kampanyaları sadece görünüm sağlamazlar, bu kampanyaların içeriklerini disiplinler arası bir yaklaşım oluşturur. Burada görsel kültür, iletişim, sosyoloji, turizm, kültürel miras, tarih, sanat vb. disiplinler baş roldedir. Böyle de olmalıdır. Çünkü günümüzde bu kampanyalar ülkeleri adına dünyayla bir iletişim sürdürmektedirler ve ülke markasının en önemli itici güçlerinden biri olmuşlardır. Yani bir turizm kampanyası sadece bir turizm kampanyası değildir. Temsil ettiği ülke ve toplum adına bir mesaj içerir, onu dünyaya iletir.

Uluslararası arenada yürütülen başarılı turizm kampanyalarının en önemli özelliklerinden birisi o ülkenin kültürel imajının ve kültürel mirasının iletişimini başarıyla yapmalarıdır. Bu noktada, günümüzdeki örneklerden görüleceği gibi,  ülke turizm kampanyalarının evrimleştiğini, turizm diplomasisi ve kültür diplomasisini ustalıkla kullandıklarını görmekteyiz.

Ülke turizm kampanyalarının en önemli işlevi “belirlenmiş mesaj” ile ilgili sürekli içerik üretmek ve bunun kesintisiz iletişimini yapmaktır. Bir mesajınız olacak ve bunun iletişimini sürekli kılacaksınız…

İçinde yaşadığımız dijital devrim ve sosyal medyanın etkisi turizm kampanyalarının değişiminde en büyük rolü oynamaktadır. 2000’li yıllarla birlikte gelişen enformasyon ağırlıklı “portal” devri yerini yeni teknolojilerle etkileşimi çok yoğun, derin ve kişiselleşmiş iletişime bırakmıştır. Bu yeni iletişim turizm destinasyonlarının da vizyonunu değiştirmiştir…80’li ve 90’lı yıllarda olduğu gibi sadece turist kazanma strateji ve taktikleri yerini; kendi tanımınızı doğru yaparak bunu anlattığınız doğru ve derin iletişime bırakmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi