Bugüne kadar, genellikle, turizm konu olduğunda “sinerji”, hatta “simbiyoz” türü ilişkiler öne çıktı, hakim durumda tartışılmaya da devam ediyor öte yandan, yaşadığımız çoklu krizlerin etkisiyle asıl söz konusu olan bu iki kavram arasındaki “gerilim” den bahsetmek gerekiyor. Bu bahsi öncelikle etik boyutuyla başlatmak,- ekonomi-politik sistemi tartışmadan - belki de sorunların kaynağını görmemiz açısından yararlı olabilir. Ülkemizde malum turizm tartışmaları, algısı ve gerçekliği konusunda çok canlı ancak verimliliği tartışılır bir gündem hep oldu…Yine böyle bir zamanda turizm adına yapılanları etik bir bakış açısıyla değerlendirmek ufkumuza katkı verecektir. Kültür turizmi, turizmin evrildiği yöndür. Ancak bu gelişme, çoğu zaman kültürün bir değer olarak değil, bir kaynak olarak görülmesi üzerinden şekillenmektedir. Meseleyi "değer" kavramıyla irdelemeye aldığımızda kuşkusuz ahlak ve etik tartışmalarına girmek gerekir. “Kültürün ticarileşmesi” ya da “kültürün metalaşması” ...
27 Eylül 2025’te Melaka, Malezya’da kutlanan Dünya Turizm Günü, bu yıl “Turizm ve Sürdürülebilir Dönüşüm” temasıyla turizmi yalnızca ekonomik bir sektör değil, toplumsal ilerlemenin ve sürdürülebilir kalkınmanın anahtarı olarak konumlandıran güçlü ve bilindik bir çerçeve sunmaktadır. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü’nün (UN Tourism) yayımladığı kavram notu turizmin büyüme potansiyelinin ötesine geçerek, yönetişimden eğitime, inovasyondan çevreye kadar birçok boyutta küresel bir çağrı niteliği taşıyor. Bu küresel çağrı, Türkiye turizminin mevcut yapısal sorunlarıyla doğrudan ilişkilidir. Türkiye’nin turizm politikaları hâlen kısa vadeli döviz gelirlerine odaklanmakta, uzun vadeli sürdürülebilirlik ve iklim hedefleri yeterince merkezde yer almamaktadır. Bölgesel destinasyon yönetim organizasyonlarının zayıflığı, yerel katılım ve şeffaflık eksikliği sorun yaratmaktadır. Eğitim ve insan kaynağı açısından turizmde nitelikli işgücü eksikliği kronikleşmiş, gençlerin mesleki eğ...