Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Destinasyon Örgütlerinin İşlevi Nedir? 🕵️‍♂️

  🕵️‍♂️ Turizmle ilgili olarak uzun zamandır üzerinde düşündüğümüz, anlamaya, uygulamaya çalıştığımız bir kavram; destinasyon yönetimi/örgütü. Bu kavramın üzerinde çalışırken statik değil, dinamik olduğunu da anladık. En azından iyi örneklerinde durum böyle. Her defasında kendimizi, destinasyon tanıtımı mı? Destinasyon yönetimi mi? sorusuna cevap ararken buluyoruz. Ancak şu konunun da altını çizmeliyiz; ülkemiz için kendi özelliklerimize uygun örgütler tasarlamamız gereğini hep vurgulamalıyız. Anlaşılan bu tartışma daha uzayıp gidecek, bu nedenle öncelikle tecrübelerimizden, okumalarımızdan ve tabii ki günümüz   iyi uygulamalarından ilham alarak söz konusu örgütlerin özelliklerini/işlevlerini sıralarsak nasıl bir kavram olduğu konusunda bir fikir edinmiş olacağız. Örneğin, son yıllarda turizm alanındaki hızlı değişimler ve bunların üstüne yaşanan Covid-19 deneyiminin radikal etkilerinden statik olmayan, kaygan bir zeminde olduğumuzu anlıyoruz. Destinasyon markalama/destinasyon y

Michelin Rehberi ve Türkiye

  Turistler için bir destinasyonun cazip hale gelmesi pek çok faktörün etkin olmasına bağlıdır. Aktiviteler, sosyal ve kültürel yapı, gastronomi, alışveriş, ulaşım, iletişim, alt yapı, misafirperverlik, turistik ürünler, fiyat vb. pek çok etken sıralayabiliriz. Kotler’e göre tüketicilerin satın alma süreci sosyal, kültürel, kişisel ve psikolojik faktörlerden etkilenir. Buna benzer daha pek çok akademik çalışmanın ortaya koyduğu tüketici karar süreçlerinden bahsedilebilir. Bunlardan biri de geçmiş deneyimlere ait anılar ve dışsal etkenlerdir. Bu dış etkenlerden biri olarak Michelin Rehberi'nin turist kararlarına etkisi de araştırılan konular arasında yer almaktadır. Bilindiği gibi gastronomi ile seyahat arasında çok önemli bir ilişki vardır, ayrıca yaşam kalitesini doğrudan etkileyen ve insanların anılarında yer edinen olumlu gastronomi deneyimleri pek çok unsurun etkisi altındadır. Günün sonunda her destinasyon doğru tanımladıkları gastronomi değerini bir stratejinin eşliğinde

DENEYİM EKONOMİSİ TURİZMİ DÖNÜŞTÜRÜYOR: KREATİF TURİZM

  Küresel boyutta hızla büyüyen iki endüstriden birincisi turizm endüstrisi iken bir diğeri de kültür endüstrileridir. Yaşadığımız Covid-19 sürecinin bu iki alanın önemini vurguladığını yaşayarak biz kez daha gördük. Önceki yazılarımda kültür ve turizm alanlarının sinerjik işbirliklerine ve bunun sonuçlarına yer verdiğimden bu yazının konusu daha üst boyutta yaşanan bir gelişmenin bu alanlara etkisini değerlendirmek olacak. Bu defa genel ekonomik sistemin ve sosyal hayatın yaşadığı değişim ve bu değişimin turizme etkisini konuşacağız. Turizmin sürecini değerlendirdiğimizde kültürel turizmin etki alanını son çeyrek yüzyıldır artırdığını görürüz. UNWTO’nun istatistiklerine göre 1995 yılında kültürel turizme dair turist sayısı 200 milyon iken 2017 yılında 500 milyon’un üzerine çıkmıştır. Buna göre turizm hareketinin %40’ının kültürel turizm’den kaynaklandığı söylenebilir. Ancak son yıllarda turizmin en önemli tartışma konusu olan “kalabalıklar” (overtourism) meselesi kültürel turizmi

‘Hangi Turizm?’

Covid-19 sürecinde turizmin yokluğu paradoksal bir şekilde değerinin altını çizdi. Bu sonucu bugüne kadar turizmi sadece döviz kazandırıcı bir faaliyet olarak gören ülkelerin dahi yeni turizm politikaları arayışlarında görüyoruz. Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus ise “Hangi turizm?” sorusuna verilecek cevapta bulunmaktadır. Günümüzde turizmin yerel kalkınma, yaşam kalitesi vb. alanlara yaptığı katkı herkesçe bilinmektedir ancak bütün bu faydalar sıralanırken beraberinde gelen bir takım sorumluluklar da bulunuyor; yerküreye ve gelecek nesillere karşı sorumluluklarımız ve buna ilişkin sürdürülebilirlik olgusu. “Daha iyi turizm” kavramı öne çıkmıştır. Bu anlayış turizm ve turizm yönetiminin yeniden tasarımını gündeme getiriyor. Dolayısıyla insan değişmiştir, turizmin de değişmesi kaçınılmazdır. Covid-19 salgınının altını çizdiği konu tam da budur. Bunu herkes görmektedir, Dünya Turizm Günü’nün bu yılki teması da ‘Rethinking Tourism’, turizmi yeniden düşünmek, asl

Coğrafi İşaretler Neden Popülerdir?

  Kalkınma için “rekabetçilik” paradigmasına dayalı olarak ülkemizde pek çok yörenin, ilin, destinasyonun tanıtım, markalaşma alanlarında yoğunlaşarak özgün kimliklerini ifade etmeye çalıştıklarını, böylece cazibe ve rekabetçiliklerinin iletişimini yaptıklarını görüyoruz. Bölgesel farklılıkların, kimliklerin, maddi-manevi değerlerin önemi anlaşıldıkça bunların en önemli taşıyıcıları olan coğrafi işaretlerin de popüler olmasını anlayabiliriz. Coğrafi işaretler; kalitesi, ünü veya diğer karakteristik özellikleri belirli bir coğrafi kökenden kaynaklanan bir ürünü tanımlayan bir fikri mülkiyet hakkı olarak kabul edilmektedir. Cİ tescili alan ürünlerin, ait olduğu yöreyle özdeşleşmiş ve benzerlerinden ayrılan tipik özellikleri bulunmaktadır. Nitekim yöre, sadece iklim, toprak ve tarımsal faktörlerden etkilenen bir alan değil, aynı zamanda bir beşerî bilgi, beceri, yetenek, ustalık ve gelenek alanıdır. Ürüne tüm özellik, kalite ve tipikliğini veren de yöredeki bu doğal ve beşerî faktörle

Daha Çok Değil! Daha İyi Turizm (Turizm için iş birliği)

  Günümüzde turizmle ilgili olarak şu soru sıkça sorulmaktadır: “Net fayda?”  Turizmin toplumlar için popüler hale gelmeye başladığı dönemlerde üzerinde durulan konular; turist varışları, harcamalar ve istihdam gibi rakamlar olmaktaydı. Turizmin toplum, insan ve çevre üzerindeki etkileri görüldükçe değerlendirme kriterleri de çeşitlenmiş ve özellikle “net fayda” yani turizmin topluma yükü ile faydası arasındaki ilişki sorgulanıyor.  Bu konu özellikle destinasyon yönetimlerini ve liderlerini çok ilgilendirmektedir. Bir yerde, orada yaşayan insanların yaşam kalitesini düşürmeden, doğal, tarihi ve kültürel çevrenin sürdürülebilirliğini engellemeden kaç turistin mutlu ve istekli bir şekilde misafir edilebileceği destinasyonların en önemli konusudur. Turizm faaliyetlerinde “samimiyet”, yerel halkın “onuru”, “itibarı” ve “isteği” gibi kavramlar da bahsi geçen güncel turizm yaklaşımının bir parçasıdır. Bu yaklaşım beraberinde “sorumlu” yöneticileri ve destinasyon yönetimlerini gündeme getir

BİR FİLM, BİR MAKALE…

  Evet! Yemek anıdır... Aşk Tarifi (The Hundred-Foot Journey) Hindistan-ABD ortak yapımı 2014 tarihli dram, komedi türünde bir film. Filmi iki kere izledim ve bu defa detaylardaki mesajlara biraz daha vakıf olma şansı buldum. Size de mutlaka öneririm, özellikle sinema, gastronomi, iletişim, kültür ve turizm gibi konulara ilginiz varsa mutlaka izlemelisiniz. Filmde Fransız ve Hint Mutfakları harika bir şekilde beyaz perdeye aktarılmış; adeta bir kültürel diplomasi eseri. Genç yaşında mutfakla tanışmış Hassan hayatın rüzgârıyla kendini bir Fransız kasabasında bulur ve burada bir restoran açar. Egzotik Hint Mutfağı bir anda kasabalının ilgisini çekecektir. Bu durum, restoranın karşısında bulunan Şef Madam Mallory’nin prestijli restoranıyla bir rekabete girmesini de beraberinde getirir. Hassan’ın yemeklerinin gücü ait olduğu topraklardan gelmektedir. Filmde Hint baharatları ve geleneksel bilginin gastronomi açısından ne derece değerli olduğu gözler önüne seriliyor. Filmin adında da