Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Destinasyonun aklı…(Post-Korona Senaryoları -8) Kısaca

  Destinasyonunuz dünyanın en güzel yeri de olsa, köklü bir kültüre de sahip olsanız, kaynaklarınız bol da olsa eğer bunu yönetecek bir stratejiniz yoksa tanıtımınızı başarıya ulaştırmanızın imkânı yoktur. Bu gerçeği Koronavirüs Salgını bir kere daha vurguladı. Bu süreçte bütün destinasyonların salgının etkilerini giderip yeniden ayağa kalkmak ve ziyaretçi kazanma çabalarına tanık oluyoruz. Pek çok şehrimiz de turizmin önemini kavramış olarak ürünlerinin ve destinasyonlarının tanıtımını yapmak için adeta yarışıyorlar. Olması gereken de bu…Ancak bu çabaların çoğunda ne yapmak istedikleri veya nereye varmak istedikleri konusunda açık, net bir stratejinin eksikliği de görülüyor. Varsa da biz bilmiyoruz… Şehirlerin birbirlerinden esinlenerek oluşan turizm odaklanması güçlü bir strateji ve onu kararlılıkla uygulayacak kurumlardan yoksunsa hayal kırıklıklarına ve motivasyon kaybına da yol açabilir. Onca çaba, faaliyet ve maddi kaynağın iyi çalışılmış bir strateji çerçevesinde bir “akıl” ,

Tam Zamanı…(Post Korona Senaryoları-7) Kısaca

  Turizmin Güney Avrupa’da “bacasız sanayi” ve “döviz kazandırıcı” bir anlayışla büyüdüğü 60’ların ve 70’lerin ardından 80’lerde gelişen “kültür” ve “sürdürülebilirlik” yaklaşımlarını ülke olarak genel anlamda on yıl geriden takip ettik. Bu defa, dijital ve yeşil devrimin etkisinde,    yine yeni bir evreye giren turizm endüstrisiyle aynı gündemde buluşabilmek için kaynaklarımızı stratejiye dönüştürme kabiliyetini göstermenin tam zamanı…

Endüstriyel Mirasıyla: "Zonguldak Yeniden" (Zonguldak Reload)*

  Dünyanın geldiği ekonomik, toplumsal, kültürel seviyede şehirlerin ve bölgesel kalkınmanın önemi daha da artmıştır. Bu durum şehirlerin ve bölgelerin daha iyi ekonomik, sosyal ve kültürel şartlara kavuşması ile doğrudan ilgilidir. Çağın gereklilikleri de şehirlerin ve bölgelerin yeniden uyanışı ve kalkınma paradigmalarını öne sürmektedir.   Günümüzde tartıştığımız iklim meseleleri, yaşanabilir çevre, teknoloji, eğitim, bilim, kültür ve sürdürülebilir kalkınma konuları doğrudan kalkınma olgusunun içinde şehirlerimiz ve bölgelerimizi ilgilendirmektedir. Bu noktada katma değerli üretime ve bilgiye dayalı kalkınma paradigmamızın en önemli destekleyicisi ve tamamlayıcılarından olan kültür ve turizm konularına ayrı bir parantez açmak yerinde olacaktır. Kalkınmanın önemli unsurlarından biri de turizm ve kültürdür.   Günümüzde simbiyoz (ortak yaşamın getirdiği verimli birliktelik) ilişkilerinin tartışıldığı bu alanlar kültür endüstrilerinin yeşermesi ve kalkınma paradigmanıza bir dayan

Verimlilik...(Post-Korona Senaryoları -6) Kısaca

Turizm faaliyetlerinin  başarısı günümüzde artık sayılarla değil verimlilikle ifade ediliyor. Verimli turizm faaliyetleri yerel halkın ve turizmcilerin birlikte kendilerini iyi hissetmelerine bağlı... İşte bu anlayış turizmde bir değişimi beraberinde getiriyor; destinasyon tanıtımı yerine destinasyon yönetimi öne çıkıyor. Bir de bu gelişmeler yeşil devrim ilkeleri ve net sıfır emisyon hedefleriyle örtüştüğünde sayılar OUT verimlilik ise IN oluyor. 

Coğrafi İşaretler ve Turizm (*)

    Kalkınmanın iki önemli bileşeni; coğrafi işaretler ve turizm…Bu iki alan birbiriyle sıkı bir ilişkiye sahip, bunu simbiyotik bir ilişkiye benzetebiliriz; yani bir arada olmaları, birbirlerine hayat vermeleri bu iki alanın da yararına ve çıktıyı artıran bir etken. Öte yandan turizm deneyim ve bunun çevresinde oluşan hikayenin pazarlamasıdır. Coğrafi işaretli ürünler de yer ile ilgili deneyim ve hikayenin merkezinde yer alır. Bu yazıda dünyanın geleceğine dair beklentileri de düşünerek, coğrafi işaretler ve turizm ilişkisine değineceğim. Kalkınma ve markalaşma iç içe geçmiş iki kavram; gerek ülkelerin gerekse bölgelerin, şehirlerin hatta köylerin odağında bulunuyor. Kalkınmayı sağlamanın   yaşam kalitemizi artırdığını biliyoruz. Burada söz konusu olan sadece insanın yaşam kalitesi değil, bizimle birlikte bu yerküreyi paylaşan tüm varlıkların yaşam hakkından ve kalitesinden bahsediyoruz. Bu nedenle, şekilde de görüldüğü gibi günümüzde bu sürecin tabi olduğu önemli kriterle

Daha Çok Turizm Diplomasisi…(Post-Korona Senaryoları -5) Kısaca

  Turizm, iletişim ve özgürlük demek… En temel insan haklarından seyahat özgürlüğü bu defa insanlığın iyiliği için aniden kısıtlandı ve buna bir virüs neden oldu.  Koronavirüs salgınının insanlığı getirdiği nokta ve bundan sonrasına ilişkin senaryoların yaklaşık iki yıldır içindeyiz… Aslında yeni gibi konuştuğumuz her şey gündemimizdeydi ve belki de ayak sürüyorduk…Bu salgın iki önemli süreci “devrim”e dönüştürdü ve biz bunu anlamalıyız: Dijital Devrim ve Yeşil Devrim. Bu noktada değişmeyen ve daha da güçlenmesi gereken ise “işbirliği” ve daha çok “iletişim” ihtiyacı. Diplomasi toplumlar arasındaki iletişime olanak sağlayan, ortam hazırlayan ve daha da güçlendiren çok önemli bir araç. Turizm diplomasisi de bu anlamda çok değerli. Salgının adeta durdurduğu turizm sektörü yeni kodlarla tekrar canlanmak istiyorsa mutlaka diplomasi enstrümanını çalıştırmalı. Böylece işbirliği olanakları artıp “birlikte” ve “daha güçlü” canlanmanın da önü açılacaktır. Bu noktada kurumlara çok iş

Turizm’de İklim Eylem Planı (Post-Korona Senaryoları-4) Kısaca…

  Turizm sektörünün Covid-19 Pandemisi sonrası yeniden toparlanmasının ön koşulu iklim eylem planını gerçekleştirecek adımlar atması olacaktır. Bunu sağlamak için bir an önce sektör, kamu ve akademi iş birliğiyle ulusal strateji ve yol haritası açıklanmalı, turizmin büyük kültürel dönüşümünün içinde yer alınarak ortak hedeflere katkı verilmelidir. Bilindiği gibi TBMM 6 Ekim günü, 1992 tarihli BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin 2015 yılında 21. Taraflar Konferansında kabul edilen ve Türkiye tarafından da imzalanan Paris Anlaşmasının beyan ile birlikte onaylanmasını uygun buldu. Peki özü itibariyle bu anlaşma neyi öngörüyor? Anlaşmanın 2. Maddesi bu soruyu yanıtlıyor: “…bu anlaşma, sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılması çabaları bağlamında iklim değişikliği tehdidine yönelik küresel müdahaleyi aşağıda belirtilenler aracılığıyla güçlendirmeyi amaçlamaktadır: (a) İklim değişikliği risk ve etkilerini önemli ölçüde azaltacağı bilinciyle, küresel ortalama sıca