Ana içeriğe atla

ITB Berlin 2025’te Ne Konuşuldu?*

ITB Berlin 2025, 4-6 Mart 2025 tarihleri arasında Berlin Fuar Merkezi'nde gerçekleşti. Bu yılki fuarın ana teması "The Power of Transition Lives Here" (Geçişin/değişim Gücü Burada Yaşıyor) olarak belirlendi ve sektörün karşılaştığı büyük zorluklar ve fırsatlar üzerine odaklanıldı. Fuar’a 165 ülkeden rekor bir uluslararası katılım sağlandı ve bu da seyahat endüstrisindeki toparlanmayı yansıttı. Özellikle kruvaziyer sektörü, Güney Avrupa, Asya ve Afrika bölgelerinde yüksek talep gözlemlendi. Seyahat teknolojisi sektörü de büyüme göstererek fuarda daha geniş bir alanda temsil edildi. Bu “geçişin” ne olduğuna sonuç’ta değinmek üzere önce öne çıkan konulara bakalım: - Yapay Zekâ (AI) Uygulamaları: Bu yıl ilk kez tanıtılan "AI Track" ile yapay zekânın turizm sektöründeki pratik kullanımları ele alındı. Oturumlar, AI'nın müşteri deneyimlerini nasıl geliştirebileceği ve operasyonel verimliliği nasıl artırabileceği üzerine yoğunlaştı. - Sürdürülebilirlik: Sektörün geleceği için sürdürülebilir uygulamaların önemi vurgulandı. Konferans programında, çevresel etkileri azaltma, yerel toplulukları destekleme ve sürdürülebilir turizm stratejileri geliştirme konuları tartışıldı. - Dijitalleşme ve Seyahat Teknolojileri: Seyahat teknolojileri alanındaki yenilikler, dijital kimlikler ve dijital cüzdan teknolojileri gibi konular ele alındı. Bu teknolojilerin seyahat deneyimini nasıl dönüştürdüğü ve gelecekte nasıl şekilleneceği üzerine oturumlar düzenlendi. - Pazarlama Stratejileri: Sosyal medya ve dijital platformların artan önemiyle birlikte, markaların hedef kitlelerine nasıl daha etkili ulaşabileceği ve içerik stratejilerini nasıl optimize edebileceği konuları tartışıldı. Bu çerçevede konuşulanlar arasında öne çıkanlar ise: Bisiklet Turizmi ve Ulaşımda Kolaylık Sağlıklı ve çevre dostu bir seyahat biçimi olarak öne çıkan bisiklet turizmi, yerel ekonomileri canlandırma potansiyeline sahip. Ancak bu seyahat modelinin daha erişilebilir hâle gelmesi için bisiklet ve tren kombinasyonunun kolaylaştırılması gerektiği vurgulandı. Sınır ötesi seyahatlerde bisiklet taşımayı basitleştiren çözümler, sektör temsilcileri tarafından önemle ele alındı. Seyahatin Ruhunu Yeniden Keşfetmek Turizm sektöründeki başarılı markalar, gezginleri sadece ziyaretçi olarak değil, birer "içeriden biri" gibi hissettiren deneyimler sunma noktasında fark yaratıyor. Yerel halkla etkileşimi artıran ve anlamlı deneyimler sunan seyahat modelleri, özellikle genç gezginler ve kültürel etkileşime önem veren turistler tarafından tercih ediliyor. İklim Krizi ve Turizm Turizm destinasyonları, iklim değişikliğinin doğrudan etkilerini hissetmeye devam ediyor. Birçok bölge, artan sıcaklıklar, aşırı hava olayları ve doğal alanların tahribatı gibi sorunlarla mücadele ederken, aynı zamanda turistik ilgiyi kaybetmeme çabası içinde. Ancak Avrupa'da yükselen sağ popülist hareketlerin sürdürülebilirlik konusuna mesafeli duruşu, sektörün karşılaştığı zorlukları artırıyor. Uzmanlar, sürdürülebilir turizm politikalarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Sosyal Medya ve Turizm Pazarlaması Sosyal medya, turizm sektöründe büyük bir etkiye sahip olmaya devam ediyor. Ancak artan içerik bolluğu, markaların kitlelerine ulaşmasını zorlaştırıyor. Bu nedenle şirketler, farklı formatlar ve kanallar üzerinde deneyler yaparak en etkili stratejiyi belirlemeye çalışıyor. Bu noktada yenilikçi seyahat blog yazarları ve içerik üreticileri, büyük markalara ilham kaynağı oluyor. Yapay Zekâ, Dijital Kimlik ve Geleceğin Turizmi Yapay zekâ, dijital kimlikler ve dijital cüzdan teknolojileri, turizmde devrim yaratma potansiyeline sahip. ITB Berlin 2025’te bu konular geniş bir perspektifle ele alındı. Yapay zekâ destekli müşteri deneyimleri, içerik tüketimini kolaylaştırıyor ve seyahat planlamasını daha verimli hâle getiriyor. Expedia Group gibi büyük şirketler, küçük işletmeleri büyük dağıtım ağlarına bağlayan dijital çözümler geliştirme konusundaki yeniliklerini paylaştı. Yeni Ortaklıklar ve İş Birlikleri Turizmde dönüşümü hızlandırmak ve fırsatları en üst düzeye çıkarmak için yeni ortaklıkların kurulması gerektiği üzerinde duruldu. Destinasyon yönetim organizasyonları (DMO’lar), farklı sektörlerden partnerlerle iş birliği yaparak yeni deneyimler kazanmanın önemini vurguladı. Yapay zekâ ve sürdürülebilirlik alanlarında iş birlikleri, sektörü geleceğe hazırlamak adına kritik bir rol oynuyor. Sürdürülebilirlik: Bir Yaşam Biçimi Sürdürülebilirlik artık yalnızca bir pazarlama aracı değil, turizmin temel yapı taşlarından biri olarak kabul ediliyor. Geleceğin turizm anlayışında kişiselleştirilmiş hizmetler ve entegre platformlar öne çıkarken, bu süreçte yapay zekâ büyük bir kolaylaştırıcı rol üstleniyor. Turizm sektörü, gerçek anlamda dönüştürücü ve dirençli bir yapıya kavuşmak için sürdürülebilirlik prensiplerini benimsemek zorunda. ITB Berlin 2025, sektörde dönüşümün kaçınılmaz olduğunu ve teknoloji ile sürdürülebilirliğin birlikte ele alınması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Gelecekte başarılı olmak isteyen turizm şirketleri ve destinasyonlar için bu iki kavram artık vazgeçilmez unsurlar hâline gelmiş durumda. Evet, ITB'de pek çok konu gündeme geldi… Peki, onlarca oturumun gerçekleştiği konferans programının damıtılmasıyla geriye ne kaldığını soracak olursanız, hemen söyleyeyim; Değişim/geçiş…TDK sözlük karşılığı, intikal…Yani bir yerden başka bir yere geçme (durum, konu, mekan). Turizm algısı, pratiği ve yönetiminin değişmek zorunda olduğu sonucuna varıyoruz. Zaman ve mekanın bu hızlı akışımda, -intikalinde söz konusu sürecin yer (destinasyon/mekan) üzerindeki etkilerinin önemli çıktılarından biri olan turizm hareketinin eski alışkanlıkları sürdürmesi, eski düşünce ve iş yapış hallerinde ısrar etmesi hayatın intikaline ters olacaktır. Bu nedenle turizmi işletme boyutuyla sınırlamadan toplumsal ve ekonomik sistem içinde doğru konumlandırmak ve destinasyonları yönetmek şimdiki sınanmamız olmalıdır. *Çevrim içi izlenimler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti...

COĞRAFİ İŞARETLER VE YÖRE (Farklı bir hikaye)

  (Fransa Bisiklet Turundan-2024) ...Ülkemizde coğrafi işaret sistemini incelemek ve eksikleri ortaya koymak çok önemlidir çünkü tadın yansıması olan yöre kavramını içselleştirmemize coğrafi işaretler aracı olacaktır. Cİ sistemini bir sacayağı olarak simgeleştirdiğimizde tescil, yönetişim ve denetim unsurlarının gereğinin eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu görürüz...  Yöre kavramı Bu yazıda Türkiye’de son yıllarda oldukça popüler hale gelen coğrafi işaretler ve buna bağlı olarak yöre kavramının ne ifade ettiği kültürel bağlamında değerlendirilerek temsil ve iletişim aracı olarak yer, insan ve ürün ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yöre tanımı TDK’da şöyledir: Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü; havali, mahal, civar. Bir değerlendirmeye göre yöre, kendine mahsus alametleri bulunan bir bölgeciktir. Böyle bir coğrafi yöre, geçmişte olmuş ve bugün olmakta bulunan olaylar ve objelerin bileşmesidir...

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimiz...