Ana içeriğe atla

COĞRAFİ İŞARETLER VE YÖRE (Farklı bir hikaye)

 

(Fransa Bisiklet Turundan-2024)

...Ülkemizde coğrafi işaret sistemini incelemek ve eksikleri ortaya koymak çok önemlidir çünkü tadın yansıması olan yöre kavramını içselleştirmemize coğrafi işaretler aracı olacaktır. Cİ sistemini bir sacayağı olarak simgeleştirdiğimizde tescil, yönetişim ve denetim unsurlarının gereğinin eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu görürüz... 

Yöre kavramı

Bu yazıda Türkiye’de son yıllarda oldukça popüler hale gelen coğrafi işaretler ve buna bağlı olarak yöre kavramının ne ifade ettiği kültürel bağlamında değerlendirilerek temsil ve iletişim aracı olarak yer, insan ve ürün ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Yöre tanımı TDK’da şöyledir: Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü; havali, mahal, civar.

Bir değerlendirmeye göre yöre, kendine mahsus alametleri bulunan bir bölgeciktir. Böyle bir coğrafi yöre, geçmişte olmuş ve bugün olmakta bulunan olaylar ve objelerin bileşmesidir. Dış görünüşü ve yapısal özellikleri ile tanınır ve buna göre de bir mekan ve zamana bağlıdır. (İzbırak, s.26)

Öte yandan, canlıları ve bunların varlık şartlarını ve gelişmelerini kavrayabilmek için içindekilerle birlikte mekanı kavramak ve bunu ahenkli bir bütün olarak göz önüne almak güçlüğü yöre’nin kavranmasını zorlaştırmaktadır. Passarge’ye göre “bütün olaylar bir yerde (bir mekanda) oluşur. İnsan için bu yer duygularımızla görüp idrak edebildiğimiz olayların hüküm sürdüğü bir mekandır ki, burası yöre’dir. Öz itibariyle yöre bir mekana bağlı olarak, yeryüzünde duyularımızla idrak edebildiğimiz şeyleri ihtiva eder. Yöreyi oluşturan unsurları atmosferde, katı yerkabuğunda, hidrosferde, kıyılarda, bitki örtüsünde, toprakta, insan eserlerinde aramak gerekir (a.g.e. s.31-32)

Görülüyor ki yöre kavramı gerçekte birçok doğal ve insanla ilgili unsurların bir yere mahsus ve belirli katkılar halindeki birleşimini ifade eder. (a.g.e. s.37) Buna göre bir “birliktir”. Günümüzde birlik, iş birliği, dayanışma kavramları  (cooperation, alliance)  hayatın tüm noktalarında etkin tasarım yönetimi için ulaşılmak istenen bir hedef niteliğindedir. Yöre bu anlamda içinde barındırdığı unsurların birliğini temsil ederken aynı zamanda iş birliği ve dayanışmaya da ortam oluşturmakta ve desteklemektedir. Bu birliğin büyüklüğü ise bahsi geçen hususların belirli bir hususiyet ve ahenkle birleşebildiği yer ne büyüklükte ise yörenin sınırları da o kadardır. (a.g.e. s.38)

 

Coğrafi işaretler ve yöre

Coğrafi İşaretler ve yöre ilişkisini vurgulamak için biyoloji’den simbiyotik[1] ilişki kavramını ödünç almak faydalı ve etkili olacaktır düşüncesindeyim. Öncelikle yöre kavramının içeriğini yaşama ve yaşatma bakımından Fransa’nın öncü olduğunu vurgulamalıyız. Bu nedenle yöre Fransızca’da “tarımsal yetenekleri bakımından alanları sınırlı toprak” anlamına gelen “terroir” sözcüğü ile ifade edilmektedir. (Le Petit Robert, Fransızca sözlük). Tarımsal üretimin kökeni ve devamlılığı da bu sayede sağlanmaktadır; toplumsal bir olgudur. Fransız Köken Adlandırmaları Ulusal Enstitüsü (INAO) ise yöreyi “içinde bir beşeri faktörler kümesi, bir tarımsal üretim ve bir fiziki ortamın bulunduğu ve bunların arasında karmaşık etkileşimlerin yer aldığı bir sistem” olarak tanımlamaktadır (INAO, 2020) Fransa’da XIII. Yüzyılın sonlarından itibaren özellikle bağcılığa yatkın topraklar için kullanılmaya başlanan terroir, XVI. Yüzyılın ortalarına doğru bazı şaraplarda belli bir coğrafi bölgenin tadının yansıması ve topraktan gelen özel tadı ifade etmek için kullanılmıştır.  Başta İngilizce olmak üzere diğer dillerde pek karşılığı bulunmayan bu sözcüğün Türkçe’deki tam karşılığı “yöre” olup Fransızcasıyla birebir örtüşmektedir. (Tekelioğlu, s.14) Bu tanım ve ifadelerde dikkati çeken ise “yöre” (terroir) kavramının bir yerin tadının yansıması olarak vurgulanması ve bu noktada çok karmaşık, bütünleşik bir sistemin coğrafi işaretler ile somutlaştırılması olmuştur. Tam bu noktada coğrafi işaretleri (Cİ) açıklamak gerekirse; kalitesi, ünü veya diğer karakteristik özellikleri belirli bir coğrafi kökenden kaynaklanan bir ürünü tanımlayan bir fikri mülkiyet hakkı olarak kabul edilmektedir. Cİ tescili alan ürünlerin, ait olduğu yöreyle özdeşleşmiş ve benzerlerinden ayrılan tipik özellikleri bulunmaktadır. Nitekim yöre sadece iklim, toprak ve tarımsal faktörlerden etkilenen bir alan değil, aynı zamanda bir beşeri bilgi, beceri, yetenek, ustalık ve gelenek adıdır. Ürüne tüm özellik, kalite ve tipikliğini veren de bu doğal ve beşeri faktörlerin tümüdür. (a.g.e. s.14)

Yöre kavramını açıklayıp coğrafi işaretlerle ilişkisini vurguladıktan sonra Türkiye açısından çalışmamızın dayandığı bir problemi açıklamak yerinde olacaktır, o da; söz konusu simbiyotik ilişkinin ülkemizde tam anlamıyla kavranamadığı yönündeki izlenimlerimizdir. Coğrafi işaretler çok popüler olmakla birlikte asıl anlamamız gereken yöre kavramı üzerinde çok durulmamaktadır. Bu durum coğrafi işaretlere ilişkin sistemin de yerleşip gelişmesinin önündeki bir engel olarak ayrıca ifade edilebilir.

Burada yöre ve coğrafi işaretler ilişkisi incelenirken kültürel bağlam açıklanmaya çalışılıp asıl olarak temsil ve iletişim bağlamı ele alınarak coğrafi işaretlerle sınırlı kalmadan başta turizm olmak üzere farklı alanlarda da ileriki çalışmalarda değerlendirilmek üzere yöre kavramının daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlanması hedeflenmektedir.

Yöre’yi  insan ve doğal yapıların  bir bütünleşik sistemi olarak algılarken, yaklaşımımız ise insan faktörü ile ilgili olarak  iletişim odaklı olacaktır. Yöre’yi oluşturan hikayeler, anlatılar, iddia ve kanıtlar, ifadeler ve konu başlıkları tüm olarak iletişimi oluşturan unsurlardır. Sosyal bir süreç olarak iletişimin yöreyi anlamlandırması önem taşımaktadır. Bir anlamda iletişim yörenin kimlik ve iradesinin ifadesidir. (Castello, 2021, s.385-386) Konuyu bu açıdan ele aldığımızda coğrafi işaretlerin yer tanıtımı, yerel kalkınma gibi literatürde çalışmalara sık rastlanmakla birlikte ortaya konulan sonuçların varlık sebebi olarak yöre kavramının üzerinde yeterince durulmaması coğrafi işaretlerle ilgili süreci anlamamızda da eksikler olduğunun işaretini vermektedir. Coğrafi işaret en basit tanımıyla “yer” adıdır. Bu nedenle bu alanda yapılan çalışmaların yer/yöre üzerinde yeterince durmamaları, yöre kavramını öne çıkarmamaları bir çelişkiyi gözler önüne sermiyor mu? Yöre, coğrafi işaretleri de kapsayacak şekilde çok daha fazla anlamı ve çeşitli unsurlar arasındaki ilişkiler yumağını içermektedir.  Bu nedenle özellikle gastronomi ve turizm alanında coğrafi işaretlerle ilgili yapılan çalışmalarda coğrafi işaretlerin jenerik olarak kullanıldığını söylemek mümkündür. Ülkemizde bu sonucu etkileyen faktörler ise yöre kavramının içselleştirilmemesiyle paralel olarak coğrafi işaret sisteminin de tam olarak yapılandırılamamasıdır.

Yöre (terroir) karmaşık ve değişken, bir anlamda kompleks bir yapıdadır, coğrafi işaretler ise bu yapının önemli bir ajanı konumunda, özellikle yöre’nin iletişim ve temsiline büyük katkılar vermektedir.

Yöre’yi (terroir) açılarken kullanılan terimlerden biri de çok yüzlü ve çok yüzeyli oluşunu vurgulayan Polyhedral[2] yapısıdır (a.g.e. s.387) Yer’le ilişkili olarak bu kadar çok yüzlü ve farklı yapılara sahip olan kolektif bir sistemin yönetimi konusu ise ayrıca irdelenmesi gereken bir alandır. Ancak iletişim ve temsil ilişkilerinin de kolektif bir sürecin sonucunda geliştiğini vurgulamak gerekecektir. Bu kadar geniş ve çeşitli yönleri bulunan yöre kavramını içselleştirmek ve anlamak bir turizm yöresine[3] dönüşmeyi ve kalkınmayı amaç edinen yerler için de ilk adımlarından biri olmalıdır.

Türkiye’de Coğrafi İşaretler Portalı verilerine[4] göre 1600 tescilin bulunduğu, 622 tescilin de işlemlerinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Coğrafi işaret tescil sahipleri verilerine göre ise; Belediyelerin 582 tescille başı çektiği, bunu 467 tesciller Ticaret ve Sanayi Odalarının izlediği, 139 tescille Ticaret Borsaları, 109 tescille valilikler sıralanırken coğrafi işaretin asıl sahibi olması gereken kooperatiflerin yani üreticilerin sadece 16 tescile sahip oldukları anlaşılıyor. Coğrafi işaretler ve yöre ilişkisinde iletişim ve temsil odaklı olarak bir değerlendirme yaptığımızdan internet üzerinde yaptığımız kısa bir araştırma neticesinde dahi bir sosyal medya hesabı olan veya web sayfasına sahip bir coğrafi işaretimize rastlanamamıştır.[5] Hâlbuki başta Fransa, İspanya, İtalya gibi coğrafi işaret alanında önde olan ülkelerde coğrafi işaretlerin, sırf kendilerine ait veya yöreleriyle birlikte bilgilendirici ve tanıtıcı web sayfaları ve sosyal medya hesaplarının bulunduğu görülmektedir. Benzer netice wikipedia platformu için de geçerli olup coğrafi işaretlerimizin ve yörelerimizin klasik veya dijital tanıtım ve enformasyon alanlarındaki varlığı yok denecek kadar azdır. Buradan, tescil konusunda hayli istekli olan tescil sahiplerinin coğrafi işaret yönetiminin bir parçası olan iletişim ve temsil konusu ile ilgili araçları geliştirme ve kullanma konusunda o derece istekli ve başarılı oldukları söylenemez. Bu durum da gerek yörelerimizin ve gerekse coğrafi işaretlerimizin hikaye ve anlatılarının, yaşam deneyimlerinin kimlik ve imaj oluşturma noktasındaki eksiklerini ortaya koymaktadır. Bu alanda ileride yapılacak saha çalışmaları ve nicel araştırma sonuçları konu hakkında çok daha fazla düşünce üretebilir.

Yine de yöre’ye ait hikayelerin ve hislerin bir coğrafi işarete dair yayılacak içeriklerden daha kapsamlı olduğunu kabul etmeliyiz. Cİ sadece yöre’nin ruhuna, kimliğine katkı veren unsurlardan biri olabilir (en güçlülerinden). Yöre’ye ait iletişimsel yapı medya, pazarlama ve halkla ilişkiler stratejilerinin ötesinde iletişim stratejilerinden oluşmalıdır (Castello, s.389-390) Tabiat ve insanın kültürle harmanladığı ve hayatın içine sinen tecrübeler yöreyi oluşturan iradenin ta kendisidir. Kolektif bir güç ve süreç bu iradenin yapıcı unsurlarıdır. Yöre’yi oluşturan unsurlar kolektif hareketin sürdürülebilirliğin de garantisi olacaktır. Bu yaklaşımla ülkemizde coğrafi işaret sistemini incelemek ve eksikleri ortaya koymak çok önemlidir çünkü yöre kavramını içselleştirmemize coğrafi işaretler aracı olacaktır. Cİ sistemini bir sacayağı olarak simgeleştirdiğimizde tescil, yönetişim ve denetim unsurlarının gereğinin eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu görürüz (Tekelioğlu, s.27). Böylece iyi işleyen bir Cİ sistemi yöre ve coğrafi işaret bağlantısını kavramımızı sağlayacaktır; insan, yer ve ürün ilişkisinin anlamı çözülebilir. Bu nedenle yöre’yi anlamaya çalışırken iletişim yaklaşımı üzerinde durmamız kolektif üretim biçimi ve örgütlenmenin garantisi olacak Cİ sisteminin iyi işlemesi ile koşuttur. Bu şekilde yöre kavramına ilişkin olarak önce “bilinir kılmak”, sonra “inandırmak” ve en sonunda da “gerçekleştirmek” sürecini yaşamış olacağız.

 

 

Kaynakça

Castello, E., The will for terroir: A communicative approach,

https://doi.org/10.1016/j.jrurstud.2021.06.007

İzbırak, R. Yöre Mefhumu ve Yöre Bilgisi,

https://www.harita.gov.tr/uploads/files/articles/yore-mefhumu-ve-yore-bilgisi-634.pdf

Tekelioğlu, Y. Coğrafi İşaretlerin A, B, C’si, YÜciDER-Gİ, Coğrafi İşaretler Dergisi, Sayı:1, 2021.

Valériane Tavilla, "Proposition d'argumentaire: le terroir comme guide sur les "Voies du Goût": entre représentation et redefinition.", Territoires du vin [Online], URL: http://preo.u-bourgogne.fr/territoiresduvin/index.php?id=1442

 

 

 

 



[1] Biyoloji kökenli bir terim olan simbiyoz, fiziksel olarak birbirine bağlı olarak yaşayan veya

birinin diğerinin içinde yaşadığı organizmaların durumunu ifade etmektedir. Simbiyotik ilişkinin

anahtarı, her organizmanın diğerinin bağlantılı varlığı nedeniyle gelişmesidir.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2732848

[2] Çok yüzlü, çok düzlemli.

[3] Burada İngilizce’den dilimize de geçmiş olan ve turizm literatüründe çokça kullanılan, yerleşik bir kelime olan “destination” destinasyon kelimesi bilinçli olarak tercih edilmemiştir. Kelime anlamı olarak “hedef” “varış yeri” (Cambridge Dictionary) anlamlarını içeren destinasyon kelimesinin günümüzde yaşanan pek çok tartışmanın da konusu durumundaki kitle turizmi anlayışının insan merkezli -tüketime yönelik- çağrışımını desteklemektedir. Özellikle turizm literatüründe dünyanın geldiği noktada sürdürülebilirlik amacına da uygun şekilde çok daha derin anlamlar içeren ve Türkçemizde var olan “yöre” kelimesinin yaygınlaştırılması turizmi yeniden algılamamızın ve buna göre daha iyi yönetmemizin önünü açabilir. Bu nedenle “seyahat ve “ulaşım” sektörlerinde “destinasyon” ifadesinin kullanımı daha uygunken yeni “turizm” anlayışını destekleyecek kavram “yöre” olmalıdır.

[5] Bu konuda kapsamlı bir araştırmaya ihtiyaç bulunmaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi