Ana içeriğe atla

Zonguldak Seni Bekliyor!


 






Bu yazıya sosyal medyada gördüğüm  Zonguldak’ın yeni tanıtım filmleri ilham oldu.

Son yıllarda şehirlerimizin turizm ve kültürü odaklarına almaları güzel gelişmelere yol açıyor. Ülkemizde turizmin artık daha geniş perspektiften algılanması kalkınma ve yaşam kalitesini artırma noktasında turizmin çok önemli bir rol oynadığı gerçeğinin anlaşılmasını da sağladı. Bu durum şehirlerimizin vizyonlarını gözden geçirmelerinin ve kimliklerini belirginleştirerek kalkınma/markalaşma stratejilerini yenilemenin de önünü açmaktadır. Birçok şehrimizde bu hareketliliği ve isteği görüyoruz. Tabi ki bu durumun iyi yönetilmesi kaçınılmazdır.

Bahsettiğim şehirlerden biri de, benim şehrim Zonguldak’tır. 19. yüzyıldan beri ülkemizin endüstri merkezlerinden biri olan ve kalkınmamıza kaynak sağlayan bu şehrimizin kimliği turizm ve kültür açısından da özgünlükler barındırır. Son yıllarda, sahip olduğu endüstriyel mirasın ziyaretçileri tarafından da deneyimlenmesi için önemli çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmaların başında ise Zonguldak Kömür Jeoparkı’nın  UNESCO Küresel Jeoparklar Ağı’na üyelik başvurusunun geçtiğimiz ay tamamlanmasını sayabiliriz.  www.zonguldakgeopark.com  Artık, Zonguldak resmen UNESCO adayıdır ve bu gelişme Zonguldak’ın kalkınma ve markalaşma çabalarına büyük destek olacaktır. Şehirdeki paydaşların 4 yıllık ortak çalışmalarının sonucu varılan nokta turizm açısından destinasyon yönetimi adına başarılı bir örnek oluşturuyor.

Bu yılın başında, ülkemizin ilk ve tek maden müzesi olan Zonguldak Maden Müzesi https://www.zonguldakmadenmuzesi.com/ Avrupa Endüstri Mirası Rotasına (ERIH) üye oldu. https://www.erih.net/i-want-to-go-there/site/zonguldak-mining-museum ERIH Rotası üzerinde 2100’ün üzerinde endüstri mirasına sahip destinasyon bulunmaktadır.

Şehirde endüstriyel miras ile ilgili yapıların kültürel alanlar olarak yeniden işlev kazandırılma çabalarında da ivmelenme görüyoruz. Bu çalışmalar yerel halkın koruma bilincine büyük katkı verecektir. En azından bundan sonra elimizde kalan endüstri mirası varlıklarını korumak en önemli görevlerimizden olmalı.

Şehrin iletişimi ve tanıtımını yapmak için iki yıl önce hizmete alınan www.visitzonguldak.com  portalı ise kıyı alanları, doğal alanlar, spor aktiviteleri, lezzet durakları, tarihi-kültürel alanlar, müzeler, kuş gözlem noktaları, endüstri mirası, ulaşım noktaları ve konaklama imkânları gibi çeşitli bilgileri ilgilisiyle buluşturuyor. Bu siteyi ziyaret etmenizi ve sosyal medya hesaplarını takibe almanızı tavsiye ederim, Zonguldak ile ilgili ilham verici deneyimleri göreceksiniz.

Turizm endüstrisi yenilik sürecini yakalamış, kendini doğru ifade eden, hayal kırıklığı yaratmayan destinasyonlara ve ürünlere her zaman kucak açar. Zonguldak gibi yeni temalar ve ürünler geliştirerek ziyaretçilerinin deneyimine sunan destinasyonlar seyahat severlerde heyecan uyandırırlar. Bu noktada turizm endüstrisinin beklentisi ise söz konusu vizyon ve ortak aklın süreklilik kazanarak kurumsallaşmasıdır.

Zonguldak sahip olduğu endüstri kimliği ve bunun yansıması olan sosyolojisi ile ülkemizde özgün bir turizm destinasyonu potansiyeli taşıyor.

Bütün bunlar ve burada konu olmayan gelişmelerin anlamı; Zonguldak’ın kültürel ve doğal mirasına sahip çıkarak geçmiş yüzyılda kömür ile kazandığı ekmeğini yeni yüzyılda yeni vizyonla geleceğe taşımak isteğidir.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi