Ana içeriğe atla

COVID-19 Salgın Zamanında Kültür ve Turizm Dayanışması (Müzelerin Atağı!)



Dünya hepimizi etkileyen bir krizin içinde. COVID-19 salgını insanlığı büyük bir sınavdan geçiriyor. Kendi sektörlerimizle ilgili yoğun izlemeler ve tespitler yaptığımız şu günlerde bir şey daha dikkatimi çekti. O da: herkesin evinde olduğu ve birbiriyle temas edemediği bu günlerde dünya genelinde müzelerin hızla dijital çağın içine girmiş olmasıdır. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi iletişimin etkili dili müzecilik faaliyetlerinin sosyal medya ve dijital çağ ile etkileşiminin kazanımları hep gündemdeydi ve bu alanlarda yatırım yapan, iletişim geliştiren müze ve kültürel kurumlar da bir adım öndeydi. Ancak bu defa yaşanan krizin etkisiyle bu hazırlıkların ve tecrübenin vermiş olduğu güçle dünya genelinde pek çok müze ve kültür kurumunun koleksiyonlarını, sergilerini, repertuvarlarını geniş kitlelere açtığını ve etkileşimlerini artırdıklarını sonuçta da itibarlarını yönettiklerine şahit oluyoruz. Dünyada pek çok enstitü bu yönde faaliyet ve proje geliştirip üretimlerini insanlarla buluştururken başta Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müze ve kurumlar olmak üzere, özel kültür kurumlarımızın da bu yönde inisiyatif aldıklarını görmek bundan sonrası için de kültür ve turizm alanları söz konusu olduğunda umutlu düşünmemizi güçlendiriyor. Böylece aslında kültür ve turizmin sinerjisinin önemi bir kez daha ortaya çıkmış oluyor. Yani, COVID-19 sürecinde kültür kurumlarının faaliyetleri şu an için insanların hayallerini beslerken, hayat normale döndüğünde seyahat davranışlarını da mutlaka etkileyecektir.

COVID-19 sürecinde kültür kurumlarının faaliyetleri insanların hayallerini beslerken, hayat normale döndüğünde seyahat davranışlarını da mutlaka etkileyecektir.

İçinde bulunduğumuz dönem turizm sektörünün de kültürle, çevreyle etkileşimini bir kez daha masaya yatırıp yeni stratejiler oluşturmasını destekleyecek hatırlatmalarla dolu. Başta NASA olmak üzere pek çok uluslararası kurum, COVID-19 salgını sırasında hava kalitesinin arttığını gösteren bilimsel göstergeler sunmakta. Bitkiler ve hayvanların insanların yokluğunu fırsat bilip!  yeşerdiğini, daha önce bulunmadıkları ortamları ziyaret ettiklerini görüyoruz. Demek ki yaşadığımız çevreyle ilişkimizi de yanlış kurmuş, bir şeyleri abartmışız! Eğer biz yokken çevrenin asıl sahipleri kendilerini rahat hissediyorsa bu ilişkiyi tekrar düşünmek lazım!

Yine uzman kuruluşların verilerine göre her 1 kilometre uçakla seyahat için çevreye salınan CO2 miktarı hızlı trenin 45 katı. Son zamanlarda aşırı turizm faaliyetlerinin çevreye etkileri daha çok tartışılırken hatta “Greta Effect” gündemdeyken turizm sektörünün bir de COVID-19 salgını sonrası değişmesi beklenen seyahat, sosyal mesafe, hijyen vb. davranışlar dolayısıyla trenle seyahat üzerine yeni modellemeleri gündemine alması gerekecek.

Konumuz çerçevesinde ülkemiz açısından değerlendirmelerimi tekrar etmemde fayda var: https://irfanonal.blogspot.com/2020/01/milli-kulturu-yaratc-ekonomi.html 
  
TÜİK 2018 verilerine göz attığımızda ülkemizin kültür ekonomisinin yaklaşık 25 milyar dolar olduğunu görmekteyiz. Turizmin (WTTC 2019 raporuna göre) ülke ekonomimize sağladığı toplam 84,9 milyar dolarlık katkıyı da göz önünde bulundurduğumuzda, yaşananlardan yola çıkarak kültür ve turizm ilişkisini, çevreyi de merkeze alarak, şimdi ve yeniden kurgulamalıyız.

İrfan Önal, 6 Nisan 2020

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Sud de France örneğinde Kolektif Markalar ve Yerel Kalkınma

  Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 20 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen Muğla Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesinin odak konusu, coğrafi işaretler, gastronomi ve turizmden ilham alarak, yöresel markaların kolektif yönetimi ve kalkınmaya desteklerinin sağlanmasıydı. Söz konusu zirve kapsamında, ülkemizde coğrafi işaretler ve turizmin ortak problemi ve ihtiyacı olan yönetim/yönetişim konularının çözümüne ilişkin iyi bir örnek olarak gördüğümüz Sud de France (SdF) ile ilgili sunumu Bölge Danışmanı M. Rene Moreno gerçekleştirdi, aşağıda SdF’ye ilişkin verilen bilgiler Sayın Moreno’nun sunumundan derlenmiştir. İnsanlığın yaşadığı Covid-19 salgının etkilerini sürdürdüğünü söyleyerek konuya başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Özellikle “Yeni Normal” olarak adlandırılan gelişmeler aslında değişen düşünce yapısı ve yeni değerlere işaret ediyordu. O günlerde turizm ile ilgili yazılarımda destinasyonl

SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYON YÖNETİM TASARIMI (1): VERİ VE AKILLI DESTİNASYONLAR

  Bir destinasyonun sürdürülebilirliği, sakinlerinin ihtiyaçları, refahı ve yaşam kalitesi ile ziyaretçilerinin ihtiyaçları, refahı ve deneyim kalitesi arasında ne kadar iyi denge kurabildiğine bağlıdır; bu bir yönetim konusudur. Bu hassas denge, sürdürülebilirliğin belirli bir destinasyonun tüm çevresel ve toplumsal yönlerini içeren karmaşık, çok boyutlu bir kavram olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, seyahat başlı başına acil bir küresel sürdürülebilirlik sorununa -iklim acil durumu- büyük ölçüde etkide bulunuyor ve dünyadaki karbon emisyonlarının kabaca %8'ini oluşturuyor. Bu zorlu sorunu ele almak ise endüstrinin öncelikler listesinin başında gelmektedir. Burada, bir yönetim yaklaşımı olarak tasarım yönetimi (Design Management) ve veriler çözümde çok önemli bir rol oynayabilir, gerçek sürdürülebilirlik için atmamız gereken adımları yönlendirebilir. Veri ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki Turizm her şeyle ilgilidir, bu nedenle her şeyi ölçümlemeli ve destinasyo