Ana içeriğe atla

Yer Markalamanın Basit Prensipleri



Uzun Vadeli Bakış / STRATEJİ
Farklı Konumlandırma / YALIN VE ANLAŞILIR KONUMLANDIRMA
İletişim / GERÇEK İLETİŞİM; Değerli, bilgilendirici ve ihtiyacı giderici

Günümüzde birçok yer markalama faaliyetlerinin ‘kampanya odaklı’ olduğunu görüyoruz. ‘yer markalaması’ karmaşık ve zordur. Kampanyalar kısa dönemlidir, yer markalama çalışmaları ise zaman alır. Bu açıdan değerlendirildiğinde klasik reklam ajansları kısa dönemli kampanyalara odaklanırlar ve bu çalışmalar yer markalamasına gerçek anlamda hizmet etmezler.

1)Taraflar, Ortak Vizyon ve Birlikte Çalışma
Destinasyonlar, şirketlerden veya benzeri organizasyonlardan farklı olarak tek bir yapıya ait değillerdir. Farklı tarafların varlığı söz konusu olduğundan her taraf o destinasyonun markalaşmasından kendince ve amaçları doğrultusunda faydalanır.

2)Güçlü Konumlandırma
Kesinlikle farklılığınızı ortaya koymalısınız!
Stratejik bir seçim yapmanız gerekecektir. Farklı ve sizde olanı çıkarıp ortaya koymalısınız. Herkese her şeyi veremezsiniz. Öne çıkaracağınız karakterinizle rekabetten ayrışacak ve değerlerinizi hedef kitlenizle uyumlaştıracaksınız. Böylece herkesin yer aldığı kalabalık ve gürültülü sepetten kendinizi çıkarmanız kolaylaşacaktır. Burada en önemli konu kim olduğunuz, ne olduğunuz, kısacası doğru tanımınız merkezde olacaktır. ÖZÜNÜZ VE TANIMINIZLA İLGİLİ HER KONUDA ISRARCI OLMAK SİZİ ÖZGÜN KILACAKTIR.

3)Güçlü Değerler

Destinasyonunuzu güçlü konumlandırdığınızda stratejik bir yaklaşıma da sahip olacaksınız. Böylece duygulara da hitap edip konumunuzu güçlendirmeyi başaracaksınız.

4)Yalın Olun

Yalın olmak hem zaman alır hem de zordur ama bunu başarmalısınız. Kolaya kaçarsanız her şeyle ilişkilenirsiniz ve iletişim kurmak istediğiniz insan veya toplulukların kafasını karıştırmaktan öteye gidemezsiniz. Biraz uğraşın ve yalın olun! İletişiminizin merkezinde hep sade, anlaşılır olmak yer alsın.

5)Hayal Edin, Cesaretli Olun ve Adanmışlığınızı Gösterin

Yer markalamasının en önemli psikolojik ve gerçekçi duygusu; hayal etmek, adanmışlık ve cesaretle ilerlemek olarak açıklanabilir. Böyle davrandığınızda öne çıkan ve hatırlanan siz olacaksınız!






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Turizmi

Günümüzde gittikçe bireyselleşen kültür ve turizm faaliyetlerinin artık iç içe geçtiğini çok net görebiliyoruz. Kültür her alanıyla çok büyük bir içerik üreticisi konumundadır. Turizm sektörü ise bu içeriği –yaşam deneyimi- değerlendirmek ve insanlara sunmak için çalışma alanını sürekli genişletme ihtiyacı içinde olup insan hayatı ve istekleri de bu iş birliğini zorunlu kılmaktadır. İşte bu alanlardan bir tanesi de müzik’tir. Müzik ve turizm artık çok sık birlikte anılmakta ve bu iki alanın insan hayatına sunduğu yaşam kalitesi, birlikte üretimleri ve fırsatları da değerlendirmek gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Müzik yeni gastronomi’dir. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Sound Diplomacy ve ProColombia işbirliğinde 2018 yılında hazırlanan ve WTM London 2018’de de sunuşu yapılan raporun çarpıcı bölümlerini aktarmak faydalı olacaktır, nitekim ülkemiz için de hem turizm sektörünü hem müzik sektörünü yakından ilgilendiren bu konu ile ilgili bir strateji gelişti

Asıl Şimdi Güvenli Turizm Koridorları!..

  Malum, Koronavirüs yaklaşık bir yıldır hayatımızda. Geçtiğimiz yıl burada salgının turizme etkileri ile ilgili birçok yazıda yorumlar yapmış, hatta projeler sunmuştum. Turizm sektörü ile ilgili herkesin de benzer çabaları oldu. Bahsettiğim projelerden biri de geçtiğimiz Nisan ayında düşündüğüm ve Ağustos’ta bu platformda yazdığım “Güvenli Turizm Koridorları” ile ilgili (Pier to Pier Project for Safe Tourism) idi. O zamanlar birçok ülke benzer projeler geliştirdi ve uyguladı. Kimi nispeten başarılı oldu, kimi de başlamadan bitti. Ancak böyle projeler geliştirirken ülkelerin özgün durumlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bizim de kendi kurallarına göre işleyen bir turizm endüstrimiz var. Birkaç destinasyona yoğunlaşmış dar alanda yüksek turist rakamlarına dayalı bir sektörel yapıya sahibiz. Salgın şartlarında turizm faaliyetlerini sürdürürken bu yapının bazı avantajlarını da yaşadık. Örneğin geçtiğimiz yaz 4 destinasyonumuzun turist trafiğine açılabilmesi otellerimizin “

Covid-19 Salgınının Turizme Etkileri

Daha önce benzeri olmayan bir olay… Daha düne kadar tüm ilgililer 2020’de turizm ve seyahat sektörünün yine başarılı bir yıl geçireceğini öngörüyor buna göre planlar yapıyordu. UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), turizmde önceki senelerdeki kadar artış olmayacağını belirtmiş olsa da %4 büyüme beklentisini açıklamıştı. Özellikle son 10 yılda sektörler arasında en popüler olması hasebiyle tüm yüzlerin çevrildiği seyahat ve turizm sektörü yine başarılı geçecek bir yılın arifesindeydi. Herkesin keyfi yerinde gibiydi, ta ki Covid-19 ciddiyetini ortaya koyana kadar… İlk önce Çin’de görülen vakaları herkes yine SARS ve MERS gibi algılayıp, bölgesel ve kısıtlı zaman etkilerini gösterecek bir olay olarak gördü. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart günü resmî olarak Covid-19 Pandemisini ilan ettiğinde ilk korku da başlamış oldu. Artık dünya üzerindeki herkes yeni güne geçmiş yaşam biçimini dünde bırakarak uyanmıştı. Bu kuşağın yaşamadığı pek çok uygulama ardı sıra yaşamımıza girdi